Etnik Parsellemede Anayasa Tramvayı

84

Yeni Anayasa ile ilgili olarak toplumun değişik kesimlerinden gerekli desteğin ve katkının yapılmadığından şikâyet ediyor. Demek ki halkın önde gelen meselesi dıştan kumandalı anayasa çalışmaları değildir. Artık şu husus yavaş da olsa anlaşılmıştır ki, yeni anayasa ihtiyacı bizden çok bu isimle kitap yazmış olan G. Fuller ve benzerlerinin takip ettikleri bir iştir. Türkiye’nin Orta Doğu ya kötü örnek olması için gerekenler yapılıyor. Bize verilen görev büyük patronun taşeronluğudur. Bu son günlerde çok çirkin bir şekilde sırıtmaya başladı.

Anti-Türk mayını gibi ortada dolaşanlar var. Bir kısmı sağ-muhafazakâr kesimden. Bunların eski hastalıkları tekrar ortaya çıkıyor. Onlara göre, Müslüman’ın milliyeti ve milli kimliği olmaz. Belirli bir millete mensup olmakla; belirli bir ümmete mensup olmanın birbirinin yerine ikame edilemeyeceğini hala kavramış değiller. Dine mensubiyet milliyeti ortadan kaldırmaz. Zihinler İslam ile de çelişen etnik ırkçılık bir kere şartlanmasın.

Bir yazar vatan, millet, milliyetçilik, milli kimlik gibi konulara ters bakanlara ‘yeşil komünist’ derdi. Anlaşılan şimdi kızılı gitti yeşili önümüzde duruyor! Türk düşmanlığının temelinde kendini Türk hissetmemek var. Bazı üniversitelerdeki PKK sempatizanlarının, etnikliğini öne çıkaranlarca desteklenmesinin altında yatan sebepler vardır. İnsanlarımızı etnik ayırımcılığa tabi tutanlardan, açılım adı altında ülkeyi adeta açık arttırmaya çıkaranlara “bizi de görün” diyorlar. Yağmadan pay sahibi olmak istiyorlar. Türkiye’yi bu noktaya getirenlerin kime hizmet ettiklerinin farkında olmadıklarını söylemek mümkün mü?

Etnik köken ile milliyetin rakip görülmesi, milli kimliğin etniklik kapsamında ele alınması bize hastır. Etnik yobazlığın ilkellik değil de özgürleşme olarak kabul edilme sapıklığı yine bizde görülüyor. Etnikliğin ilkel olanını yaşıyoruz. Modern etniklik, milliyeti, milli kimliği, vatandaşlığı reddedip ırkçılık yapmaya fırsat tanımaz.

Şimdi bu manzara karşısında hadi gelin, sağı 2011 yılında birleştirin bakalım. Nerede birleştireceksiniz? Türk düşmanlığında mı; yoksa küresel emperyal güce taşeronlukta mı? Aydınlar Ocağı’nı sağı eskiden olduğu gibi birleştirmiyor diye suçlamaya kalkanlar 2000’li yıllardaki değişmenin hala farkında değiller… Bazıları Anayasa referandumunda solla aynı çizgiye gelmemek için ‘Hayır’ diyemedi. Şimdi ‘Evet’lerin bedelini ödüyoruz.

Yeni Anayasa konusunda işimize gelen kuruluşları davet edelim; arka bahçemize giremeyecek olanları ise devre dışı bırakalım çirkinliği sürüyor. Aydınlar Ocağı bir davet almamıştır. Ancak yeni Anayasa ilkeleri konusunda özlü şekilde bir çalışma yapmış ve gerçekleri ortaya koymuştur. Geçen haftaki yazım ‘Yeni Anayasa kime hizmet edecek?” şeklinde idi. Dışarıdan servis edilen dayatmalar doğrultusunda bir anayasa hazırlanacaktır. Ancak buna gerekli tepkiyi ilgili e-posta ile göstermek gerekiyor. Yeni Anayasa ülkeyi etnik dilimlemede önemli bir kilometre taşı olacak. Türk dünyası için Türkiye’yi ümit olmaktan çıkaracak; kimlik tartışmalarını hızlandıracak. Türk dünyasını çökertecektir. Konuya dar bakmayalım.

Ben bunları yadırgamıyorum. Osmanlı’nın çöküş dönemlerinde de benzer oyun ve tezgâhlar vardı. Ancak bugün bu tezgâhları vatandaş %50 oranında reyi ile destekliyor. Benim hayret ettiğim, çok değerli köşe yazarlarının sadece Türkiye’yi etnik parsellemeye uğraşanları esas almaları buna karşı ülkeden yana çalışmalar yapanları ise görmemezlikten gelmeleridir. Yeterli olmasa da güzel hizmet ve örnekler dile getirilmelidir. Bundan kimse bir şey kaybetmez.

Bazı marjinal gruplar Anayasa’dan Türklüğü silme ihaneti içindeler. Yerine müşteri çok! Kimlik niteliği taşımayan birçok şey söyleniyor. Bunlardan biri de Türk Milleti. Türk Milleti milletin sıfatı oluyor. Kimliği karşılamıyor. Kaldı ki Türk realitesi olmadan Türk Milletinden nasıl bahsedilecek. Milli kimliksiz millet olur mu? Bir akvaryumda da bütün balıklar yüzer. Bu balıkların birlikteliği değildir. Varsa da yoksa da farklılıklar üstü birlik esastır. Türk edebiyatı, sanatı, mimarisi, musikisi ve dili yerine Türk Milleti edebiyatı, sanatı, mimarisi, musikisi ve dili mi diyeceğiz? Hiç endişe etmeyin böyle cehalet ve gaflet örnekleriyle kimseye ciddi örnek olamayız. Fransız yerine Fransız Milleti, Alman yerine Alman Milleti kullanılıyor mu? Cehaletinizi örtemezsiniz. Türk, Türkiye’de etnik bir grup değildir. Etnik çağrışım yaptığı bazı sağ-sol yobaz, liboş ve etnik ırkçıların işidir.

Değerli okurlarımla bir noktayı paylaşmak isterim. Yaklaşık 30 senedir AB üzerine kitaplar ve makaleler yazıyorum. Bugün sonuç; ulusüstü düzenlemelerin ulusları inkâr ederek milli çıkarları dışlayarak gerçekleşemeyeceğidir. AB bölgesel katı bir planlı ekonomiye gitmiştir. Her şeyi merkezden planlayabileceğini zannetmiştir. Ülkelerin kendilerine has özellikleri, çıkarları ve bütünü tamamlayıcı nitelikleri göz ardı edilmiş, sosyal bilimci bir yaklaşımdan uzaklaşılmıştır. AB, ister istemez bölünecek ve ülkelerin egemenlik haklarının kolay kolay devredilemeyeceğini anlayacaktır. Bazı AB yalakaları ve Kumkapı masalarını bir zamanlar işgal eden bilimsel soytarılar hala anlamasalar da…

Önceki İçerikTürkiye Toplantıları’nın Konuğu; Bülent Arınç
Sonraki İçerikAyrılıkta Azap, Birlikte Rahmet Vardır
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)