Deli Kurt

126

Şâir ve fikir adamı olarak tanınan Hüseyin Nihal Atsız, yazdığı romanlarla; gerek edebî
dil, gerekse roman tekniği, olaylar örgüsü ve sürükleyicilik
açısından da zirvelere ulaşmış bir kalem erbâbıdır.

1958 yılında yazılan Deli Kurt isimli roman, 1402-1444
yıllarında, Osmanlı Devleti’nde yaşanan

târihî olaylar üzerine
kurgulanmıştır. Savaş sahneleri o dönemin günlük hayatı, muhayyile gücü ile zenginleştirilmiş, aşk ve mâcerâ ile çeşnilendirilerek
anlatılmıştır. Okuyucuyu sarıp sarmalayan, sayfalara ve satırlara çeken; ilgiyi
ve heyecanı eksiltmeden devam ettiren, acaba
ne olacak, nasıl sonuçlanacak sorusunun
bir sonraki bölüme,
sayfaya veya cümleye
bırakan bir üslûp kullanılmıştır.
Bazı bölümler var ki okuyucuyu, âdetâ
nefes almadan okumaya mecbur bırakmaktadır. Duygu sömürüsüne tenezzül edilmeden okuyucunun hisleri harekete geçirilmektedir.

Şehzâdeler arasındaki mücâdele
had safhaya ulaştığında içlerinden biri, güvendiği
Çakır adındaki sipâhiye birkaç ay sonra doğum yapacak olan hanımını, kimsenin
bilmediği emin bir yere göt rmesini, doğacak çocuğu erkek olursa, taht mücâdelesi sebebiyle
katledilmekten korunması

tâlimatını verir. Sipâhi Çakır; hatunu, kağnı arabasının üzerine yerleştirdiği keçeden
yapılmış oda içerisinde, uzak bir köydeki sütannesi
Satı Kadının evine götürür. Satı Kadın, güvenilir
olduğu kadar dirâyetli bir Osmanlı kadınıdır. Gerekli bilgileri verdikten, bir
kese içerisinde yüklüce para bıraktıktan sonra Çakır
vazifesinin başına döner.

Şehzâde katledilmiştir. Sipâhi Çakır üstlendiği vazifeler ve savaşlar sebebiyle ancak 10
yıl sonra

sütannesinin
yanına gidebilir. Emânet etiği hâtun, bir erkek evlât dünyaya getirmiş, adınıMuradkoymuştur.
Murad, herhangi bir çocuk gibi yetiştirilmesine rağmen, asil bir aileye mensup
olduğu

intibaını uyandırır. Konuşması ve hareketleriyle, sevimliliği
ile dikkat çekmektedir. At binmeyi, ok

atmayı, güreş
tutmayı bilir. Köylüler O’na Deli Kurt ismini yakıştırırlar. Hiç kimse asıl adını

bilmez. Sipâhi, çocuğun babasına benzediğini fark eder ve
endişeye kapılır. Eğitimini sağlayacak

hoca bulur, asker olacak şekilde yetiştirilir. 18 yaşına
geldiğinde Onu da
asker ocağına yazdırır.

Birlikte savaşlara katılırlar. Savaştaki başarıları sebebiyle
kısa zamanda tımarlı sipâhi sınıfına alınır.

Evlenir çocukları olur.

Sipâhi Çakır ile Murad, fırsat buldukça sütanneyi ziyârete giderler. Bu
gidişlerden birinde, akşam yemeğini yemek için gittikleri pınarın başında akıl
almaz bir hâdise yaşarlar:

Çakır, endişe ile Birisi
geliyor der. Sütanne sâkindir. Varsın
gelsin. Konuşmalar devam eder:

-Yürüyüşü
bir tuhaf. Yürüyor değil de süzülüyor
gibi. Hayâlete benziyor.

-Hayaletten pek farkı yoktur! Hep geceleyin gezer.

-Tanır gibi konuşuyorsun sütanam!

-Tanımaz olur muyum? Gökçen Kız. Yüzüne
bakmayın, tekin değildir.

Gökçen kız yaklaştı, durdu ve Deli Kurtla göz göze geldi. Deli Kurt, yakın mesâfeden göğsüne ok yemiş savaşçı gibi şöyle
bir irkildi. Sonra kamaşan gözleriyle bir anda çevresini göremeyerek

dehşete kapıldı. Bir eliyle gözlerini kapayarak elinde
olmadan, yılan şokmuşçasına fırlayıp ayağa kalktı. Göz göze geldikleri zaman
kızın bakışlarından yeşil bir ışık çıktı gibi görmüş, bu ışıkla kamaşan gözleri hiçbir şey görmez
olunca, kör olduğunu zannederek ayağa fırlamıştı. Delirmiş

miydi? Elini gözlerinden çekip ihtiyatla kıza baktı. Olduğu
yerde duruyor fakat kimseye bakmıyordu. Başını öne eğmişti ve gözleri yerdeydi.

Herkes heyecanlanmış, Deli Kurtla birlikte Satı kadın bile ayağa kalkmıştı.
Şaşkınlık sebebiyle

uzunca bir süre
kimse konuşamadı. Sessizli Satı Kadın bozdu:Gezmeğe
mi çıkmıştın Gökçen?

dedi. Pınara
geldim Satı Ana!

Deli Kurt yeniden ürperdiğini
hissetti. Kızın sesinde öyle bir ezgi vardı ki gecenin sessizliğinde

insanın gönlüne
işliyordu.

O ses, gönlüne,
hâfızasına, yüreğine,
aklına, bütün bedenine yerleşmişti. Hiçbir
zaman da terk

etmedi

Gökçen, testisini doldurdu ve gitti. Oturmaya devam edenler,
saatler boyunca Gökçeni
konuştular.

Satı ana, Sipâhi Çakırı
ve Muradı bilgilendirdi:

-Bu Gökçen Kız korkunç bir kızdır. Ondan kurt, kuş, yılan, çıyan
bile korkar. Obanın köpekleri onun yanına yanaşamaz. Kurtlar ondan kaçar. İki
arşınlık koca yılanı bakışı ile bayılttıktan sonra

eliyle boğduğunu ben şu gözlerimle gördüm.

Vakit gecikmişti. Fakat Gökçenin meraklı hikâyesi onları o kadar sarmıştı ki çadıra
dönmek akıllarına bile gelmiyordu. Satı Kadın, noktayı koydu: Bu kadar gevezelik yeter, haydi kalkın,

çadırlarımıza dönüyoruz.

Okuyucu ise son sayfaya kadar kitabı elinden bırakamaz.

Savaş sahneleri, özellikle de Macarlarla yapılan savaşların
anlatıldığı bölümlerde
heyecan doruklara çıkıyor. Kahramanımız Murad, esir düşüyor,
birkaç defa ölümle burun
buruna geliyor.

Ve bu harika roman, kimsenin aklına gelmeyen sürprizlerle bitiyor.

Haziran 2021de
yayınlanan eser, sert kapaklı cilt içerisinde 14 X 21,5 santim ölçülerinde 200

sayfadır.

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A. Ş.

İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433 İstanbul
Telefon: 0.212- 251 03 50

Belgegeçer: 0.212-251 00 12 e-Posta: otuken@otuken.com.tr
www.otuken.com.tr

HÜSEYİN NİHAL ATSIZ

 12 Ocak 1905 târihinde
İstanbulda dünyaya geldi. Babası Gümüşhânenin Torul ilçesinden Deniz

Binbaşısı Mehmet Nâil Bey, Annesi Trabzonlu Kadıoğlu
Ailesinden Deniz Yüzbaşı
Osman Fevzi Beyin kızı

Fatma Zehrâ Hanımdır.
Asıl adı Hüseyin
Nihal Çiftçioğludur. Atsız
soyadını daha sonra aldı.

 Tahsil hayatına İstanbulda başladı. Kadıköy’deki
Fransız ve Alman okullarına bir müddet
devam etti.

Babası Süveyş’e
tâyin edildi. Burada kısa bir süre
Fransız okuluna gitti. İstanbul’a döndükten
sonra

birçok okul değiştirdi. 1922’de, günümüzdeki adı İstanbul Erkek Lisesi olan İstanbul Sultanisi’nden ve

1930 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden mezun oldu.

 Çalışma hayatına, Fuat
Köprülü’nün
isteği ile Edebiyat Fakültesi Türkiyat Enstitüsü‘nde asistan olarak başladı. 1933 yılında, Millî
Eğitim Bakanı Dr. Reşat Galip ile Prof. Zeki Velidi Togan arasında yaşanan bir tartışmada
hocası Zeki Velidi Toganı
destekleyen bir telgrafı bakanlığa gönderince üniversitedeki görevinden alınıp Türkçe öğretmeni olarak Malatyaya gönderildi. Sonraki çalışma hayatı, yazıp yayınladığı
fikir yazıları sebebiyle devamlı sürgünlerle geçti. 1944 Türkçülük-Turancılık
dâvasından mahkûm oldu ise de Askerî Temyiz Mahkemesinde beraat etti. 1969 yılında öğretmen kadrosuyla çalıştığı
Süleymâniye Kütüphânesi’nden
emekli oldu.

 Emeklilik hayatında bütün zamanını inandığı Türk Milliyetçiliği dâvâsına ayırdı. Gazete ve
dergilerde yazdı, dergiler ve kitaplar yayınladı, konferanslar verdi.

 Türk milliyetçiliği ile alakalı yazılarını: Türk Ülküsü,
Şiirlerini; Yolların Sonu isimli kitaplarda topladı.

*Bozkurtların Ölümü, *Bozkurtlar Diriliyor,
*Deli Kurt, *Ruh Adam, Z Vitamini ve *Dalkavuklar Gecesi

isimleriyle 6 adet romanı yayınlandı.

 Bunların dışında *Âşıkpaşazâde
Târihi, *Türk Târihi Üzerine
Toplamalar, *Dokuz Boy Türkler ve

Osmanlı Sultanları, *Müneccimbaşı
Şeyh Ahmed Dede Efendi Hayatı ve Eserleri, *Tevârih-i Cedid-i

Mirât-ı Cihan, *Osmanlı Târihi 1, *Osmanlı Târihine Âit
Takvimler, *Evliya Çelebi Seyahatnâmesinden

Seçmeler, Oruç Beğ Târihi. Ayrıca ansiklopedi maddeleri,
Bibliyografya Çalışmaları (4 Kitap), Edebiyat

Târihi Üzerine Çalışmalar (3 cilt) isimli eserleri vardır.

 11 Aralık 1975 târihinde
İstanbulda kalp krizinden vefat etti.

 Hakkında yazılan
kitaplar, lisans ve y

Önceki İçerikKonudan Konuya (19)
Sonraki İçerikBizimkiler Bizimle Dalga Geçiyor!
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.