Doğru Bilinen Yanlışlar

96

Üzümü ye bağını sorma: Bu söz bizim milletimize ve bizim atalarımıza ait olamaz.

Bizim ecdadımız boğazından aşağıya inen her şeyin kaynağına dikkat ederlerdi.

Bir sefer sırasında Osmanlı ordusu üzüm bağının yanından geçerken yediği üzüm salkımlarının ücretini bir kese içerisinde asmanın dibine koymuşlardır.

Harama el uzatmamışlardır.

Sahibi ecnebi dahi olsa kul hakkına bu kadar önem vermişlerdir.

Hocanın gözünden yaş evinden aş çıkmaz: Hocalarda herkes gibi etten kemikten yaratılmış duyguları olan sevinen üzülen insanlardır.

Duygularına hâkim olmasını bilirler.

Her ölene ağlasalar işlerini yapamazlar.

Onlar bizler gibi yaşlarını dışarı değil içlerine akıtırlar.

Evinden aş çıkmaz sözüne gelince 30-40 sene önce hocaların maaşları devlet tarafından değil cemaat tarafından ödenirdi.

Bir kısmı da bu ücreti ödemezdi.

Kendisini geçindirmekten aciz insanlardan aş beklemek sizce doğru mudur?

Bu insanları cimri ilan etmek insaf ile bağdaşır mı?

Günümüzdeki hocaların istisnalar hariç kimsenin bir bardak çayına bir tabak yemeğine eyvallah edeceklerini bu camiayı tanıyan birisi olarak ihtimal vermem.

İstisnalar her camiada olabilir.

Bilirim ki hiçbir zaman istisnalar kaideyi bozmaz.

Hocanın dediğini yap yaptığını yapma: Bu sözle hocaların güvenilmez tutarsız insanlar olduğu vurgulanmak istenir.
Oysa bunun doğrusu şudur.

Hocalar insanlara işin fetva yönünü söyler kendileri takvayı tercih ederler etmelidirler.

Bunun için söyledikleri ile yaptıkları farklı gibi görünse de doğru olan budur.

Lütfen istisnaların kaideyi bozmadığını unutmayalım.

Çünkü takva cemaate ağır gelebilir.

Takva nedir derseniz.

İslam da helal olanlarla haram olanlar bellidir.

Bir de helal mi haram mı olduğu belli olmayan şüpheliler vardır ki bunlardan uzak durmaya takva denir.

Din görevlilerine yakışan takva sahibi olmalarıdır.

Eski dost düşman olmaz: Elbette olmaması lazım.

Doğru olanda budur dostluklar karşılıksız Allah rızası için olursa eskisi de yenisi de düşman olmaz.

Çıkar ilişkisine dayanan dostluklar kısa zamanda düşmanlığa dönüşebilir değil dönüşür.

Hele siyasette ki ve ticaretteki dostluklara hiç güven olmaz.

Genç Osman “Sırrını söyleme dostuna dostunun dostu vardır oda söyler dostuna sonra kül sererler postuna” sözünü boşuna mı söylemiştir.

Unutmamak gerekir ki bir de cehalet ile merhamet birleşince zombiye tuzlu fıstık yedirir.

Size bir soru?

Zombi tuzlu fıstık yiyince ne yapar?

Bunun için dost seçerken çok dikkatli olmak gerekir.

Düşenin dostu olmaz: Aslolan düşmemektir.

Fakat düşüp kalkmaz sadece Allah’tır.

Oysa dost zor zamanınızda sizi terk etmeyen yanınızda olandır.

Dostlarınızın gerçek dost olup olmadıklarını anlamak için ara sıra onları test etmekte fayda vardır.

Düşene bir tekmede sen vur: Bu söz bizim İnancımız ve kültürümüzle bağdaşmaz.

Müslüman olmadan önceki Türklerin yaşantısına ve hayat felsefesine de uymaz.

Çünkü bizim inancımız zekâtı sadakayı fitreyi emretmiş, yardımlaşmayı teşvik ederek düşenin elinden tutmayı sağlamıştır.

Paylaşmak güzeldir hayat paylaşınca daha da güzeldir

BU SÖZ KAPİTALİST ZİHNİYETİN BİR YANSIMASIDIR

Merhametten maraz doğar: Bu söz “Rühemaü beynehüm”

Onlar aralarında çok merhametlidir. Ayetine

Peygamberimiz ve sahabenin yaşantısına ters düşer.

Müslümanlar sadece Müslümanlara değil düşmanlarına karşı bile merhametli olmuşlardır.

Savaşlarda esir alınanlara, savaşmayanlara, çocuklara kadınlara din adamlarına dokunulmamıştır.

Ama kime iyilik yapacağınızı da doğru tespit etmeniz gerekir.

Adamına göre muameleyi unutmamak esastır.

Bu sözü doğru çıkaracak davranışlar Müslümanlara yakışmaz.

Bu davranış türleri Müslümanların merhamet duygularını köreltir

Bu sözün doğrusu “İyilik yap denize at” olanıdır.

Bu iyilik dünyada olmazsa da mutlaka ahrette karşınıza çıkacaktır

İyilik yapayım derken yarasaların gözüne de ışık tutma

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar: Bizim atalarımız inancımıza ters düşecek söz söylemez.

Bu söz insanları yalancılığa ve ikiyüzlülüğe sevk eder.

Oysa yalan inancımızda büyük günahlardan sayılır. Yalan söylemenin caiz olduğu dört yer vardır onu da merak edenler araştırıp öğrensinler.

Unutmamak gerekir ki yalancının mumu yatsıya kadar yanar çoğu zaman akşam olmadan da söner.

Allah cc yalan ve yalancılardan tüm insanlığı muhafaza etsin.

Burada tüm yanlışları yazma imkânımız yok.

Şunu bilmek gerekir ki inancımıza kültürümüze örf ve adetlerimize uymayan sözler bize ve bizim atalarımıza ait değildir.

Bunlar misyonerler aracılığıyla içimize sokulan değerlerimizi yozlaştırmaya yönelik kıymeti harbiyesi olmayan sözlerdir.