Derin Devlete Odalardan Pelerin

97

“Şu Fırat’ın suyu akar serindir

Söyletmeyin beni yaram derindir”

12 Eylül‘de çocuktuk ama 28 Şubat‘ı iliklerimize kadar yaşadık. Ve o ‘Postmodern Darbe‘nin en meşhuru “Beş’li Çete“ydi: TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği), TESK (Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu), TİSK (Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyonu), TÜRK-İŞ (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) ve DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu).

Fuat Miras, Derviş Günday, Refik Baydur, Bayram Meral ve Rıdvan Budak‘tan oluşan ve Resmî Devlet‘in gayriresmî kanadını oluşturan bu yapı iyi iş çıkardıktan sonra hem bolca siyasî rantını devşirmiş hem de nihayetinde hesapta özeleştirisini yapmaktan da geri durmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti‘nin iktidar-ordu-yargı-medya desteğiyle 28 Şubatvari bir makas değiştirme denemesi olan ‘Açılım‘ ya da ‘Çözüm Süreci‘nde de bu “Maskesiz 5’ler” Türk Milleti’ne yedirilmeye çalışılan terör zokasını hazmettirmek için sahadaydı, maçın ilk 11’indeydi.

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu bu iş için dünya masrafla kurulan Âkil İnsanlar Heyeti‘nin Akdeniz Bölge Başkan’ıydı. TESK Başkanı Bendevî Palandöken ise Karadeniz Bölge Heyeti’ne son sıradanda olsa girmeyi başarmıştı. TÜRK-İŞ Başkanı Mustafa Kumlu İç Anadolu Bölgesi Heyeti’nde, DİSK Başkanı Erol Ekici ise Ege Bölgesi Heyeti’ndeki yerini almıştı. TİSK’in yerineyse kadroya TZOB (Türkiye Ziraat Odaları Birliği) dâhil edildi ve Başkan Şemsi Bayraktar öncüğünde Karadeniz Âkil Heyeti’ne eklendi.

Gün döndü, devran döndü; keser ve sapı bilmem ama hesap döndü. 7 Haziran‘da Devlet’imizin proje partisi AKP yeterli oyu alamayınca hem seçim tekrarına karar verildi hem de terörle ve terör unsurlarıyla kararlılıkla müzakere birden 180 derece dönüşle kararlılıkla mücadeleye dönüştü.

Teröre karşı birlik platformları, bütün evlere-araçlara bayrak astırmalar, şehitler için büyük mitingler-yürüyüşler ve İmralı – Oslo hattında örgütle gelin-güvey olunurken en çok eleştirilen hatta yerden yere vurulan MHP’nin tüm milliyetçi söylemlerini kuşanmak tam da bu dönemde gerçekleşti.

Ve bu ‘En Kahraman Beşler’, bu kez de bu bağlamda en ön saftaki yerini aldılar. Bu meyanda Hisarcıklıoğlu, Palandöken, Kumlu ve Bayraktar başkanlara en derin saygılarımı sunuyorum. 28 Şubat ve Açılım/Âkiller/Çözüm sürecinde yerini alan fakat seçim öncesi mutedil doz milliyetçilik kampanyasına katılamayan Kani Beko‘yu (DİSK) iki derede bir arada kaldığını bildiğim için anlayışla karşılıyorum.

DİSK’in eksikliği bile hissedilmez. Zira MEMUR-SEN ve HAK-İŞ kaç zamandır ilk 11’de oynamak için Millî Takımlar Baş Sorumlusu‘na göz kırpıyorlardı. 28 Şubat’ı es geçmiştiler çünkü Devlet ile resmî tanışıklıkları yoktu. Ama artık eski başkanlar Ahmet Gündoğdu ve Salim Uslu ile TBMM’de, yeni başkanlar Ali Yalçın ve Mahmut Arslan ile aktif olarak sahadalar.

Dolayısıyla Devlet‘in işine karışılmaz. Süreç geliştirme ve yönetmede Devlet‘in eline su dökülmez. Devlet‘in bir bildiği vardır, başka bir bildiği vardır ve bir başka..

“Söyletmeyin beni anam yaram derindir

Ölem ölem yaram derindir nasıl gülem”