Düzen Partileri!

112

Türkiye’de siyasi partilerin hukuki altyapısı; Anayasa, Siyasi
Partiler Kanunu, Seçim Kanunu ve Yargıtay ile Sayıştay denetimlerinden oluşur.

Siyasi parti
kurmak her ne kadar kolay gibi gözükse de aslında büyük zorluklar içerir.

Günümüzde
yani 2020 yılı itibariyle ülkemizde 84’ün üzerinde siyasi parti bulunmaktadır.

Dediğimiz
gibi bir siyasi parti önceden izin alınmaksızın Türk vatandaşlarınca
kurulabilir. Ama zorluklar çıkarılmadığı takdirde! Yani bir bakmışsınız kolay
gibi gözüken siyaset yolu dikenli ve yokuşlu bir hale gelebilir…

Ülkemizde
faaliyet gösteren siyasi partilerin tüzük ve programlarına birde üstüne ek
olarak söylemlerine bakınca, birbirlerinden pek bir farklarının olmadığını
görürüz…

Halk
arasındaki yaygın kanaate göre dış devletlerden ( ABD, İngiltere vesaire gibi )
veya üst akıldan izin almaksızın bir siyasi parti kurulamaz, iktidara gelinemez
yada mecliste yer alınamaz…

Burada kast
edilen şey dışarıda ve içeride komplike bir düzenin varlığıdır. Bu düzenin
varlığına rağmen siyaset yapılamaz eğer yapılacaksa da bu düzenin kontrolünde
bir siyasi yapı oluşturmak gerekir denilmek istenmektedir. Ya da başka bir
anlamda, iktidar ve muhalefet elbiseleri önceden kesilip biçilmiş ve partilerin
üstüne giydirilmiştir diyebiliriz…

Hani bir
zamanlar halk arasında “Türkiye’de
ABD’ye gitmeden başbakan olunamaz”
söylemi vardı ya, bu aslında bir
düzenin halk arasında ki söyleniş ve kabulleniş ifadesidir. O zaman buradan
ABD’ye gitmeyenin iktidar olmak istemediği veya iktidar yapılmayacağı sonucunu
da çıkartmak mümkündür!

Gerçekten
belgelendirilemese bile bir küresel düzen ve onunla her daim dirsek temasında
olan bir iç düzen ( üst akıl, derin devlet, müesses nizam vesaire gibi )
vardır. Eğer işler iyi gitse ve bu düzen ortaklığı Türk Milleti ve insanlık
alemi için güzel işler yapsa elbette eleştiriye ve arayışlara gerek kalmazdı
diye düşünmek gerekir.

Ancak
anlattığımız bu düzen(ler)in kontrolündeki siyasi partilerle Türkiye’deki
sorunların her geçen gün ağırlaştığını ve çözümsüz hale geldiğini görüyoruz.

İktidar ve
muhalefet bloklarının ucuz ve yüzeysel siyaseti bize bunu açıkça
göstermektedir.

Bu sebeple
Türkiye’nin bu iktidar ve muhalefet partilerinden bir an önce kurtulup; yerli,
milli ve bağımsız vede düzenin kontrolünde olmayan siyasi partilere kavuşma
ihtiyacı bulunmaktadır.

Aynı zamanda
şikayetçi olduğumuz düzenin içinde kendine milletvekili, belediye başkanı,
bakan, başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak da yer bulmak isteyen siyasetçilere de
ihtiyaç yoktur. Bunların yapacağı işler kendilerinden önce o makamlarda
oturanların yaptıkları işler kadar olacaktır. Türkiye’nin bunlara tahammül
gösterecek zamanı kalmamıştır.

Yine
tekraren belirtmek gerekir ki; Türkiye’nin kalıplaşmış düşüncelerle ( sağcı,
solcu, milliyetçi, muhafazakar, dinci, mezhepçi vesair gibi ) düzenin
kontrolünde hareket eden siyasetçi ve siyasi partilere de ihtiyacı yoktur.

Ülkemiz her
şeyin önünde, cumhuriyetin kuruluş ilkelerine bağlı olmak kaydıyla
milliyetsever, yurtsever ve reformist anlayışa sahip siyasetçiler ile onların
oluşturacağı siyasi partiler tarafından yönetilmelidir.

Memleketimizde
yapılan siyaset ve gelişmeler mercek altına alındığında temel sorunların en
önemlilerinden birinin bu “düzen
partileri”
olduğu görülmektedir.

O zaman
sorunlardan arınmak için yapılacak iş; yerli, milli ve bağımsız siyasi
partilerin kuruluşuna katkı sağlamaktır.

Bunu
düşünmek ve yaşama geçirmek gelecek nesillere karşı bizlerce ödenmesi gereken
bir borçtur. Aksi halde bugünümüzü heba eden düzen partilerinin geleceğimizi de
çalmalarına göz yummuş oluruz…