Türkiye yıllardır içerde ve dışarıda meydana gelen olaylarla uğraşadursun, isabetli kararlar alınmadığı için, sorunlar kartopu misali yuvarlana yuvarlana büyük çığ kütlesi haline dönüşüyor.
Özellikle dış politikada uçurumun kenarına gelip gelip, geri çekiliyoruz. Bu tür gelgitler hem içeride hem dışarıda güvensizliğe neden oluyor.
Irak işgalinden çekilen ABD askerlerine sağ-salim ailelerine kavuşmaları için dualar edilirken, bugün Ey ABD kanlı ellerini Ortadoğu’nun üzerinden çek diye bağırıyoruz. Hâlbuki ANASOL-D Hükümetinin yıkılma sebebinin Irak işgaliyle birebir örtüştüğünün bilinmesi gerekirdi ders alınmadı, bodoslamasına atlandı.
Suriye’nin Şam Emevi camiinde Cuma namazı kılma hayalleri kurarken, emperyalizmin Büyük Ortadoğu eş Başkanlığı zokasını yutup havalara girmişken, bugün gerçeği gördükten sonra; katil Esed şimdi Suriye Devlet Başkanı Esat oldu. Fakirliğin işsizliğin kıskacında kıvranan Türk milleti,(Büyüklerimiz fert başına düşen milli gelirin 13 Bin dolar olduğundan bahsediyor, tabi yersen) birde 3,5 milyon Suriyeli mülteciyi doyurup beslemek zorunda bırakıldı.
Rus uçağını düşürdük, kısa bir müddet havalara girdik tekrarında gene düşürürüz diye demeçler verildi ve gelinen bu günkü nokta hepimizin malûmu? Olan ihracat yapamayan Türk Çiftçisi ve Turizmcisine, Türkiye’nin uluslar arası itibarına oldu.
17-25 Aralık davalarının üzeri kapatılmayıp, failleri yargılansaydı bugünkü düştüğümüz durumlara hiç düşmezdik?
15 yıldır evin pisliği sürekli halının altına öteleniyor. O hale geldik ki, artık halının altı doldu, pislik evden dışarı taşmaya başladı. Mahalle kokuyor mahalle.
Rıza Sarraf ve Halk Bankası Müdür Muavini davasında olduğu gibi, Türkiye de işlenen suçun mahkemesi ABD de görülüyorsa, Eyyy Amerika diye bağırmadan önce, biz nerede hata yaptık bunlar konuşulmalıydı.
Ama yok yandaş yazarlar gene bildiğiniz gibi sürekli aynı terane. ABD bizi istemiyor, batı bizi kıskanıyor.
Son günlerde birde vatanın beka sorunu tartışılmaya başlandı ve bu kervana ne yazık ki MHP genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli de katıldı. Hâlbuki 2002 den buyana Erdoğan’a ve AKP hükümetlerine en acımasız şekilde muhalefet eden Sayın Bahçeli idi. Buda gösteriyor ki, MHP kongre sürecinin diyeti bu şekilde ödeniyor ve tertemiz ülkücü hareket bu çirkin politikaya alet ediliyor.
Bütün bu kirlenmişliği, güvensizliği, liyakat eksikliğini ve her konuda başarısızlığı(Burada haksızlık yapmayalım hırsızlıkta başarı oranı çok yüksek) bu ülke daha fazla kaldıramaz. Türkiye adeta çığlık atarcasına bağırıyor: “Çok kirlendim yıka beni!” diye.
Bu kirlenmişliği kokuşmuşluğu dindirip ülkeyi düzlüğe çıkaracak, cumhuriyetin kuruluş fabrika ayarlarına tekrar döndürecek mevcutlar arasında, Sayın Meral Akşener ve arkadaşlarının kurduğu İYİ parti haricinde başka parti göremiyorum. Nedeni; “bizim çocuklar demeden, sağcı-solcu veya Kürt-Türk, alevi-sünni demeden liyakate ama sadece liyakate dayalı ve milli bir politika izlediği için. İnanmayanlar, 200 kişilik kurucular kurulunu, Genel İdare Kurulunu parti tüzüğü ve programını bir zahmet inceleyiversinler.
Sağlık ve esenlik dileklerimle.