Devlet Bilinci

97

Osmanlının yıkıntıları arasından çıkartılarak kurulan Cumhuriyetin icra ettiği başlıca inkılâplardan biri de Diyanet Başkanlığının kurulmasıdır. Camilerimizde, mescitlerimizde, icra edilen mevlitlerde, hutbelerde din görevlilerinin yaptıkları dualarda Cumhuriyetimiz ve kurucuları ile alakalı her nedense bir söz duyamazsınız genelde.

*

Örneğin;

–Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının ruhları şad olsun.

–Yüce Allah milletimiz arasında ve bütün insanlık âleminde Mustafa Kemal sevgisinin daha da artmasını nasip eylesin.

–Yarabbi Cumhuriyetimizi payidar eyle! Gibi.

*

Sahi Türkiye’de din adamlarının / hocaların büyük bir bölümü neden Atatürk’e karşı olumsuz duygular beslerler? Ona dua etmekten neden imtina ederler? Diye düşünürsünüz.

*

Kurucusu olduğu Diyanet İşleri Başkanlığı Atatürk’e neden sırt çevirir?

Neden milli günlerde camilerde okunan hutbelerde Atatürk’ün adı anılmaz?

*

Oysa bağımsızlığımızı Atatürk ve Silah arkadaşlarına borçluyuz.

O bizi esaretten kurtarmakla kalmadı, yaptığı büyük devrimlerle de ufkumuzu açtı. Milletçe ilerlememiz için gerekli olan pek çok düzenlemeyi hayata geçirdi.

Dilimiz onunla aydınlandı. Yazımız onunla güzelleşip gelişti.

Eğitimde, bilimde ve fende onun devrimleriyle atılım yaptık.

Kadın erkek eşitliği, çağdaş yasalar, çağdaş toplum yaşamı hep onun sayesinde hayatiyet buldu.

*

Hal böyleyken neden bu nankörlük?

Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet ve saygıyla anmak milli bir vazife değil midir?

Hatta insanî ve İslamî bir vazife değil midir?

*

Ne var ki,1925’lerde vuku bulan Şeyh Said isyanlarında olduğu gibi İngilz’in pompalamasıyla halkı isyana teşvik eden propagandaların, yakıştırma sözlerin dini çevrelerde/ cemaat arasında bugün de fısıldandığını görüyoruz.

Dün olduğu gibi bugün de, İngiliz’in rolünü üstlenmiş ABD’nin resmi sınırlarımızın bitişiğinde işledikleri mafya içerikli oynanan oyunların 1925’lerde yapılanlardan farkı var mı?

*

Dün olduğu gibi bugün de din bezirgânlarının Atatürk hakkında, dinsizdi / ateist’ti gibi yakıştırmalarının asıl amacı üzerinde sağlıklı analizler yapabiliyor muyuz?

Ne yazık ki bilinen Emperyal güçlerin desteğiyle ve iç taşeronlarıyla birlikte ülkemizin üniter yapısını federasyona çevirmek ve parçalanmasını kolayca sağlamak amaçlı kurulan PKK örgütüyle yıllardır savaşıyoruz.

*

Acı bir gerçektir ki, Ülkemiz ANADOLU’ nun son kalemiz olduğunu; ülküsüne sahip olamayan, amacından sapmış/ saptırılmış, kendini tanımayan, tarihini yanlış yazan ve tarihini okumayan bozuk zihniyetlerle toplumda peydahlanmış ve ülkeyi parçalamaya yönelik bir algı operasyonunun yapıldığını biliyoruz ve yaşıyoruz…

*

Bakıyorsunuz kimileri de Atatürk’ün çok samimi bir Müslüman olduğunu hatta Hz. Muhammed’in soyundan gelen bir SEYYİD olduğunu ileri sürüyor.

*

Ben bu iddiaların hiçbirinin gerçeği yansıtmadığını biliyorum.

Atatürk’ün neye inanıp inanmadığının da çok önemli olduğunu düşünmüyorum.

Bu nedenle hiçbir şeyin onu saygı ve rahmetle anmaya asla engel olmaması gerektiğine inanıyorum.

*

O büyük Türk milletinin ve bütün insanlık âleminin en değerli evlatlarından olup milletimizin ebedi başkomutanı ve ölümsüz önderidir. Günümüzde hala kurduğu bağımsız Türkiye Cumhuriyetini fiilde yöneten O dehanın olduğunu biliyoruz görüyoruz.

*

Bağımsız bağlantısız ve Laiklik kavramı üzerine kurulmuş Cumhuriyetimizin kurulma sürecini esastan bilir Cumhuriyetin bize kazandırdığı nitelikleri kavrayabilirsek daha insaflı ve gerçekçi oluruz, gönülden kutlarız Atatürk’ün ‘’En Büyük Eserimdir’’ dediği Cumhuriyetimizi

*

Milli bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti,23 Ekim 1923’ün yıldönümlerinde yalnız rejimin kutlamasını yapmaz. Bu tarih aynı zamanda Yeni Türk Devleti’nin de kuruluşudur.

*

 Çok uluslu Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü sonucunda, adeta yıkıntılar arasından taze bir bilinçle yeniden oluşturulan bir irade, bir ruhtur. Aydınlanmadır, akıldır ve bir kültürleşme projesidir. Fikirlerin bir yüzü vardır; Cumhuriyet Mustafa Kemal Atatürk’ün iradesinde tezahür eder.

*

Atatürk’ün yüzünü Batı’ya çevirmesini eleştirenler, Türklerin tarih boyunca ilerleyişinin Batıya doğru olduğunu unuturlar. Yüzümüzü Batı’ya çevirmek, Batı’nın güdümüne girmek değildir. Entelektüel seviyeye, bilime, eleştirel düşünceye, insani kalkınmışlık düzeyine yüzümüzü çevirmektir. Kaldı ki, nereye yüz çevirecektik, Ortadoğu’ya mı?

*

Kutladığımız Cumhuriyet Bayramı, bize, devlet bilincinin ve devlet geleneğinin ne demek olduğunu da hatırlatır.

Ülkemizin üzerinde kurulduğu ANADOLU son kalemizdir; ülkemizin kurucu kadrosunun yöneticisi ATATÜRK ün aleyhinde yapılan konuşmaların eylemlerin bir yıkım projesi olduğunu bilelim.

 Cumhuriyet, yok olmakla karşı karşıya kalmış bir devletin ve bir milletin diriliş öyküsüdür.