Geçmişten Ders Alabilmek Adına!

98

1980 öncesi ŞİRAN olayları olmuştu. Genel Merkez, ilden acilen Ankara’ya durumu rapor ederek temsilci göndermesini istedi. Ocak temsilcisi olarak ben, Eğitim Enstitüsü temsilcisi olarak İltan Bey ile birlikte gittik.

Durumlar çok karışık.Ankara karışık. Garda indik. Müthiş bir kalabalık var, B. Ecevit Bey Ankara’da Kıbrıs fatihi gibi karşılandı. Küçük Esat’ta ertesi gün tüm illerin Ocak temsilcileriyle bir toplantı yapıldı. Toplantı sırasında hava çok sıcaktı Antalya Ocak başkanı yol yorgunluğundan olacak,içi geçmiş vaziyette uyur gibi bir durumda iken, Türkeş Bey, elini masaya kuvvetlice vurdu, Muhsin Bey yanımda oturuyordu. Başbuğ Muhsin Bey’e bakarak, arkadaşı dışarı çıkarın,sokak başlarını tutan ajanları gösterin,dedi. Muhsin Bey,arkadaşı dışarı çıkardı. Biraz sonra geldiler. Gördün mü evladım,bizi dinlemeye çalışan düşmanları: Evet efendim gördüm dedi. Düşman uyumuyor arkadaşlar,dedi Başbuğ. Maalesef bizler uyuyoruz. Ülkeyi yönetenler uyuyor ki, yapacağımız bir istişare toplantısını dahi adamlar dinlemek için ağzımızın içine kadar girmişler.
Ne ise toplantı bitti. Gümüşhane temsilcileri gelsin dendi. Muhsin Bey koluma girdi,başkanım dedi ”Başbuğum yalanı asla sevmez, olaylar nasıl olmuşsa,olduğu gibi,hiç bir kelime katmadan anlatın lütfen.” dedi.

Başbuğun yanına girdik,elini öptük,ancak nasıl bir tepki ile karşılaşacağız diye tedirgindik. Türkeş Bey, gayet mütevazı, beyefendi üslubu ile ”Hoşgeldiniz evladım,nasılsınız,aileleriniz nasıllar.” Sorduktan sonra; Bülent Beyin Otogarda nasıl karşılandığını gördünüz mü? Dedi. Gördük efendim diye cevap verdik. Ne lüzumu vardı, neden bir parti genel başkanı konuşmasını engellediniz? Bülent Bey Rusya’dan mı geldi? Diye çıkıştı. Efendim olayların bizim camia ile ilişkisi yok deyip,halkın tepkisi idi diye, olanları anlattık. Başbuğ bize o bölge de bu olaylar olacağı önceden belli iken,siz neden önlem alıp da Bülent Beyin konuşmasını sağlamadınız,diye bizi bayağı tersledi. ”Gidiniz il başkanına selamımı söyleyiniz, teşkilattan içeri giren,bu milli dava ile ilgili olan herkese, ”Demokrasiyi, insana saygıyı, büyüğe saygıyı,küçüğe sevgiyi seminer çalışmaları ile,bire bir konuşarak anlatsınlar, belletsinler.Demokrasiye inanmayan Milliyetçi Ülkücü olamaz.’Dedi.
Kısa keseyim Başbuğa faşist diyenlere bu yaşadıklarımı hep anlatmak istemişimdir. Anlata bildiğim kadar anlattık,ancak bugünkü zamanda görüyoruz ki Başbuğu beğenmeyenler, ona sürekli çamur atanların,iftiralarla bu davanın savunucularını suçlayanların yaptıklarını ve Demokrasiye özellikle şu günlerde verdikleri zararları, esefle izliyoruz. Muhsin Bey ayrılırken, Başbuğla ilgili Muhsin Beyin söylediği dürüstlükle ilgili sözleri ve Demokrasi ile ilgili birlikte şahit olduklarımızı ona hatırlattım. Ancak Muhsin Bey’i işleyenler iyi işlemişler ki,etle kemiğin birbirinden ayrılması önlenemedi.

Bugün daha iyi anlıyoruz ki Tüm Türk Milliyetçilerinin Birliğine şiddetle ihtiyaç var. Bugünlerde Başbuğ’a, Muhsin Bey’e çok ihtiyacımız var. Başbuğun tek başına Millet Meclisini nasıl etkilediğini, Muhsin başkanın bizim kuşak gençliğini nasıl etkilediğini çok iyi biliyoruz. Onun için herkes ağzından çıkanı kulağı iyi duyarak konuşmalı. Kimseyi darıltmadan,gücendirmeden davranış sergilenmelidir. Çünkü bu ülkede çok hain, çok ajan var. Vatanını ve milletini seven herkes kucaklanmalıdır. Başbuğun tavrına bugün ne kadar ihtiyaç var,acaba farkında mıyız? Türk Milleti farkında mı? Bu farkında olabilme görevi duraksamadan,bu millete anlatılmalıdır. Hergün onlarca şehit yüreklerimizi dağlarken, Türk Milleti üzerinde oynanan oyunları en iyi bilen, gençliğe anlatan,Türk Milletini uyaran O akil adamlara ne kadar ihtiyacımız olduğunu şu sıralar çok daha iyi anlıyoruz. İnşallah O değerler gibi önemli şahsiyetler yetişir bu ülkede.
Türk milleti bölünmez bir bütündür parçalanamaz!