COVİT-19: Doğrusunu Bilelim!

165

Neredeyse iki yıldır günümüz insanlarını en çok meşgul eden
konu covit-19 büyük salgınıdır. Kasım 2021 tarihindeki yazımda bu virüse etkili
bir ilacın çok yakında hastalara uygulanacağını ve bu sayede 2022’nin birinci
çeyreği sonuna doğru bitebileceğini yazmıştım.

Yaşadığımız olaylar ve konu hakkındaki bazı insanlarımızda
olan farklı kanaatler yeni bir değerlendirme yapmayı gerektirmiştir.
Salgınlarda etkenin ve bulaşma yollarının bilinmesi öncelikli husustur. Etkenin
hastalık yapıcı şeklinin öğrenilmesi ise bu hastalıkla mücadeleyi daha bilinçli
kılar. Biliyoruz ki Covit-19 bir virüstür. Hayvanlarda (yarasa ) zararsız
şekilde bulunan bu virüs şekil değiştirerek(mutasyon), İnsanlarda bulaşıcı ve solunum
yollarını tutucu özellikteki salgının sebebidir. Hastalık çoğunlukla basit
solunum yolu hastalığı şeklinde geçmekle birlikte bazı insanlarda ağır akciğer
enfeksiyonu yapması ve %1.5-2 ye varan ölümcül sonuçlanması sebebiyle önemli
bir sağlık sorunu yaşanmasına sebep olmaktadır. Bu virüse etkili bir ilacın
bilinmemesi ve aşının da olmaması ilk 8-9 ay için sağlık ordusu ve yöneticiler
için sorunlar getirmiştir.

 Enfeksiyonlarda bulaş
zincirinin kırılması en önemli adımlardan biridir.

“MASKE-MESAFE-TEMİZLİK” diye üçlenen tedbirlerinde, kapanmaya
kadar giden karantina tedbirlerinin de tek hedefi bulaş zincirini kırmaktır, diğer
önemli bir husus insanların bağışıklığının sağlanması ve kuvvetlendirilmesidir.
Aşı ise bağışıklık sağlamadaki en önemli tıbbi imkândır. COVID-19 virüsünün
sebep olduğu hastalığa karşı da eldeki teknolojik imkânlar sayesinde çok kısa
sürede aşı geliştirilmiş, böylece salgının insanlara daha çok zarar vermesinin önüne
geçilmektedir. İlk çıktığında teşhisinden tedavisine kadar bilinmezleri çok
olan bu salgında birçok olayı tıp şuanda daha iyi bilmektedir. Teşhiste PCR gibi
antijen tespit teknikleri, görüntülemedeki tomografi gibi çok daha fazla bilgi
sahibi olmamızı sağlayan imkânlar, hastalığın seyir ve şiddetini biz hekimlere
gösteren muhtelif kan testleri bu hastalığın tedavisinde ve mücadelesinde daha
bilinçli hizmet verme imkanını sağlamaktadır. Gerek aşı gerekse hastalığın takip
ve tedavisinde yaşanan bazı aksaklıklar, değişiklikler yaşanmıştır. Bunlar
bilim adamlarımızın çalışmaları ve buluşlar ile zaman içinde daha da bilinir
hale gelecektir. Unutulmamalıdır ki salgınlar ile mücadele zordur ve topyekün
fedakârlıklar gerektirir. Hastalığın başlangıcındaki birinci ve ikinci dalgadaki
tıbbi zorluklar aşınında bulunması ile azalmıştır. Çalışıtığım sağlık
kurumunda, bugüne kadar 12.000 Sinovac, 16 bine yakın Biontech aşısı
uygulanmıştır. Bunlarda ciddi bir yan etki yaşamamış olmamız bizim için güven
verici ve sevindiricidir. Yine çalıştığım kurumda bugüne kadar 10 bine yakın
insan bu ön teşhisle takip edilmiş, %90’ı değişik şiddetle geçilmiş gribal enfeksiyon
şekliyle hastalıklarını atlatarak şifaya kavuşmuşlardır. Yatırılmak durumunda
kalan 1000’e yakın vakanın 120 tanesi yoğun bakım hizmeti alacak kadar ağır
klinik duruma düşmüş ve maalesef bunların yarısından çoğu da kurtulamayarak
vefat etmişlerdir. Bu salgında önemli olanda %1.5 oranına varan ölüm oranının
azaltılmasıdır. Sağlık kurumlarımızın çalışması ve sağlık çalışanlarımızın
gayretleri bunu sağlamış durumdadır.

 Tedavide bazı
değişimlerin yaşanmasını doğal karşılamalıyız. Geliştirilen ilaç ve tıbbi hizmetlerin
doğru uygulamalar sayesinde hastalara daha faydalı olduğunu görmekteyiz. Bilimde
şüphe gerekir ve bilimi bu geliştirir. Bu iyileşmede aşının koruyucu etkisini
göz ardı edemeyiz. Bu salgında da insanlarımıza zarar vermeden faydalı olmanın
gayreti ve yolu izlenmektedir. İnsanlarımızın bilimsel olmayan ve
genellenmemesi gereken bilgilere itibar etmeden kendilerine verilen hizmetlere
bu gözle bakıp değerlendirmesi salgının bitmesinde ve daha az zararla
atlatılmasında önemli bir yol olacaktır.

 Sağlıkla kalın