Dördüncü Sanayi Devrimi Üzerimize Gelen Kasırga mıdır?

78

Adalet eski Bakanı İsmail Müftüoğlu’nun başkanlığını yaptığı İstanbul Platformu  her ayın ikinci salı akşamı Çengelköy Yakamoz’da toplanarak  değişik sektörlerdeki aydınlarımızı bir araya getirir.  Her ay yeni bir konuk ve konu ile platform üyelerinin eleştirel düşüncelerine kapı aralarlar. Özellikle de konuşmacıya yöneltilen sorular ile arka plandaki bilgiler de gün yüzüne çıkartılmaya çalışılır.  Demokratik bir düzenleme İstanbul platformu. İyi bir düşünce akademisi, fikir alış verişi mektebi. Her görüş açıklanabilir, tartışılır. Katılımcılar herhangi bir görüşe uyup uymamakta özgürdürler.

Son toplantı alışılmışın dışında bir etkinlikti. Marmara Üniversitesi bir önceki Rektörü Prof. Dr. Zafer Gül konuktu; uzmanlığı olduğu sahada Dördüncü Sanayi Devrimini anlattı. Bazılarımız için  konu belki de aşırı sıkıcı ve usandırıcıydı. Çünkü baktım bazı konuklar bir müddet sonra akılı telefonlarıyla meşgul olmaya başladılar.  Bazılarımız tarifsiz bir keyif aldı.  Ben de onlardan biriydim. Kendime göre notlar tuttum.

Yakamoz’un hizmeti, ikramı ve servisi bu toplantılarda öyle fazla yıldız almaz ama merkezi, platonik ve romantik bir mekan. Platformun Adapazarı, Kocaeli, Beylikdüzü, Silivri’ye kadar olan alandan üyeleri var. İstanbul’u yönetenlerin İstanbul trafiğini felç ettikleri düşünülürse herkesin aynı saatte gelmesi zaman zaman zor oluyor. Hangi şart altında olursa olsun toplantı istikrarlı bir şekilde sürüyor.

Ufuk Açan Hatırlatmalar

Prof. Dr. Zafer Gül İstanbul’da doğmuş. Haydarpaşa Lisesi muzunu(1977). İstanbul Teknik Üniversitesi Makina bölümünü bitirmiş(1982). Akademik kariyerinde merdivenleri teker teker ve başarıyla çıkmış. Yurt dışı bursları ve tecrübeleri kazanarak ABD Ohio Eyalet Üniversitesi’nde dersler vermiş. Marmara Üniversitesi’nde rektör seçilmiş(2010-2014), halen aynı üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Bendeniz Prof. Dr. Zafer Gül Hocamızı sadece İstanbul Platformundan değil, Sayın İsmail Kahraman’in sivil olduğu dönemde Bostancı’daki ofisinde verdiği Cuma pidesi sofra ve sohbetlerinden,  İstanbul Kilis Vakfı genel kurul çalışmalarından da tanıyorum.

O akşam toplantı salonumuz  ağzına kadar dolu ve hiç yer yoktu. Bir zamanlar medyada haberleri sık sık çıkan merkez valilerimizden Hüseyin Avni Coş da toplantıya teşrif etmişti.

Prof. Dr. Zafer Gül sunumu ders verir gibi yaptı. İlgililer ve meraklıları büyük zevk aldı. Ancak konuya yabancılar daha ilk yarım saatte sıkıldılar. Buna rağmen önemli noktalara temas eden Prof. Dr. Zafer Gül ufuk açıcı bir konuşma yaptı. Keşke önce, Osmanlı Cihan Devleti’nin sanayi devrimlerinde neden geç kaldığını anlatıp, sonra esas konuya geçseydi. Tersini yaptı. Biraz da uzun bir sunum oldu.

Birkaç Asır Önce, Birkaç Asır Sonra

Prof. Dr. Zafer Gül’e göre; Moğolların İslam coğrafyasını istilası Müslümanların ilimde, teknolojide geri kalmasına neden oldu. Yıllarca süren Haçlı Seferleri de Müslümanların geri kalmalarının sebeplerinden bir başkasıdır. Oysa islam coğrafyasında durum tam tersidir. Bir örnek vermek gerekirse Özbekistan’ın, Karizmi kentinde doğan El Harizmi önemli bir matematik, gökbilim, coğrafya, algoritma alimidir. Uzun ismi Ebu Cafer Muhammet Bin Musa El Harizmi cebir ve denklem hesabı konusunda eserler vermiştir. Günümüze kadar gelen cebir ve logaritma da El Harizmi’nin çalışmalarından ve isminden mülhemdir.

Osmanlı’da ise Fatih Sultan Mehmet eğitimi, yabancı dilleri ve teknolojik yeniliğe merakı yüzünden İstanbul’un fethi sırasında yaptırdığı toplar hala konuşuluyor.  Daha sonra Osmanlı’da çözülme başlıyor sanayi devriminin önemi kavranamayınca. Öyle ki kentte birbiri ardından meydana gelen deprem, yangın ve sel felaketleri dolayısıyla buna İstanbul’daki rasathanenin sebep olduğu ileri sürülerek alınan fetvalarla burası top ateşine tutulup yerle bir ediliyor. Maalesef böylesi kötü örnekleri artırmam mümkün. Ancak IRCICA’nın 18 cilt olarak yayınladığı, Prof. Dr. Ekmelettin İhsanoğlu’nun daha sonra iki ciltte özetlediği Osmanlı Bilim Mirası’ndaki (Yapıkredi Yayınları)  bilgiler Çin, Japonya ve Rusya ile mukayeseli olarak anlatılıyor. Buna göre; söz konusu çalışmada edebiyat, sanat, kültürün dışındaki sanayi devriminin önemli öge sektörleri olan matematik, fizik, kimya, coğrafya, tıp, astronomi, askerlik gibi uygulamalı ilimlere yer verilmiş. Mesela Osmanlı medreselerinde okutulan beyin cerrahı kitabı Kitab-u Cerrahiyetül Haniyye batıda tercüme edilerek okutulmuş. 13. ila 20. Asır arasındaki zaman diliminde  eser veren 4897 alim ismi sayılıyor. 20 bin kitap yayınlanıyor.

Dokuz Unsurda; Öncelik Nitelikli İnsanın

Bunları hatırlattıktan sonra bakın Prof. Dr. Zafer Gül notlarıma göre özetle neler söyledi?

“-Birinci sanayi devrimi İngilizlerin buharlı gemi işletmesiyle başlıyor. Çok zengin oluyorlar. İkincisi ise seri üretim ile devam ediyor. Üçüncü sanayi devrimi de bilgisayarlar ve elektronik gelişmelerle ortaya çıkıyor. Dördüncü sanayi devrimi ise Alman firmalarının hükümetlerine böyle bir sunum yapmalarıyla hayata geçiyor. Şu an bunu yaşıyoruz. Bununla Amerika ve Avrupa Birliği rekabetinin sıfırlanması düşünüldü. Bu süre içinde bazı meslekler kaybolacak. Donanımlı insan her şeye rağmen öne çıkacak.”

Bir kısmını Türkçeleştirmesine rağmen çok teknolojik yabancı kelimeler kullanıyor Prof. Dr. Zafer Gül. Bunu nazarı itibara alarak not tutuyorum;

“-Dördüncü sanayi devriminin 9. unsuru var. Bunları teker teker anlatacağım. Siber fiziksel sistemler. Bölgesel akımlar, demografi, sosyal etkileşim, ekonomik akımlar, globalleşme, küreselleşme, e-ticaret, finansal hareketlilik, borsa vs. İstihdam böylece şekil değiştiriyor. Teknolojik değişim hızlı. Platformlar birbiri ardından devrede, enerji; nükleer ve güneş olarak değişken. Tarım ürünlerinde genlerin değiştirilmesi. Çevre. Alınan riskler. Bunların hepsi yeni sanayi devriminin düşündürdükleri.”

Gerçekten her biri ayrı konu olan bu hususları bir platformda öğrenmek çok zor. Ancak  ufuk açmıyor da değil. 9 unsur açıklaması da şöyle;

“-1)Büyük veriler depo ediliyor, paylaşımlar artıyor. Analiz öne çıkıyor. 2)Akıllı robot sistemi, sensörler. Robotlar otonom-bağımsız, güvenli ve esnek olabiliyor. 3)Simülasyon, üç boyutlu sanal gerçekçilik. 4)Dikey unsurlar, bilişim teknoloji sistemleri. 5)Bulut sistemi; şirketler aynı yazılımı kullanarak dünyanın neresinde olursa olsun bir araya gelebiliyor. 6)Eklemeli üretim. 7)Zenginleştirilmiş gerçekler. 8)Siber güvenlik. 9)Nesnelerin interneti. Artık robot robotla etkilenecek. Bilgi aktarımı gerçekleşecek. Bir çok insan işini gücünü kaybedecek. Bütün bunların ardından nitelikli insan öne çıkacak.

Türkiye ve insanımızla sektörlerimiz bunları bilerek yeni sisteme hazır olmalıdır. Çünkü sosyal dönüşümler ülkelerin ve toplumların üzerine sel gibi akıp geliyor.”

Zaman az olduğu için teğet geçilen konular da anlatılmadı değil. Mesela  yapay zeka, akıllı araçlar, hatta akıllı şehirler, temiz enerji, DNA bilimi, nonoteknoloji, biyokimyasal tedaviler, mesela kanser tedavilerinde robot fare ve böceklerle tümürleri küçültücü çalışmalar yapılıyor vs.

Teknoloji, Reelpolitik ve İnanç Üzerine

Prof. Dr. Zafer Gül “Osmanlı döneminde birinci sanayi devrimini kaçırdık. Bari bu dördüncü sanayi devrimini kaçırmayalım. Teknolojiyi takipte sıkıntı çekiyoruz, ancak bu konuda öncü olmalıyız.” dedi.

Bir soru üzerine Prof. Dr. Zafer Gül kısa adı YÖK olan Yüksek Öğretim Kurulu ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın böylesi gelişmelerden haberinin olmadığını zannettiğini belirtti. Benim sorum ise şöyleydi ” Dördüncü sanayi devriminin uygulandığı, iddia sahibi olduğu ülkelerde inanç sistemi çözülüyor. Teknolojide çok ileri olan Amerika. Avrupa, Japonya’da istatistiklere göre ateizm de aynı nispette artıyor. Teknolojiye yatırım, insana yatırım ile orantılı gitmesi gerekmez mi?”

Prof. Dr. Zafer Gül bana cevap olarak şöyle dedi;

-Batılı felsefeciler başta Jean Paul Sartre olmak üzere, Epikürcüler, Hobbes, Condillac görüşlerini yıllardır açıklıyorlar. Yazılar ve kitaplar yayınlıyorlar. Dolayısıyla existansiyalizm-varoluşçuluk, nihilizm-hiççilik, sensualizm-sezgicilik, ateizm-tanrı tanımazlık  gibi pragmatizm, realizm ve idealizm de taban bulabiliyor. Bunlar yeni değil. Yıllardır mevcut.

İstanbul eski milletvekillerinden Bozkurt Yaşar Öztürk de kısa bir değerlendirme konuşması yaparak; eğitimde test uygulamasının çok yanlış olduğunu, bir yanlışın 4 doğruyu götürmemesi gerektiğini, tam tersi 4 doğruya bir ikramiye verilmesi icap ettiğini hatırlatarak, okullarda mantık, felsefe, sosyoloji gibi düşünce mekanizmasını geliştirecek derslerinin okutulmamasını da büyük bir sorun olarak gördüğünü anlattı. Bu görüşe ben de katılıyorum.

Acaba Türkiye ve insanlarımız Dördüncü Sanayi Devrimine fikren ve bedenen kadro ve kaynak olarak hazır mıdır? Ne dersiniz?