Hayatını Kıbrıs davasına adayan efsane ve kahraman lider, KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş Allah’ın rahmetine kavuştu. Kendisini Türk olarak hisseden herkesin başı sağolsun.
Rahmetli Denktaş, Kıbrıs Türkünün var olma ve insan gibi yaşama mücadelesinin her safhasında imzası olan bir mücahitti. Defalarca ölümle burun buruna geldi. Bütün zorluklara, hatta engellemelere rağmen, iyi bir hukukçu ve siyaset ustası olması sebebiyle davasını cesaret ve liyakatla kucakladı.
Kıbrıs Türkünün azınlık ve Rum’a esir değil ; bağımsız ve egemen bir devlet olarak şeref ve haysiyetiyle yaşamasından yanaydı. Bu bakımdan, Denktaş’ı anlamak milli bağımsızlığı anlamaktır. O, dış telkin ve desteklerle siyasete paraşütle indirilmiş liderlerden değildi. Halkıyla bütünleşebilen halktan biriydi. Bilgiliydi, yürekliydi, örnek ve gerçek bir lider nasıl olur sorusunun cevabıydı. Ondan her siyasetçinin alacağı dersler vardır. Denktaş’ın çizgisinden uzaklaşanlar, milli davalarından taviz verenler, hayali vaatlere kananlar milletlerinin geleceğini de başkalarına teslim ederler.
Rahmetli Denktaş, sadece KKTC’nin değil; Türk Dünyasının lideriydi. Kıbrıs mücadelesinde Kıbrıs Türk Milli Mukavemet Teşkilatını kuran üç dört kişiden biriydi. Kıbrıs Türklüğünün varlığını ve çıkarlarını korumak için yeminliydi.
Türk Milletinin bir bütün olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Anadolu’da verdiği Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı’nın anlamını ve değerini en iyi bilen ve takdir edenlerdendi. Bunu sık sık dile getirir, neden oyuna gelinmemesi, bağımsızlıktan ve egemenlik haklarından niçin vazgeçilmemesi gerektiğini açıklardı.
Denktaş’la ters düşenler, Kıbrıs sorununu hayali AB üyeliği önünde engel gibi görenler yanıldıklarını herhalde bugün anlamışlardır. Tarih Denktaş’ı haklı çıkarmıştır. KKTC’yi Türkiye’nin önünde engel görenler Türkiye’nin asıl engelleridir. Sözde dost ve müttefiklerimizin Kıbrıs’ta KKTC aleyhine nasıl propaganda yaptıkları ve paralar dağıttıkları unutulmamalıdır. Kıbrıs’ın stratejik önemini kaybettiği iddiaları da…
ABD’de Kalp ameliyatı olduğu sırada hasta yatağında Annan Planını imzalatmak için dönemin bazı bakanlarının yaptıkları çirkin baskılar da unutulmamıştır.
Şakacı, esprili, güler yüzlü , dik duruşu, düşündürücü cevapları ile dikkat çeken Rahmetli Denktaş, endişelerini ve fikirlerini acıka ve mertçe ortaya koyardı. Elinden düşürmediği fotoğraf makinesi ile resim çekmekten zevk duyardı.
Bir dönem Aydınlar Ocağı’na konuşmacı olarak gelmeyi kabul etmişler ve Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezinde Kıbrıs sorununu ele almışlardı. Aydınlar Ocağı kendisine şeref üyeliği vermiş, kendileri de kabul buyurmuşlardı. O toplantı vesilesiyle Atatürk Kültür Merkezinin önünde trafik tıkanmıştı. Rahmetli Denktaş, Trabzon’da düzenlediğimiz Aydınlar Ocakları şurasına teşrif etmiş ve konuşma yapmıştı.
Davasını usanmadan, bıkmadan, yorulmadan her zaman ve her zeminde anlatırdı. “Allah kimseyi vatansız, bayraksız ve devletsiz bırakmasın” sözü hep hatırlanan cümlesidir.
Vefatından bir süre önce Rum liderine adeta duyurur gibi haykırdığı şu cümle dikkat çekici ve düşündürücüdür: “KKTC bağımsız ve egemen bir devlettir.” Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.