Geçen haftaki yazımda Türkiye’de “evlenmelerin azaldığını, buna karşılık boşanmaların artmakta olduğunu” gösteren istatistik rakamları yorumlamaya başlamıştım. Niyetim bu rakamları farklı boyutlardan incelemeye devam etmekti. Bugün içimden konuyu sadece duygusal çerçeveden ele almak geliyor.
22 Haziranda İstanbul’da askeri bir araca bombalı suikast sonucu şehit olan Uzman Çavuş Mehmet Çağlar Bölük‘ün, yaralı olarak (Kardelen Elif olarak tanıdığımız) eşini aradığı, ancak konuşamadan son nefesini verdiğini haberlerden takip etmişsinizdir. Başka şehit haberlerinde de son nefesini vermek üzere olanların evli ise eşini, evli değilse ana babasını aramış olması dikkatimi çekmişti.
Genetik olarak farklı yaratılmış, sosyal ortam ve kültürel açıdan da farklı ortamlarda yetişmiş olan bir çiftin nasıl olup ta böylesine ruh bütünlüğüne dönüşebildiğinin izahı kolay olmasa gerek. En yalansız, en riyasız bir son anda, eşini arama ihtiyacını “ruh ikizi olmak” tanımı bile karşılamakta yetersiz kalır. “Ruh bütünlüğü” kavramı belki daha açıklayıcı olur. Çevremdeki mutlu evliliklerde gözleme imkânı bulduğum bu ruh birleşmelerinin örneklerini, siz de kendinizde veya çevrenizde müşahede etmişsinizdir.
Özellikle erkeklerin, ister sıradan insan olsun, ister devlet başkanı veya hatta peygamber olsun, eşlerinin dizinde dinlendiği, ortak duyguyu hissettiren söz, bakış veya dokunuş ile huzura kavuştukları, eşinin gözlerinin içindeki sevgi ve şefkate bir çocuk kadar ihtiyaç duyduğunu biliyoruz. Kaynaklar, “Peygamber Efendimizin de vefat etmeden az önce eşi Hz. Ayşe’nin dizine uzandığını ve mübarek başını Hz. Ayşe’nin çenesi ile göğsü arasına yasladığını” bildiriyor.
Kadınların da başını eşinin omzuna koyduğunda, en huzurlu ve kendini en güvende hissettiği anlar olduğunu sanıyorum. Ortak bir hayatı severek paylaşmanın sağladığı ruh dinginliğinin bir dışa yansımasıdır bu hal.
Bu mucizevî duyguların evlilik dışı ilişkilerde sağlanabildiği örnekler varsa da ben bilmiyorum. Bu bakımdan “evlilikte keramet vardır” sözünü ben bu kapsamda değerlendiriyorum.
Bütün bu vakıaları birkaç gün önce (8 Temmuz Perşembe günü) yaşadığım trafik kazası sonucu kendi davranışlarımı değerlendirmemden sonra hatırlıyorum. Yan yatmış arabamın üstteki kapısından beni çekip çıkardıklarında, başım yüzüm kanlar içindeyken aklıma gelen ilk şey, sevgili eşimi telefonla aramak oldu. Kötüleşirsem son olarak O’nun sesini duyma ihtiyacından mı; kazayı başkasından duymasını ve daha kötü ihtimalleri düşünerek üzülmesini istemediğimden mi; o anda yanımda olmasını istediğimden mi bilemiyorum. Hastane acil servisinde sedyedeyken yetişip, yanımda olmasının bana verdiği iç huzur ve moral güç inanılmazdı.
Allah’ın bana verdiği bu büyük lütuf karşısında şükürler ettim. Ve de geçen haftaki yazımda sözünü ettiğim “evlilik müessesesine inanmadığı için evlenmeyenler” ile “birbirine güvenmedikleri için resmi nikâhsız yaşayanlardan” olmadığıma.
Olaydan sonra eşim, oğlum ve kızımın gözlerinden okuduğum duyguları bana yaşatan Yaratıcımıza şükran duygularımı ifade etmekten acizim.
Yaşadığım bu olaydan sonra kardeşlerimin her zamanki candan sevgileriyle uzaklardan koşup gelmeleri kan bağıyla izah edilebilir. Fakat onların eşlerinin de öz kardeş gibi aynı gönülden sevgi içinde beraber gelmeleri de, yine mutlu evliliklerin yarattığı sevgiyle büyüyen büyük aile ortamının eseriydi. Kardeşler, kardeş eşleri ve çocuklarının (ve onların eşlerinin de) dâhil olmasıyla oluşan büyük aile ortamının muhteşem sinerjisi de, evli olmayanların anlayabileceği bir vakıa değil.
NOT: Bu vesileyle yaşadığım kaza sonrası yakın alaka ve özenli tedavilerinden dolayı Kocaeli Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Şenol Ergüney’e, Acil Servis, Görüntüleme, Laboratuar, Ortopedi, Göğüs Cerrahisi ve Nöroşirürji bölümü hekim ve yardımcı personeline teşekkürlerimi sunuyorum.
Hastane sürecinde ve sonrasında ziyaret ve telefon aramasıyla bana güç ve moral veren bütün akraba, dost ve arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler… İyi ki varsınız.
Kocaeli Aydınlar Ocağı Başkanı Ahsen Okyar Kardeşimin telefon mesajı ile olayı duyan Kocaeli Aydınlar Ocağı mensupları ve Adıyaman, Elazığ, Manisa, Malatya, M.Kemalpaşa’dan Aydınlar Ocaklı dostların araması, Ocağımızın büyük bir aile olmaya başladığının güzel bir işaretiydi. Bütün Aydınlar Ocakları mensubu kardeşlerime selam ve saygılar…