Düşünce Kırıntıları “Millet Nedir?”

57

 

Meselâ  “cumhuriyet”  kelimesi iki şekilde okunur.
Birinci okuyuş: Kelimede yer alan her harfi teker teker telâffuz ederek okuruz.
C(e), U(u), M(e), H(e), U(u), R(e), İ(i), Y(e), E(e) ve T(e) diyerek.
Böylece her harfi tek tek söylemiş ve nazara vermiş oluruz.
Pekiii, bu şekilde okuma ile bir şey anlamış olur muyuz?
Yâni bu tarz okuyuşun bir anlamı var mıdır?
Yoktur. Çünkü, her harfi; teşkil edilmiş ve edilmek istenen “cumhuriyet” kelime ve mefhumu hesabına değil; her harfi kendisi için, kendi nâmına yazmış ve okumuş oluruz. Zira her şeyin iki yönü vardır. Bir yönü kendine bakar, diğeri delâlet ve işaret ettiği şeyi gösterir. Oysa kelimedeki harfleri tek tek okumakla; sadece harfleri zikretmiş olup, onların delâlet edip gösterdiklerine  göz yummuş oluruz.

X

İkinci okuyuşda ise: “Cumhuriyet” diye telâffuz eder; bir lâfız, bir söz, bir kelime olarak okuruz.

Bu okuyuşta  “cumhuriyet”  kelime ve sözcüğünde geçen harflerin kendilerine dönük bir husus söz konusu değildir.

“Cumhuriyet”  kelimesi bir anlamı, bir kavramı ifade eder. Artık bu anlam ve kavramın oluşmasının; ne “C”, ne “U”, ne “M”, ne “H”, ne “U”, ne “R”, ne “İ”, ne “Y”, ne “E” ve ne de “T” harfi ile bir alâkası yoktur. Hem olamaz da.

“Cumhuriyet”  kavramının nasıl bir mânâ ifade ettiğini hepimiz biliriz. Ama bu kelime belli harflerin yan yana gelmesinden; yâni muayyen harflerin birlik ve beraberliğinden meydana gelir. Meydana gelen kelime ve kavram, o harflerin yan yana gelip birbirine sırt vermesinden, birbirleriyle kaynaşıp dayanışmasından ortaya çıkar. Sonuç, onlarla ve onlardan oluşur. Fakat artık onların hiçbiriyle ilgisi kalmaz. Yâni onlardandır, lâkin artık onlar değildir. Onların meydana getirdiği bir kavram ve bir kelimedir. Çünkü adı geçen harfler tek tek değil, bir bütün  yâni “cumhuriyet” olarak okunarak bir kavramı ortaya koymuşlardır.

X

İşte “millet” mefhûm ve kavramı da böyle bir şey. Yâni milleti;  ana unsurun, onları aşılayan maya  unsurun yanı sıra, birçok unsurlar meydana getirmiştir. Fakat o oluşum; artık ne sadece şu, ne de sırf bu unsurdur. Hiçbiri değil. Yalnız yepyeni bir terkip, sentez ve bireşimdir. Yepyeni bir yapı teşkil eden ve “millet” dediğimiz; hepsinden ve hepsiyle oluşan fakat oluştuktan sonra tek tek hiçbiri olmayan; hattâ asıl unsuru bile aşan; lâkin terkip ve sentezinde her toplumun da katkısı bulunup, içinde yer aldığı, destek ve ortak olduğu bambaşka bir  veridir ki, işte biz buna “millet” diyoruz. Milleti onlar doğurmuş ve fakat sonuç; onların hiçbirinin değil;  belki her birinin katkısı ve payı olduğu, yepyeni bir hamuledir.

 

 

 

 

 

3587

 

 

 

Önceki İçerikİftira Büyük Günahlardandır
Sonraki İçerikYeni Şeyler Söylemek
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.