Öncelikle şunu belirteyim, bu yazı aşı
olup olmamanız gerektiğine dair bir yazı değildir. Zira ben bir hekim değilim
ve bu konuda hüküm ifade etme sadece hekimlerin, o da yalnızca bu alanda uzman
olan hekimlerin hakkıdır. Bu yazı, devletin veya kamu otoritesinin Covid-19
aşılarını zorunlu kılıp kılamayacağına dair tamamen “hukuki” görüşümden
ibarettir.
Covid-19 salgının ilk yılının sonuna
doğru aşıların bulunmuş olması sonucu ikinci yılı aşı tartışmalarıyla geçirdik.
Tartışmalar önce “neden Biontech değil de Çin aşısı oluyoruz?” seyrinde devam
etti, Biontech aşılarının gelmesiyle birlikte ise “bu aşı değil mRNA, Çin aşısı
klasik aşı yöntemiyle üretildiği için daha güvenli” ifadeleriyle beyan etti.
Günün sonunda ise “aşı karşıtı” diye bir kavram literatürün ortasına geldi
oturdu. Bir kısım kişiler gerçekten bilimsel mahiyetteki endişelerle ancak
ciddi bir kısım kişiler ise “bize çip takacaklar” şeklindeki saçma sapan komplo
teorileriyle aşıya karşı olduklarını ifade ediyorlar. Aşıya tamamen bilimsel
mahiyetteki endişelerle karşı olan kişilere saygı duyduğumu ve bu kişilerin
endişe ve itirazlarının aşının gelişimi konusunda son derece önemli ve değerli
olduğunu da özellikle vurgulamalıyım. Sonuçta bârika-i hakikat müsâdeme-i
efkârdan doğar.
Aşılama konusunda beklenilen hedefin
tutturulamaması sonucunda aşı olmayı fiilen zorunlu hale getiren bir takım
uygulamaların getirilmeye başladığını görmekteyiz. Aşı olmayan ve PCR testi de
yaptırmayan kişilerin statlara alınmaması, bazı üniversitelerde öğrencilerin
kampus alanına ve öğrenci yurtlarına alınmamaya çalışılması, bir kısım özel
sektör işverenlerinin işçileri kabul etmeyeceklerini açıklaması gibi
uygulamalar bu tür fiili zorlamaların birkaç örneği sadece. Hatta bir kısım
mülki amirlerin son derece ileri giderek maiyetindeki memurlara “aşı olmayanı
kelepçeletir öyle aşı yaptırırım” şeklinde külhanbeyi tavrı gösterdiklerine de
şahit olduk. Peki, aşı olmayan kişilere bu tür fiili yaptırımlarda
bulunulabilir mi? Başka bir ifadeyle
devlet veya kamu kurumları vatandaşlar için aşıyı zorunlu kılabilirler mi?
Zorunlu Aşı Meselesinin Hukuki Yönü
Her birey vücut bütünlüğünü koruma,
başka bir ifadeyle kendi bedeni üzerinde tasarrufta bulunma ve karar verme
hakkına sahiptir. Öte yandan Anayasanın 17/2 maddesinde “Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut
bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi
tutulamaz” denilerek bireyin vücut bütünlüğünü koruma hakkına bir sınırlama
getirilmiştir. Anayasanın ilgili hükmüne göre tıbbi zorunluluk söz konusuysa ve
bu zorunluluktan dolayı kanuni bir düzenleme de yapılmışsa bireyin vücut
bütünlüğüne dokunulabilir.
Aşı uygulaması da bireyin vücut
bütünlüğüne yönelik bir müdahaledir ve kanuni düzenleme getirilerek zorunlu
kılınabilir. Ancak mevzuatta hali hazırda Covid-19 aşılarının zorunlu olduğuna
ilişkin bir kanuni düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla hiçbir kamu kuruluşu
ne kendi personelini ne de vatandaşını aşı olmaya zorlayamaz, öyle kelepçe
takıp aşılatamaz.
Tabi yukarıda ifade ettiğimiz hukuki
yoruma “ama Umumi Hıfzıssıhha Kanunu var, o kanuna göre aşı zorunlu
kılınabilir” diye itiraz edecek aklı evveller çıkabilir. Hemen cevaplarını
peşin peşin vereyim; Evet bizim hukukumuzda aşıyı düzenleyen bir kanun vardır
hatta aşıyı düzenleyen tek kanun 1930 yılında yürürlüğe giren 1593 sayılı Umumi
Hıfzıssıhha Kanunu’dur. Ancak Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda zorunlu kılınan tek
aşı çiçek aşısıdır. Çiçek aşısı dışındaki hiçbir aşı için kanuni bir zorunluluk
getirilmemiştir.
Covid-19 aşısı ise, ne Umumi
Hıfzıssıhha Kanunu’nda ne de başka bir kanunda zorunlu aşı olarak öngörülmemiştir.
Bunun da sonucunda Covid-19 aşısı hukukumuzda ancak rızaya dayalı olarak uygulanabilir.
Kişiye rızası dışında Covid-19 aşısı uygulanması veya uygulanmaya
çalışılması Anayasa ile korunan vücut bütünlüğü dokunulmazlığı hakkı ile buna
dayalı olarak maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının
ihlalidir.
Nitekim kanuni düzenleme olmadığı için
Covid-19 aşısının zorunlu kılınamayacağı hususuna ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin
de pek çok emsal kararı bulunmaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi 1. B.
23.03.2016 tarihli 2013/7246 esas numaralı, Anayasa Mahkemesi 2. B. 29.06.2016
tarihli 2014/4077 esas numaralı ve Anayasa Mahkemesi 2. B. 21.11.2017 tarihli
2014/5629 esas numaralı kararlarında “genel
ve zorunlu aşı uygulamasına dayanak oluşturacak bir kanun hükmünün mevcut olmadığı”
gerekçesiyle başvurucuların haklarının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Buradan görüleceği ve tekraren ifade
edeceğimiz üzere Covid-19 aşıları hakkında hali hazırda kanuni bir düzenleme
bulunmadığı için hiçbir resmi ve/veya özel kurum vatandaşları aşı olmaya
zorlayamaz. Aksi durum aşıya zorlanan her bir vatandaş bakımından hak
ihlalidir.
Zorunlu aşı uygulaması meselesinin iş
hukuku bakımından etkilerine, aşı olmayan işçinin iş akdinin haklı nedenle
(tazminatsız) olarak feshedilip edilemeyeceği konusuna da bir sonraki yazımızda
değineceğiz.