Ekonomi Ne Alemde?

92

 

Prof. Dr. Esfender Korkmaz‘ın “El Sözüyle Yola Çıkan El Yoluyla Yorulur” başlıklı yazısında muhalif bir ekonomist gözüyle son on yıl hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor:

1- Dünyadaki bol para ve fırsatlar sebebiyle Türkiye büyüdü. Fakat gelişmekte olan ülkeler daha fazla büyüdü. Bizim büyüme sıcak para- düşük kur ve ithalata dayalı olduğu için sürdürülemez bir büyümedir. AKP iktidarında ortalama yüzde 5 büyüme oldu. Ama bunun için Türkiye on yılda 340 milyar dolar cari açık verdi. 200 milyar dolar borçlandı. Bankaların yarısı yabancıya gitti. İmalat sanayinin %61’i yabancıya gitti. Yabancılar cari fazla verdi. Biz varlıklarımızı sattık. Yabancılar servet sahibi oldu.

2- AKP hükümetinin de uyguladığı Kemal Derviş reçeteleri ve düşük kur, tarım sektörünü vurdu. Zira tarım destekleri yarı yarıya azaltıldı. Türkiye bir zamanlar gıdada kendine yeten 7 ülkeden biri iken tarım ürünlerini ve gıdayı ithal etmeye başladı.

3- Gelir dağılımı bozuldu. Fiili işsiz sayısı da arttı. İş aramayan işsizleri de katarsak fiili işsizlik oranı yüzde 15’in altına hiç düşmedi. Ortalama fert başına gelir arttı. Ancak aynı zamanda zengin-fakir farkı da açıldı. Bunun içindir ki Türkiye’de Japonya’dan fazla dolar milyarderi oldu.

4-      Gelir dağılımının bozulması terörü de artırdı. Toplum tedirgin. Bütün bunlar yabancı reçetelerden oldu.

Ekonomistler rakamları kendi bakış açılarından yorumlamaya veya kendi işine gelen rakamları ön plana çıkararak yorum yapmaya meyillidir. Bu sebeple ve iktidarın “dünyanın en başarılı ekonomilerinden biri olduğumuz” yönündeki propagandası ile şartlanmış olduğumuz için, bu yorum ne kadar doğru diye şüpheyle yaklaştım. Bir bilene sorma ihtiyacını duydum. Hayatını ekonominin rakamlarını inceleyerek ve yorumlayarak kazanan bir uzmana sordum. Aldığım cevaplar şöyle:

1-      Son on yılda sadece Türkiye değil, bütün dünya bol parayla büyüdü. Zaten küresel krizin çıkmasının en büyük nedeni de bu bol likiditeydi. 2001’den sonra özellikle 11 Eylül saldırıları sonrasında, ABD halkına narkoz etkisi yaratmak için bol para bastı.

2-      Artan para dünyada talep patlaması yarattı. Dünya ticaret hacmi rekor düzeye çıktı. Türk mallarına talepte katlandı. Türkiye ihracatı 100 milyar doları aşarak rekor kırdı.

3- Ancak Türkiye aynı dönemde cari açık rekoru kırdı. Ama iddia edildiği gibi Türkiye bu açığı hane halkı ithalat talebi nedeniyle vermedi. Türkiye daha fazla üretmek ve ihracat yapmak için cari açık verdi. Türkiye’nin yıllık enerji talebi -petrol vs-yaklaşık 55-60 milyar dolar seviyesinde. Buna ara malı ve diğer hammadde ihtiyacını da eklediğinde %70-80 sadece yeniden üretmek için almak “zorunda” olduğumuz maddelerdi.

4- AKP’nin en başarılı olduğu konu Kemal Derviş’in acı reçetelerini devam ettirmek oldu. Bütçeden taviz verilmedi. Türkiye böylece bankaların ve KİT’lerin görev zararlarından kurtuldu, borçlanma maliyeti yıllar içerisinde düştü. Bankalar sağlamlaştırıldı. Küresel kriz mevcut durumda “borç krizine” dönüştü. Türkiye diğer ülkelere nazaran borçlulukta çok daha iyi durumda. Birkaç rakam: 2002’de borç stokunun milli hasılaya oranı %74 düzeyinde idi. Şu anda %39’a inmiş durumda. AB’de bu oran %82 seviyesindeydi. Yunanistan’da %165, İtalya’da %120, Portekiz’de %108… Hane halkı borçluluğu da sanıldığı kadar yüksek değil. Evet son dönemde biraz arttı ama bu oran şu anda %17…. Mesela İngiltere’de bu oran %98, İrlanda’da %119, Hollanda’da %126…

5- Gelir dağılımı bozulmadı. Gelir dağılımı adaletsizliğini ölçen “Gini katsayısı” 0.44 ten 0.42’ye geriledi. Çok önemli bir iyileşme yok ama kötüleşmeden de bahsedemeyiz.

6- Bankaların yarısı yabancılara geçmedi. (Sigortacılık, telekomünikasyon gibi sektörlerde yabancılaşma yüzde yüz.) Son dönemde Türkiye’de bankacılık sisteminin %75’den fazlası Türklerin kontrolünde. Üstelik Türk bankaları ile rekabet edemeyen yabancılar birer birer çıkıyorlar.

7- AKP’ye yöneltilebilecek en önemli eleştiri bence Türkiye ekonomisinin makûs talihi olan üretim yapısını, elinde çok büyük imkânlar olmasına rağmen değiştirememiş olmasıdır. Katma değeri yüksek, tasarım ve üretim yapabilen bir sanayiye; dünyada parmakla gösterilen ve en az bir konuda çok iyi olduğumuz bir sektörü geliştiremedi. On yılda büyük zaman kaybedildi.

ESNAF NE DİYOR?

Ekonomistlerin yorumlarında bir sonuç çıkarmakta zorlanınca petrol istasyonu işleten bir dostumun söylediklerine kulak verdim. Bu dostum kendi işletmesi ve müşteri profili açısından durumu şöyle değerlendirdi: “2001 krizi sonrası kamyon şoförleri müessesemizde mola verdiklerinde artık sadece bir çorba içiyordu. Yemek yemeden kalkıyordu. Durum kötüydü.”

“Daha sonra AKP iktidarı ve büyüme başladı. Müşterim olan şoförler çorbanın yanında kuru fasulye, pilav ve hatta zamanla üstüne bir de tatlı yemeye başladılar. Durum epeyce iyileşmişti.”

Fakat son bir senedir kamyon şoförleri bir kâse çorbanın yanına bir somun ekmek yiyerek karnını doyurabilmeye çalışıyor. Bazı şoförler de lokantada harcama yapmamak için kamyonunda hazır ettiği bir şeylerle karnını doyurmaya çalışıyor. Durum en az 2001’deki kadar kötü.”

Berberler de piyasanın barometresi gibidir. Berberim olan esnaftan da bugüne kadar hiç duymadığım yakınmayı duydum. “Ben hayatımda hiç banka kredisi kullanmamıştım. Sadece kredi kartı kullanıyordum. Bugüne kadar da hiç ödeme problemi ile karşılaşmamıştım. Ancak bu sene üç defa ihtiyaç kredisi kullandım. İlk defa üç aydır taksitlerimi ödeyemedim. ‘Bu işin altından nasıl kalkacağım’ diye sohbet ettiğim müşterilerimin de çoğunun durumunun benim gibi olduğunu öğreniyorum. Herkesin en az bir yıllık, bazılarının üç beş yıllık geliri kadar borcu var. Çok kişi ödeme krizinde.”

Ekonominin genel rakamları bizim özel durumumuzu yansıtmayabilir. Herkesin bütçesi kendine özel. Peki, size göre ekonomi ne âlemde?

 

 

Önceki İçerikEski Zamanlarda Okula Nasıl Başlanırdı?
Sonraki İçerikTürkiye’ye Bir “Yenises”
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.