Din ve Dünyanın Pusulası

115

     Kur’an: İslâmiyet
âlem-i mânevîsinin / mânevî âlem hükmünde olan İslâmiyetin güneşi, temeli / her
şeyin ölçüsünü veren, her şeyin kıvamının nasıl olması gerektiğini gösteren,
plân ve programının nasıl olması icap ettiğini nazara veren bir mühendislik
harikası, göstergesi yani hendesesi.

     Ve avalim-i
uhreviyenin / ahiret âlemlerinin mukaddes / mübarek, aziz haritası.

     Ve Allahın
zatının, sıfat ve niteliğinin, esma ve isimlerinin ve şuun-i İlâhiye’nin /
Allahın fiil ve işlerinin kavl-i şârihi / açıklayıcı sözü, tefsir-i vazıhı /
açık bir şekilde tefsiri, bürhan-ı katıı / kesin delili, tercüman-ı satıı /
parlak tercümanı.

     Ve şu âlem-i
insaniyetin / insanlık âleminin mürebbîsi / terbiye edicisi ve yetiştiricisi.

     Ve insaniyet-i
kübra / en büyük insanlık, kapsamlı insanlık anlayışı olan İslâmiyetin /
Müslümanlığın Hakka teslimiyet ve bağlılığın mâ / su ve ziyası / ışığı.

     Ve nev-i beşerin / tüm insanların hikmet-i
hakikiyesi / gerçek hikmeti, içyüzü, mânâ ve anlamı yani var ediliş, dünyaya
gönderiliş hikâyesi ve dünya sonrasının ne olduğu ve ne olacağını izah eden /
açıklayanı ve bu hususta yol göstereni.

     Ve insaniyetin /
insanlığın; onları saadet ve mutluluğa sevk eden / yönlendiren hakiki gerçek
mürşidi / doğru yolu gösterici rehberi ve hâdisi / Allahın hoşnutluğunu
kazandıranı.

     Ve insana hem bir
kitab-ı şeriat / kanun kitabı. Hem bir kitab-ı dua / dua kitabı. Hem bir
kitab-ı hikmet / varlıkların yaratılış sebeplerini açıklayan bir kitab. Hem bir
kitab-ı ubudiyet / kulluk kitabı. Hem bir kitab-ı emir / emir kitabı.

     Ve davet / Hakka
çağırış kitabı. Hem bir kitab-ı zikir / zikir kitabı. Hem bir kitab-ı fikir /
fikir ve düşünce kitabı. Hem bütün insanın bütün hacat-ı maneviyesine / manevi
ihtiyaçlarına merci / merkez, müracaat / başvuru yeri olacak çok kitapları
tazammun eden / içeren tek, câmi / içinde toplayan bir kitab-ı mukaddes /
kutsal bir kitabtır.

     Hem bütün evliya / ibadet ve takvalarıyla
Allaha yakın kulların, sıddıkîn / özü sözü doğru insanların, urefa / irfan
sahibi kimselerin, muhakkikinin / hakikati araştırıp bulanların; muhtelif /
çeşitli meşreplerine / tavır ve tutumlarına, ayrı ayrı mesleklerine / usul,
tarz ve yollarına; her birindeki meşrebin mezakına / zevkine lâyık, o meşrebi
tenvir edecek / aydınlatacak, her bir mesleğin mesakına  / mensuplarını sevkettiği amaca muvafık /
uygun, onu tasvir ve ifade edecek birer risale / mektup ve kitap ibraz eden /
ortaya koyan mukaddes / mübarek, kutsal bir kütüphane / kitaplık hükmünde; bir
kitab-ı semavî / Cenab-ı Hakkın gönderdiği İlahî bir kitaptır.

     Çünkü Kur’an:
Arş-ı Azam / Allahın hakimiyetini ifade eden İlahî makamından, her isminin
mertebe-i azamından / en büyük mertebesinden gelmiştir.

     Çünkü Kur’an:
Bütün âlemlerin Rabbi itibarıyla Allah’ın kelâmı / sözüdür.

     Hem bütün
mevcûdatın İlahı ünvanıyla, Allahın fermanıdır. Hem bütün semavat ve arzın
Hâlık’ı / Yaratanı namına bir hitabıdır. Hem, rububiyet-i mutlaka / Allahın
kayıtsız şartsız terbiye ediciliği cihetinden bir mükâlemesi / konuşmasıdır.

     Hem, saltanat-ı
amme-i Sübhaniye / Allahın her şeye hükmeden, her şeyi kuşatan,yönetici
hakimiyeti hesabına bir hutbe-i ezeliyesi / ezelî bir hitabıdır.

     Hem, rahmet-i
vâsia-i muhita / her şeyi kuşatan geniş rahmeti nokta-i nazarı / bakış
açısından, bir defter-i iltifatat-ı Rahmaniye / sonsuz merhamet sahibi olan
Allahın iltifatlarını içine alan bir defterdir.

     Hem, uluhiyetin /
Allahın hakimiyeti ile kâinattaki her şeyi kendisine ibadet ve itaat
ettirmesinin azamet-i haşmeti / ihtişamının büyüklüğü haysiyetiyle, başlarında
bazen şifre bulunan bir muhabere / haberleşme mecmuasıdır.

     Ve şu sırdandır
ki, “Kelâmullah” ünvanı kemâl-i liyakatle / tam lâyık olmasından ötürü, Kur’ana
verilmiş ve daima da veriliyor.

     Kur’andan sonra,
sair / diğer enbiyanın / nebilerin kütüp / kitapları ve suhufları / sahifeleri
derecesi gelir.

Önceki İçerik“Attan İnmeyesüz” ve İllâ Sorgulayasuz
Sonraki İçerikEnis Berberoğlu Kararı ve Normlar Hiyerarşisinin İflası
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.