Genel
seçimler yaklaşırken, Erdoğan’ın tekrar Cumhurbaşkanı adayı olup olamayacağı
tartışması da tekrar alevlendi. Ancak şunu baştan ifade etmek gerekir ki konu
hakkında yorum yapanların büyük kısmı siyasi tavrına göre hüküm belirtiyorlar.
İktidar yanlıları sırf iktidar yanlısı oldukları için hiçbir gerekçe
belirtmeden “Erdoğan aday olabilir” derken, muhalifler de benzer şekilde pek
öyle elle tutulur bir gerekçe göstermeden “Meclis erken seçim kararı almazsa
Erdoğan aday olamaz” diyorlar. Biz, bu yazıda meselenin siyasi boyutunu ve
adayın kim olduğunu bir kenara bırakarak salt hukuki açıdan Erdoğan’ın aday
olup olamayacağı (bize göre olabileceği) hususunu incelemeye çalışacağız.
Erdoğan’ın
tekrar adaylığı konusunda siyasi kaynaklı görüşleri bir kenara bırakacak
olursak, hukukçular bile bu konuda ikiye ayrılmış durumdalar. Ancak üzülerek
ifade etmek gerekir ki bazı hukukçuların konu hakkındaki yorumları hukuka değil
kendi siyasi tercihlerine göre şekillenmektedir. Erdoğan aday olabilir / olamaz
tartışmasında görüş belirten hukukçuların bir kısmı iktidar yanlısı veya
muhalif olmalarına göre tavır belirliyorlar.
Öte
yandan, meseleyi salt hukuki olarak ele alan gerçek hukuk adamları da farklı
görüşler ifade edebiliyorlar. Örneğin Yargıtay Onursal Başkanı Prof.Dr. Sami
Selçuk, Erdoğan’ın tekrar aday olamayacağını ifade ediyor. Değerli büyüğüm Av.
Ruhittin Sönmez de bu görüşte olanlardan. Prof.Dr. Ersan Şen ise Erdoğan’ın
aday olabileceği görüşünü paylaşıyor. Ancak Ersan Hoca bu tip konularda hukuki
duruma göre değil, konunun kendisine faydasına göre yorum yapan bir kişi olduğu
için Hoca’nın açıklamasındaki hukuki derinliğe ihtiyatla yaklaşmak
gerekmektedir.
Beni
tanıyanlar iflah olmaz bir Erdoğan muhalifi olduğumu ve Türkiye’de belki de ilk
defa “Tayyip Erdoğan Sonrası Türkiye” kavramını ortaya atıp Erdoğan’sız bir
Türkiye’nin resmini çizmeye çalıştığım “Tayyip Erdoğan Sonrası Türkiye” adlı
bir kitap da yazdığımı bilirler. Erdoğan’ın değil bir dönem, bir gün daha
iktidarda olmasını istemiyor olmama rağmen, salt hukuki olarak Erdoğan’ın erken
seçim olsun olmasın tekrar aday olabileceği kanaatindeyim.
Erdoğan’ın
tekrar aday olup olamayacağı tartışmalarının en büyük sebebi; 2017’de
referandum sonrası yürürlüğe giren anayasa değişikliği metninin önü arkası
düşünülmeden, hiçbir sistematiğe tabi olmadan, tamamen kişiye özel şekilde ve
çok kötü bir kodifikasyon tekniğiyle kaleme alınmış olmasıdır. Burhan Kuzu
hayattayken her ne kadar “bu sistemin fikir babası benim” dese de bu anayasa
metninde Burhan Kuzu’nun bir dahli yoktur. Mevcut anayasa değişikliğini kaleme
alan kişi, şu an ki Meclis Başkanı ve benim de üniversiteden Türk Hukuk Tarihi
dersi hocam olan Mustafa Şentop’dur. Ancak Mustafa Şentop bir anayasa hukukçusu
değil hukuk tarihçisidir ve uzmanı olmadığı bir alanda anayasa metni kaleme
alarak, üstelik çok kötü bir şekilde kaleme alarak bu ülkeye maalesef kötülük
etmiştir.
Mevcut
anayasa değişikliğinde sistematik olarak eleştirilecek pek çok husus olmakla
birlikte, bu yazının konusu olan en büyük eleştiri konusu sistemde yürütmenin
başındaki kişinin unvanının başkanlık sistemine uygun bir şekilde “Başkan”
olarak adlandırılmayıp, tıpkı parlamenter sistem döneminde olduğu gibi
“Cumhurbaşkanı” olarak adlandırılmış olmasıdır. Çünkü aslında madde metnindeki “Cumhurbaşkanı”
ibaresini “Başkan” olarak değiştirdiğiniz zaman Erdoğan’ın tekrar aday olup
olamayacağı tartışmasını da bitiriyorsunuz. Çünkü “Erdoğan tekrar aday olamaz”
görüşünü savunanlar, Erdoğan’ın 2014-2018 arasında yani parlamenter sistem
dönemindeki Cumhurbaşkanlığı görevini 1. dönem, 2018-2023 arası dönemi ise 2.
dönem olarak kabul etmektedirler. Bunun sebebi de yeni sistemde yürütmenin
başındaki kişinin unvanını tıpkı eski sistemde olduğu gibi “Cumhurbaşkanı”
olarak devam ediyor olmasıdır.
Hâlbuki,
2017 referandumlar birlikte hukuken, 2018 seçimleriyle birlikte ise fiilen
Türkiye’de artık başkanlık sistemi modeli uygulanmaktadır. 2018 yılında yeni
bir model ve sistem hayata geçmiştir. Erdoğan’ın 2014-2018 dönemindeki
Cumhurbaşkanlığı ile 2018-2023 yılları arasındaki Cumhurbaşkanlığı görevi yetki
ve sorumluluk bakımından aynı değildir. Bu nedenle Erdoğan’ın başkanlık
sistemindeki Cumhurbaşkanlığı görevi 2018 yılında başlamıştır ve 2018-2023
arası dönem, Erdoğan’ın 1. dönemidir.
Her
iki dönemde de yürütmenin başındaki kişinin unvanının Cumhurbaşkanı olması bu
durumu değiştirmez. Hukukta, başlık değil içerik önemlidir. Örneğin, bir “kira
sözleşmesinin” başlığını “satım sözleşmesi” veya “kat karşılığı inşaat sözleşmesi”
yapmanız o sözleşmeyi kira sözleşmesi olmaktan çıkarmaz. Çünkü içerik ve
içerikten dolayı sözleşmenin taraflarına uygulanacak hükümler kira sözleşmesi
hükümleridir. Aynı şekilde, yürütmenin başındaki kişinin unvanının
Cumhurbaşkanı olması da, sisteme konulan ismin “Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi” olması da içerik bakımından sistemin başkanlık sistemi olması
özelliğini ortadan kaldırmayacaktır. Dolayısıyla da burada artık uygulanması
gereken hükümler başkanlık sistemine ilişkin uygulanması gereken hükümlerdir.
Parlamenter sistem dönemindeki 2 dönem kuralını artık 2018 sonrası dönemde
uygulayamazsınız. Bu dönemde başkanlık sisteminin 2 dönem kuralının uygulanması
gerekir ve bu durumda da Erdoğan’ın 1. dönemi 2018’de başlamış olacak, 2023
adaylığı da 2. dönem adaylığı olacaktır. Mevcut şartlarda Erdoğan’ın 2023
adaylığını 3. dönem olarak kabul etmenin hukuken doğru olmadığı kanaatindeyim.
Konuya ilişkin başka
gerekçelerimi geçen sene “Erdoğan’ın Tekrar Cumhurbaşkanı Adayı Olmasının
Önünde Hukuki Bir Engel Yok” adlı yazıda ifade etmiştik. İlgilenenler, merak
edenler şu bağlantıdan yazıya ulaşabilirler; http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr/…/YaziDetay/13719