Bâzıları, “Allah, niye kötülere, suç işleyenlere ve zâlimlere fırsat veriyor? Öyleleri niçin hemen cezalandırmıyor?” diye Yüce Allah’ı tenkit ediyor!
Halbuki, bilerek bilmeyerek her insan hata ve suç işlemekten kendini uzak tutamaz! Hemen cezalandırmak gerekseydi, ortada insan kalmazdı. Oysa Allah; ihmal etmiyor, imhal ediyor. Kulun kendine gelmesi için, ona zaman tanıyor.
Öğrenciler kötü not almaktan, ödevini yapmamaktan, devamsızlıktan; hemen sınıfta bırakılsalardı; sınıflar boş kalırdı! Oysa öğrencilerin çoğu; sene içinde, silkinerek bu hâllerinden bir süre sonra akılları başlarına gelip, toparlanıp çalışarak, devamlarına dikkat ederek; sınıfta kalmaktan kendilerini kurtarırlar.
İşte insanlara da bu gözle bakmalı, yanlışlarından vazgeçeceklerini her zaman hesaba katmalıyız.
x
Bir şey, “İnandım.” demekle tamam olmuyor. Onu korumakla da mükellef ve yükümlüyüz. İnandığımızın gereklerini yapmıyorsak; inandığımıza güvenmiyoruz demektir.
x
“Kur’ân, yönetimde keyfiliği ve istibdadı değil, hukuku ve meşvereti emrediyor.”
x
“Âlemin merkezi, insanın kendisidir.” (Elmalılı M. H. Yazır)
x
Kur’an’da vurgulanan “Şura” ve “Meşveret” kavramları Meşrutiyet / Demokrasi ve Meclis demektir. Bunu bilmeyen “Meşveret” sistemine dayanan “Demokrasi”ye itiraz eder! Kimileri de savaş açar. Halbuki, Meşrutiyet ve Demokrasi’nin ruhu ve özü Şeriat’tandır. Hayatı da ondandır.
x
“Peygamberimiz Bedir, Uhud, Hendek’te ordunun konuşlandırılması, savaş taktikleri gibi en kritik hususlarda bile arkadaşlarına danışmış, kendi görüşlerine aykırı olsa bile meşverete göre hareket etmiştir…hakkında vahiy olmayan her meselede ashabıyla istişare etmiş (onlara danışmış)dır. Sahabe, özellikle Hulefa-i Raşidîn (Dört Büyük Halife) istişareyi pratik hayata geçirip şaheser örnekler vermiştir.”
x
Farklı kelimelerle ifade edilse de, gerçek değişmez.
x
Okula, okul için değil, okul sonrası için gidiyoruz.
İşe, iş için değil, emekli olmak için gidiyoruz.
Arabaya, araba için değil, gideceğimiz yer için biniyoruz.
Dünya’da da, dünya için değil, sonrası için bulunuyoruz.
Öyleyse, ona göre yaşamalı, sonrası için gayret sarfetmeliyiz.
x
Cansız beden neyse, tefekkürsüz ruh da öyledir.
x
Tefekkür; can kuşunun mânen bedenden ayrılıp, çok uzaklarda cereyan, sereyan etmesi.
Heyecan ve halecanlar içinde gezip tozarak, nice mesafeleri kat’ edip, durduğu yerden bir anda mânen, ruhen dolaşmaya çıkması, hatta felekten feleğe, âdeta tozu dumana katarak, yeni mekanlara erişip yeni simalara kucak açması, kısaca; kısa zamanda tayeran ederek, ufuktan ufuğa geçerek, ruhu, âlemden âleme gezdirmesidir.
x
Şeyhi olmayanın şeyhi Şeytandır.
Kitap okuyanın şeyhi var demektir.
Şeyhin, ille de insan olması şart değil.
Tabii, o kitap da kitap olacak.
Aklın, akıl olması gerektiği gibi.