Doğu Perinçek Üzerine

122

Doğu Perinçek’i hayli karmaşık
ve karanlık görünen geçmişiyle tartışmaya açık olarak yorumlamak istemedim; bu
günleri ile yorumlamayı denemek istedim ve bu bana pekâlâ yetti.

Kendisini bilimsel sosyalist olarak gördüğüne göre ben de kendisini
toplum-bilim çerçevesinde yorumlamaya çabalayacağım ve siz dostlara sorular
soracağım.

 

            * 27.03.2017 – Vatan Partisi Sitesi:
Frank-Walter Steinmeier’in Almanya Cumhurbaşkanı olarak göreve başlaması
münasebetiyle Doğu Perinçek kendisine uzun bir kutlama mektubu gönderiyor,
seçtiğim cümlelerle bakalım neler neler diyor:  “Sayın Steinmeier,
mektubumda da belirttiğim üzere biz Türkleri en iyi, en yürekten anlayacak olan
Almandır. İşte biz, Almanya’yı bu koşullarda izliyoruz. Aslında ‘izlemek’ eylemi
de yerinde değil. Bu sürece taraf olarak katılıyoruz. Vatan Partisi olarak aynı
Suriye, İran, Irak, Rusya ve Çin ilişkilerinde olduğu gibi Almanya ile de
dostluğun inşası için üzerimize düşeni yapacağız. Bu tabloda Almanya’nın
güçlenmesi Türkiye’nin ve insanlığın yararınadır. Çünkü güçlü Almanya, ABD’ye
karşı güçlü olacak.”

 

* 14.09.2017 – Vatan Partisi
heyetiyle Almanya seyahati öncesi Atatürk Hava Limanında D.P basın açıklaması (https://www.youtube.com/watch?v=4wsapZJJdnQ).
Doğu Perinçek’in şu sözleri dikkat çekici: Almanya bizim güvenliğimizin Batı
ucundaki, sınırındaki unsuru. Türkiye ise Almanya’nın güvenliğinin başladığı
yer.

 

* 07.03.2017 (https://www.youtube.com/watch?v=jy2EKT_fF3Q).
Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya’yı Nazilik ile suçlaması üzerine Doğu Perinçek
Ulusal Kanal’da Tayyip Bey’e ciddi posta koyuyor;  Almanya’ya karşı böyle bağırıp çağırıp
konuşamazsın diyor.

 

* 08.12.2017 – Ulusal Kanal D.P
Berlin’de basın toplantısında konuşuyor (https://www.youtube.com/watch?v=h5CsqqTFxAs):
“Almanya, Türkiye’nin stratejik ortağıdır, Vatan Partisi tutarlı olarak,
kararlı olarak Alman & Türk ortaklığı ve dostluğu için çaba gösterecektir,
mücadele edecektir. Ve bu mücadele stratejiktir.”

 

            Daha çookk örnekler var ama şimdilik
bu kadarı yeter; soru-yorumlarıma geçiyorum. Almanya, Tekelci–Kapitalist–Emperyalist
bir ülke değil mi? Almanya bizim niye güvenilir stratejik dostumuz oluyormuş?!
İki dünya savaşının tarafı olmuş, sonunda yine AB eurosunun, Merkez Bankasının
kasası olmuş, devletlere verdiği kredilerin faizleriyle
zenginleşmiş, Yunanistan’ın küçük sanayisini ve tarımını öldürerek borç
batağına sokmuş tekelci kapitalist bir ülkenin diğer tekelci
kapitalist emperyalist ülkelerden bir farkı, niye oluyormuş ki?! Bu, toplum-bilimsel
açıdan açıklanmaya muhtaç değil mi?

 

            Doğu Perinçek, “Almanya bizim
güvenliğimizin, Batı ucundaki, sınırındaki unsuru. Türkiye ise Almanya’nın
güvenliğinin başladığı yer” diyor; bu ne demek Allah aşkına.?! Bunun toplum-bilimsel
açıdan nasıl bir açıklaması olabilir?! Niye ki, niye?.. Yellen, yellen, ipe diz!..

 

            Rusya, bizim Kurtuluş Savaşımız
zamanlarında SSCB kurucu devleti iken olduğu gibi saf sosyalist bir devlet mi?
Niye olsun ki?! Rusya da Tekelci–Kapitalist–Emperyalist bir ülke değil mi?

Almanya ve Rusya ittifakı, ABD ile hegemonik çatışmalarında
üstünlük elde etme amacıyla Türkiye’yi NATO’dan sert bir şekilde koparmaya
çalışıyor olabilir. Doğu Perinçek de bu mücadelede, bu blok içinde açıkça boy
göstermemizi milli bir duruş olarak savunmaktadır. Burada NATO’ya ayılıp bayılmadığımı
söylemeye gerek bile duymuyordum aslında. Tam tersine NATO’dan çıkmamızın şart
olduğunu düşünüyorum. Ama NATO’ dan çıkmamız kendi kolektif şuur ve irademiz
ile sürdürülecek bilinçli bir milli politika ile olabilir. Neticede Suriye’de ve
bölgede bir savaşa batmış durumdayız.

Türkiye, Ortadoğu’daki emperyalist kapışmasında Almanya ve Rusya’nın
ancak B planı olabilir.

 

            Rusya B planı gereği savaş
uçaklarıyla askerlerimizin üzerine bomba yağdırmadı mı; 80’e yakın askerimizi
üstelik dost bildikleri mevzilerinden kalleşçe katletmedi mi?! Artık nükleer
savaş olmayacağı tezinden hareket edersek ABD ve Rusya, Ortadoğudaki hegemonik
kapışmalarında hangi ittifaklarla ne kadar ileriye gidebileceklerini,
hayvanlarda görülen ‘dişi’ için kapışmalarda olduğu gibi vücut diliyle ve küçük
hamlelerle test ediyorlar. Ama asla öldürücü bir dövüşe girişeceklerini
düşünmüyorum. Yani sonuç olarak Suriye ve bölgedeki savaşın milli çıkarlar
doğrultusunda bir zorunluluk olduğunu bir türlü düşünemiyorum. Ama Doğu
Perinçek, bu savaşı tüm âleme ‘vatan savaşı’ olarak kakalamakta, buna karşı
çıkanları çok rahatça vatan hainliği ile suçlamaktadır.

 

Nihayetinde Doğu Perinçek
Almanya’ya niye böylesine şuursuzca sevdalıdır? İttihatçı’lara niye böyle
şuursuzca sevdalıdır? Talat Paşa Komitesi nedir Allah aşkına; Talat Paşa niye
milli bir kahramanımız oluyormuş?! Atatürk’e İzmir suikastını düzenleyenler bu
İttihatçılar değil miydi?! Feryal Orhon Basık’ın. “Balkan Rapsodisi” adlı
belgesel tadındaki romanını okudum. Sabah akşam devrilen İttihatçı hükümetleri;
sürekli değişen ve savaşan komutanları şaşkına çeviren, bozguna uğratan Balkan
dış politikaları gayet açık görülüyor.

 

Bir de okuyacak olduğum Fevzi Çakmak’ın
‘Batı Rumeli’yi Nasıl Kaybettik?’ kitabıyla ilgili tanıtım yazısından küçük bir
alıntı: “Ordunun temel disiplin ilkesinin bireysel siyasi tercihlerin öne
çıkmasıyla nasıl bozulduğunu anlatırkenki üslubu, ilgi çekici değerlendirmeleri
ve sert özeleştirileri ile Balkan Harbi konusundaki soruları yanıtlamaktadır.” Vallahi,
iktidarda Abdülhamit olsaydı belki yine aynı toprakları kaybederdik ama
milyonlarca can kaybı, sürgün ve göçlerdeki bu kadar zulümler olmazdı diye
düşünmüyor değilim. Yukarıda Atatürk’e İzmir suikastını düzenleyenler bu İttihatçılar
değil miydi demiştim. İttihatçıları böylesine yüceltebilmek için Atatürk’ü biraz
aşağı çekmek gerekmiyor mu?

 

* 22/23.04.2019; çeşitli yazılı,
canlı basında Doğu Perinçek neler diyor: “Atatürk’ün bir yanlışı. 23 Nisan’ı
Çocuk Bayramı yapmak; bence yanlış. 23 Nisan balonlarla kutlanan bir bayrama
dönüştü. 23 Nisan bizim devrim günümüz. 23 Nisan’da Padişah hükümeti yıkıldı.”
“23 Nisan’ı biz bugün devrim tarihi olarak kutlamıyoruz. Koltuklara oturtulan
çocuklar, balonlar… Siz o çocuklarla devrimi yapamaz, devrimi koruyamazsınız” diyen Perinçek, “Hata demiyorum, biraz daha ağırlaştırıyorum,
çok ciddi bir hata diyorum. Bakın Atatürk peygamber değil, bunlar çok büyük
yanlışlar. Bu itirazlar Atatürkçü değil. Türkiye bugün bir devrimin eşiğine
gelmiş; üretim devrimi yapıyor. Bu devrimleri siz çocuklara balon dağıtarak o
devrimin meşalesini yakamazsınız. Ben o balonları
patlatıyorum. Ç
ocuk Bayramı diye devrim unutturuluyor”.

 

            Benim
bu ifadelere tepki olarak yorumum şu olmuştu: Daha küçücük bir çocukken
zihinlerimizde kendi bayramımız vesilesiyle bizleri Milli Kurtuluş Savaşımızla
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhuriyetle doğrudan buluşturan dâhiyane bir
karardı. Yukarıda “İttihatçıları böylesine yüceltebilmek için Atatürk’ü biraz
aşağı çekmek gerekmiyor mu” demiştim. Şimdi de Taliban’ı Atatürk’le
özdeşleştiriyor Doğu Perinçek. Aslında zihnimizde yaşayan Atatürk’ü sinsi sinsi
ama çok aptalca mezara gömmeye çalışıyor. Peki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü
zihinlerimizde mezara gömme çabası en çok kimin işine gelir? Emperyalist
güçlerin topunun.

            “Doğu
Perinçek, sen Almanya’ya niye böylesine şuursuzca sevdalısın” diye sormuştum az
önce. Son bir soru daha: Sen kimsin Doğu Perinçek?

 

Almanya, Rusya ile işbirliği
yaparak ABD ile hegemonik bir mücadele vermektedir. D.P. de bu mücadelede bu blok
içinde açıkça boy göstermemizi milli bir duruş olarak savunmaktadır. Bu milli
bir duruş olarak savunulamaz; sadece Türkiye için uzun vadeli yararı oldukça
savunulmaya muhtaç bir dış politikası önermesi, bir tez olarak ileri
sürülebilir. Hele bu uğurda, sınırlar ötesinde sürüklendiğimiz savaşı vatan
savunması olarak kakalamak, buna karşı çıkanları vatan hainliği ile suçlamak ta
nedir Allah aşkına!

 

            D.P.’nin
kerameti kendinden menkul bir megaloman olduğunu düşünüyorum. Tabii ki bu tip
kişilerin ancak müritleri olabilir, başka türlüsü olamaz. Neyse ordumuz da
terhis ediliyor zaten. Hayırlara vesile, D.P.’ye de kapak olsun. Hem de
“Olaylara biraz ‘safiyane’ baktığınızı düşünüyorum” önermenizin yanıtı olsun. Türkiye’mizin
bu acı sürüklenişine karşı bir umut mücadelesinde çok yanlış bir yerde duruyor olmayasınız.