Feriye Sarayları diye anılan üç binanın ortasındaki Galatasaray eğitim kurumunun bulunduğu yapı, üst katında çıkan yangın nedeniyle büyük hasar gördü.
Yangını televizyonlardan üzüntüyle izledik.
Öğrencilik dönemimizin belli bir süresini geçirdiğimiz (Galatasaray Lisesi, İlkokul ve Hazırlık -Yetiştirici- Sınıfları) ve pek çok anılarımızın yaşandığı okuldu.
Bina, padişah ailesi fertleri ve yakınları ile hizmetlilerinin ikametleri için yapılmıştı. Saraylar, Çırağan Sarayı ile Ortaköy arasındaki sahilde üç blok olarak, meşhur mimar Balyan ve ailesi tarafından 1870 yılı başında inşa edilmişti.
Cumhuriyet döneminde birinci bina Deniz Ticaret Okulu, ikinci bina Galatasaray İlk ve Hazırlık Okulu, üçüncü bina ise Kabataş Lisesi olarak eğitim hizmetine verilmişti.
Ben 1944-1945 ders yılı döneminde ortaokula yani Beyoğlu’ndaki Galatasaray Lisesi’ne geçme icâzetini, bu okulda almıştım.
Okulun alt katı yemekhane ve soğuk kış günlerinde öğrencilerin oyun alanı olarak kullanılırdı. İkinci katı dershaneler, müdüriyet, kütüphane ve öğretmen odası bulunurdu. Üçüncü katta ise yatakhanelerimiz yer alırdı.
Okulun yol tarafındaki bahçesinde voleybol, basketbol sahaları ile diğer sporların yapılabilmesine uygun toprak alanlar ve güney kısmında okulun reviri bulunurdu.
Günün her saatinde ayrı bir renk alarak, bazen hırçın bazen sakin akan boğaz suları hepimizin ortak ilgisini çekerdi.
Boğaziçi’ni hareketlendiren Şirket i Hayriye vapurları da eğlencelerimiz arasında önemli bir yer tutardı.
Çok sevdiğimiz kaptan amcalarımız vardı. Favorimiz Şeref Efendi Kaptan’dı. Kıyıya oldukça yakın geçirdiği Küçük Su No: 64 yolcu vapurunu hepimizin “-Kaptan düdüüük! Kaptan düdüük!” seslerimize, vapurun düdüğünü öttürerek yanıt verirdi.
Artan neşemiz ve sevincimizle coşar, Kaptan amcaya tezahürat yapardık. Galatasaraylı olan ve gençleri çok seven Şeref Efendi Kaptan elini sallayarak, gönlümüzü alır ve geçişini sürdürürdü.
Boğaziçi sakinlerince saygı duyulan ve hemen hemen bütün cemiyetlere davet edilerek, kendisine büyük itibar gösterilen Şeref Efendi Kaptan da Boğaziçililere hizmet etmekten gurur duyardı.
Yan tarafımızdaki Kabataşlı öğrencilerde kaptanları sevgiyle selamlardı.
Özellikle Fenerbahçeli Hayri Efendi Kaptan’ı… Hayri Kaptanın, dedesi ve babası da kaptanmış.
Hayri Efendi Kaptan’ın vapurunda sarı lacivert renkler hâkimdi, bütün Şirket i Hayriye vapurlarının cankurtaran simitleri kırmızı beyaz olmasına rağmen, Hayri Efendi Kaptan’ın cankurtaran simitleri sarı ve lacivert renkliydi.
Ayrıca, savaş kahramanı olduğu söylenen Hayri Efendi Kaptan, havanın her şartında gemisini kullanmakla meşhurdu.
Her türlü seyrin yasaklandığı bir gün, vapurunu sefere çıkarmış 800 yolcusunu Galata Köprüsüne ulaştırmış, yolcular vapurdan çıktıktan sonra dağılmamış ve Kaptan’a uzun süre sevgi gösterisinde bulunarak tezahürat yapmışlardır.
Hayri Efendi Kaptan üstün başarıları sonucu Şirketi Hayriye’nin Genel Enspektörlüğü’ne atanmıştır.
Ülkemizin önemli bilim insanları, sanatçıları, sporcuları, politikacıları, iş adamları, bürokratları, teknokratları ve basın mensupları gibi değerlerinin sıralarından yetiştiği bu irfan ocağının tekrar eski günlerine dönmesi gerekmektedir.
Yanan binamızın hem tarihi hem de oradan feyz almış öğrencilerinin anıları ve halen vermekte olduğu hizmet nedeniyle yeniden ve aslına uygun olarak onarılıp, restore edilmesi dileğimizdir.
NOT: Feriye, Farsçadan Osmanlıcaya intikal etmiş bir kelimedir. Anlamı; yan, dalı, ikinci anlamındadır. Feriye Sarayları, hanedanın mensuplarının yerleşebilmesi nedeniyle yaptırılmıştır.