Egemenlik ve Egemenlik Kaybı

80

 

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı kutlarım. Milli bayramlarda iyi bir durum değerlendirmesi yapabilmeliyiz. Son yıllarda bazı devlet adamı diye ortada dolaşanları gördükçe; Milli Mücadelenin muzaffer komutanı ve Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü daha iyi anlıyor ve takdir ediyoruz. O büyük insan, ABD’de uygulanmakta olan başkanlık sistemini uygun görmemiş ve milletin üstünde hiçbir gücü kabul etmemiştir. Kurtuluş Savaşını da Gazi Meclis TBMM yürütmüştür.

Milli ve dini bayramlarımızı gerektiği gibi anlamak, değerlendirmek ve geçmişten ders almak durumundayız. Milletin egemenliğinin kalbi TBMM’dir. Onun üstünde bir kuvvet yoktur ve egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyen Atatürk, milletin egemenliğine işaret etmiştir. Amasya Tamimi’nde yer alan “milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır” ifadesi Türk Milletine olan güveni belirtir. Milliyetçilik, milli egemenlik ve yükselen demokrasi yeni Türk Devletinin kilometre taşları olmuştur.

Egemenlik kavramı,hakimiyet sözcüğü ile eş anlamlıdır. Egemenlik; hükmeden, buyuran, buyruğunu yürütebilen üstün bir gücü ifade eder. Kendisinden daha üstün bir başka gücün varlığını kabul etmemek, egemenliğin özünde vardır. Egemen bir güç kendi yetki alanında herhangi bir üst otoriteye bağlı ve bağımlı olmayan güç demektir. Egemenlik milli bağımsızlıkla sürdürülebilir. Egemenlik içeride ve dışarıda birileriyle paylaşılamaz ve hayali AB üyeliği uğruna devredilemez. Bayrak, devletin dili, eğitim dili, vergi toplama, yargı yetkisi ve ordu besleme egemenliğin işaretleridir.

Bugün görüldüğü gibi, egemenliğe ortak aramak demokratikleşme kabul edilemez. TBMM’nin bizzat yürüttüğü Milli Mücadele,Türk Milleti dışında başka millet ve devletler yaratmak için yapılmamış; kimsenin ön izni ile de gerçekleştirilmemiştir. Sosyal yapı bakımından Türkiye Cumhuriyeti bir kavimler ittifakı değildir. Milli Mücadele ve onun tacı olan Cumhuriyet, Türkler ve milli kimlik olarak kendilerini Türk olarak hisseden ve Türk Milletine mensup sayanlarca gerçekleştirilmiştir. O bir sınıf veya zümre hareketi değil, şerefli bir Milli Hareket olarak emperyalizme karşı bir mücadeledir.

Günümüzde ülkemizde milli egemenliği, ona buna paylaştırmaya, milli ve üniter devlet anlayışından uzaklaşmaya demokratikleşme diye bakan, etnik taassup ve ırkçılığa, ufalanmaya bütünleşme olarak anlayan çarpık bir zihniyet vardır. Adem-i merkeziyet örtüsü altında 1923 Türkiyesini tasfiye amacı taşıyan “yeni Türkiye” hayalleri, buna uygun olarak milli kimliği etnisite kapsamında gören, Türkiye’yi Türkiye yapan değer ve ilkeleri dışlayan gayretler vardır.

Terörle bir yere varılamaz diyenler, terörle mücadele yerine müzakereyi tercih etmişler, terörle mücadele edenlerle mücadele çelişkisi doğmuştur. Ülkeyi yönetenler paralel devletçikler doğurmuş, egemenlik alanları yaratılmış ve sonra da bundan şikayetçi olunmuştur.

Türkiye Cumhuriyetini federalleştirici, eyaletleştirici, başkanlık sistemine götürücü, anayasasını buna göre bozucu çabalar milli egemenlik ile taban tabana zıttır. Milli egemenliğe ters olan bir şey, geniş anlamda milli irade ile uzlaşamaz. Milli irade sadece iktidarları değil, muhalefeti de kapsar.

Egemenliği devretmeye kalkarsanız; Güneydoğu’da olduğu gibi önce özerklik, daha sonra da diğer ülke parçalarıyla birleşilerek devlet olmak istenir.

Türkçenin ve Milli Kimliğin yıpratılması, Türkçe dışı eğitim, yer adlarında Türkçe dışı yanlışlar egemenlik kaybını doğurur. Böyle bir ortamda Anadolu’dan kovduğunuz işgalci güçlere yeniden davetiye çıkarılmış olur. Milli değer ve kurumlara karşı kumpaslar kurulmasına, itibar ve güç kaybetmelerine sebep olunur. Yabancı istihbarat örgütlerine de serbest alanlar açılır.

Açılım adı altında sonu hüsranla bitecek tavizci bakışlar, herkesi Anadolu’dan pay kapmaya itebilir. Bugün Ermenistan ve diasporanın faaliyetlerini arttırması bundan dolayıdır.

 

 

Önceki İçerikErmeni Meselemizi Anlamadık…
Sonraki İçerikManeviyat Mevsimi Üç Aylar ve Regaib Kandili
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)