Cumhuriyet Çeşitlemesi (4)

100

                            Hazırlanırken, düşmanı def’ etmek için vatandan, ordu

                            Bir de, isyan edenlerle uğraşmak zorunda kalıyordu

 

                           Dinde hassas, muhakeme-i akliyede noksan çok kişiler

                           İsyan eden ve ettirenler, yapıyorlardı ne kötü işler

 

                           9 Ocak 1921’de İnönü Savaşları oldu

                           Yunan Ordusu anladı ki, Türkler sanki demirden bükülmez koldu

 

                           Taşıdığı, ölürsem olur şehit, kalırsam gazi inancı

                          Şaşırttı, dünyanın en sefil ordusunu, üstelik talancı

 

                          Cihana parmak ısırtan, bu şanlı direniş

                          Ettirdi, Bukalemun İngiliz’e serzeniş

 

                          Oldu altüst, dış siyaset planları, destek veren Yunan’a İngiliz’in

                          Londra Konferansı’na çağrıldı Türkiye, çıktı sanki barışa izin

 

                         21 Şubat – 12 Mart 1921 arası, yapıldı konferans

                         23 Şubat 1921: Dinlendi Türkler, gösterilerek tolerans

 

                         Şaşırttı bir an, Osmanlı Sadrazamı Tevfik Paşa’nın ettiği teklif

                        “Türk Milleti’ni ancak, Ankara temsil edebilir.” oldu bir direktif

 

                          İstedikleri gibi sonuç alamayan İngiltere, verdi tekrar izin

                          Yunan Ordusu, yeniden Anadolu içlerine daldı, beklemeksizin

 

                         23 – 31 Mart, kazanıldı İkinci İnönü Zaferi

                         Çok zor, kritik ve çetin anlar yaşadı Türk’ün Subayı, Eri  

 

                         İtilaf Devletleri’ni, aldı mı bir telaş!

                         Düşündürdü onları gittikçe, yavaş yavaş

 

                         Yine geldiler bir araya Londra’da, ne yapsak diye?

                         Baş başa verdiler, karanlık emelleri olacak diye

 

                         Yunan hayalleri, kapıldı yine menhus hevese

                         Çünkü, bu tarihi fırsat, geçmezdi bir daha ele

 

                         10 Temmuz 1921: Başladı Eskişehir – Kütahya savaşları

                          Türk Ordusu’na, çekilmek için uygun görüldü, Sakarya’nın doğu yakası

 

                          Sarsıldı Ankara ufukları bu haberle, hüzünle derinden

                          Kara kara, düşünmeye başladı yeni çareler, kederinden

 

2334

                          Yunan, abartarak vaziyeti, zafer çığlıkları attı durdu

                          Dünya umutlandı birden, sanki 1071’in rövanşıydı bu

 

                          Bıçak kemiğe dayanmış, destan yazmanın gelmişti zamanı

                          Topyekun millet, görmüştü, canını dişine takacak anı

 

                          5 Ağustos 1921: Yapıldı Mustafa Kemal Başkomutan

                          Olacaktı bütün emirleri kanun, suçlanacaktı vatanı unutan

 

                          Oldu Tekalif-i Milliye, en önemli kararı, olsa da acı

                          Halk tarafından karşılanacaktı, ordunun her türlü ihtiyacı

 

                           Alındı halktan nesi varsa, iki şeyinden birisi

                           Cepheye sürüldü aralarından, kim varsa irisi

 

                           Bırakılmadı bir şey, elinde avucunda halkın, neredeyse

                           Çünkü, kalmazdı zaten elinde, şayet vatanı elden giderse

 

                           Canını burnuna taktı da halk, yine de gık bile demedi

                           Anasından emdiği süt, sanki fitil fitil burnundan geldi

 

                           Yeter ki diyorlardı, bir an önce kurtulsun  vatan

                           Yeter ki, olsun çocuklarımızın kalbi, hür atan

 

                           Çocuk yaşta askerler, unutup çocukluğu, koştu cepheye

                           Kadınlar, top mermilerini, tercih eder oldular bebeye

 

                           Öylesine şahlandı ki millet, ta yediden yetmişe

                           Geçti harekete Alem-i İslam, bakarak geçmişe

 

                           İşgal altındayken Merkez-i İslam, nasıl olunurdu öyle rahat

                           Neleri varsa verdiler, tek kurtulsun diye, İslam’a olan serhat

 

                           Hindistan, Afganistan, Güneydoğu Asya Müslümanları

                           İngiliz’e kafa tuttu, Hind’in gözü pek kahramanları

 

                           Ya cihangir Asya Türkleri’nin, o günkü mustarip torunları

                           Kalabilirler miydi seyirci, olsun diye Batı oyunları

 

                           Evet, hem Türk Alemi yer aldı yanında, hem de tüm İslam

                           Ederek yardım, durdular kurtuluşu için Türk’e selam

 

                           Darü’l-Hilafe olan İstanbul nasıl kalırdı elinde esir?

                           Edemedi Hind Müslümanlarına İngilizler, bu yolda te’sir

 

                           Geldi hem Rusya’dan, hem Rusya kanalıyla, bir kısım yardımlar

                           Attı Rusya, silah yardımı için, mütevazice adımlar  

                       

2335 – 2336

 

 

Önceki İçerikGeçiş Çağı: Derinleşen Kriz, Yükselen Dalgalar
Sonraki İçerikDin ve Özgürlük
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.