Cambaz İpinde Dostluk ve Vefa

66

Benim nesil dâhil Fethi Gemuhluoğlu’ndan (1922-1977) peş peşe birkaç nesil etkilenmiştir. Gençleri hep el üstünde tutar, özellikle üniversitede okuyan talebelere her konuda hep öncelik ve ayrıcalık tanırdı. Tek şartı memleket sever olmasının yanında arif, sağduyulu, çalışkan, üretken ve ufkunun açık olmasıydı.

Kendisini sanırım 1965 yılında Ankara’da Milli Eğitim Bakanı Orhan Dengiz’in(1918-1985) kalem-i mahsusası-özel kalem müdürü olarak ziyaret etmiştim. Şikayetimi, müşteki tarafı da onore ederek gerçekleştirdi. Bana da sorular sordu herkese tevcih ettiği gibi “Sen hiç aşık oldun mu? Öyle dostların olmalı ki aileni onlara rahatlıkla teslim edebilmelisin!” Bu kadarla kalsa iyi; “Eski dostluğu devam ettirmek imandandır” dedi. Başka ne dedi hatırlayabildiğim kadarıyla ” İnsanı yol değil, yol arkadaşı yorar.” Bunları insanlar yaşamadan tecrübe edemiyor maalesef.

 

İnsan Mühendisi Bir Adam

Daha sonra Tercüman Gazetesinde çalıştığımız yıllarda rahmetli Yazar Avukat Ergun Göze’nin (1931-2009)yazıhanesindeki sohbetlerimizde de “Önce refik, sonra tarik” diyerek hatırlatmalar yapar, yeri geldiğinde taşı gediğine koyardı “Ahlak yaşatmakla olur.. aşksız insanlar görüyorum” diye de iki ucu  keskin bıçak gibi önce bizlere serzenişte bulunur, sonra topluma çağrı yapardı. Hepimiz de bundan nasibimizi alırdık. Dolayısıyla “insan mühendisi” tabiri de böylece aktivist, yazar, şair ve fikir adamı Fethi Gemuhluoğlu’nun hanesine yazılmış oldu. Dün de bugün de bir çok nesil; müellif, mütefekkir, akademisyen, sanatçı, yazar, şair, bürokrat, devlet adamı, müteşebbis, özel ve kamu sektöründeki başarılı insanlarımız üzerinde Fethi Gemuhluoğlu’nun nasibi vardır.

Alaattin Büyükkaya da onların biridir.

“Bir Sigorta Duayeni Dr. Alaattin Büyükkaya’nın Hatıraları” isimli kitap çalışmasını tamamlayınca Kapı Yayınları sıcak bakmadı, Hayat Yayınevi neşretti. Hayat Yayınları okuyucunun daha fazla dikkatini çekmek ve yeni bir pazar bulması için benden bu kitaba alternatifli birkaç isim daha istedi. “Asla Yalnız Yürümeyeceksin, Yalnız Yürümeyeceksin, Fethi Bey Kapıyı Aralıyor; Ufuk Gösteriyor, Su Akar Şırıl Şırıl, Bir Varmış Hep Varmış” isimlerini yayınevine ilettim. Yayınevi editörüyle telefonda tartışmalarımız olsa da Yalnız Yürümeyeceksin, Dr. Alaattin Büyükkaya tarafından da beğenilince  çalışma bu isimle yayınlandı. Sayın Dr. Büyükkaya’nın belirttiğine göre 20 bin basıldı, dünyada  değişik ülkelerdeki 200 kadar itibarlı kütüphane raflarında da yerini aldı.

 

Zor Günlerin Süper Çalışkanları

Her zaman büyük bir vefa ve dostluk ile kadirşinaslık gösteren Kocaeli Akça Koca Kültür Platformu Dr. Alaattin Büyükkaya için bir vefa toplantısı düzenledi. Söz konusu bu eser de bu toplantıda konuklara dağıtıldı. Özellikle gençlerimiz  kendi yağında kavrulan Tokat’taki muhacir Arabacı Mustafa ve Suriye Hanının oğlu Alaattin’in hayat hikayesini keşke okuma ve etüt etme imkanı bulsalar. İlk mektepten üniversiteye kadar  en zor şartların bile çalışılarak nasıl üstesinden gelindiğini görseler. Alevi ve sunni görüşlerin tuzağına düşmeden, ailenin yardımıyla mahalleyi ve okulu yeniden nasıl arkadaşlığa dönüştürdüklerini öğrenseler. Öyle ki toplantıda o günlerin hatırası Ömer Cirit ve Ömer Gürer ile yarım asır sonra yeniden birlikte olmak her şeyin fevkinde bir arkadaşlık gösterisi oldu. Daha talebe iken bile sosyal ve kültürel etkinliklerin bir parçası olarak sivil toplum kuruluşlarında bulunmak da ayrı bir deneyim ve birikime ufuk açıyor.

Günümüz gençleri bunu ve böylesi hayatları öğrensin diyorum. Çünkü bugün talebelerimizin çoğu birkaç yerden burs, kredi alıyor, odasında bilgisayarı, televizyonu, telefonu, sıcak-soğuk suyu olan konforlu yurtlarda kalıyor, öyle sınıf ve ders geçmek de hiç de zor olmuyor. Böyle olunca da hiperaktif, süper, asım veya diriliş nesli yetiştirmek, sonra kolaycılığa teslim olunca da Prof. Dr. Aziz Sancarlar ve Prof. Dr. Fuat Sezginler yetişmiyor, hep mazi ile gururlanarak teselli oluyoruz.

 

Dostlar Buluşması

Fethi Gemuhluoğlu iki arkadaş Alaattin Büyükkaya ve Alaattin Alak’ı önce kamu hizmetine yönlendiriyor devlet tecrübesi kazanmak ve kamuyu tanımak açısından. Sonrasında kazanımlar birbirini izliyor, unvan, makam, imkan peşinden geliyor; kazan kazanı hep önde tutan genç ve şık genel müdür, dinç müteşebbis, mütebessim politikacı, birikimli milletvekili ve donanımlı bakan yardımcılığı, sonra başarılı uluslararası sigorta, reassürans brokerliği sıraya giriyor.

Toplantıya Kadıköy’deki etkinlikten alelacele ayrılarak Kocaeli’ndeki dostlar birlikteliğine eşimle birlikte gittim. Nazik, kibar, mükrim işadamı Necati Pilavcı ailesiyle beraber İzmit’e giderken Mehmetçik Vakfı Tesislerinde yemek yedik, sohbet ettik ve zamanında toplantıya yetiştik. Epeyi süredir görüşemediğimiz dostlar kucaklaştık. Emeks Otel’deki toplantı Eczacı Selçuk Arslan dostumuzun açılış konuşması, takdimi ve Kenan Serhat İnce’nin sesi ve sazıyla başladı. Sanatçı mini konserinde üç parça söyledi. Sonra bir sinevizyon filmi izledik zaman zaman teknik arıza olsa da. Büyükkayaların kızı Betül, damadı ve torunları yerleştikleri ta Amerika’dan selamladılar. Oğlu Tolga konuklara hitap etti sonra. Dostluk üzerine Ali Coşkun, Doç. Dr. Murat Yalçıntaş, Doç. Dr. Banu Gürer, Ahsen Okyar, İbrahim Kahraman, Emire Başar, Fethi Beyin mahdumu Ali Gemuhluoğlu gibi 20 kadar dost, konuşmalar yaptılar. Bendeniz de konuşmamda gerek Kocaeli Aydınlar Ocağı döneminde ve gerekse Akça Koca Kültür Platformu programı içinde Ahsen Okyar ve Hasan Uzunhasanoğlu ile diğer sivil toplumda görev alan arkadaşlarının tümü birer vefa abidesi olarak anılacaklar. Toplantı da zaten bununla öne çıktı. Bugüne kadar onlarca vefa toplantısı yaptılar. İşsiz, parasız, yalnız bir döneminde Türkiye Yazarlar Birliği kurucusu müellif Mustafa Yazgan’a gösterilen vefa her şeyin fevkindeydi. Bunu hatırlattım.

 

Nikahlı Muhalefetin Ufku

Dr. Alaattin Büyükkaya’ya Vefa Toplantısının en güzel konuşmasını eşi Mujgan Hanım yaptı. Dostları bu değerli tespitleri olan konuşmayı nikahlı muhalefetin ufku diye değerlendirdiler.  Böylesi toplantılarda  daha iyi, daha görkemli, gereklilik için bardağın henüz dolmayan veya eksilen renkli tarafını da hatırlatmalıydılar. Rahmetli Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın(1933-2016) Yürüyüş Yolu kitabını yazarken eleştirel yanı da olan hocanın da aziz dostu “Yavuz Bülent Bakiler ve  solcu Hürriyet Yazarı Özdemir İnce’nin tenkitlerini yayınlayabilir miyim” diye sorduğumda “elbette’ demişti. Sonra da kitabın içinde bu eleştiriler yer aldı. Bazı tecrübeler yarınımız için çök önemlidir. Merkez Sigorta’nın kuruluşu, büyümesi ve sonucu bunlardan biri. Diğer örnekleri de şöyle hatırlatabilirim; aktatil sigortası, paket sigorta, mikro kredi sigortası, sigortalı civcivler, göğüs ve bacak sigortası, Sibel Can sigortası, Ali Sabancı’nın saat sigortası, genelev sigortası, uyuşturucu kaçakçısının sigortası, Azerbaycan’a sigortacılığın girişi gibi. Hatıralar bu açıdan da önem arz eder. Çünkü bir daha yaşanmaz.

Rabbim Büyükkaya ailesine sağlık ve mutluluk versin, başarılarını artırsın. Toplantının finali görkemliydi. Duygusal konuşmasının ardından göz yaşlarını tutamayan Mujgan Hanım ile Alaattin Beyin birbirlerine sarılması, muhafazakar toplumun az gördüğün çok şık ve saadet dolu bir fotoğraftı. Dilerim bütün ailelerimiz birbirine böyle sımsıkı ve aşkla sarılır.

Rahmetli Fethi Gemuhluoğlu “hiç aşık oldun mu, eski dostluğu devam ettirmek imandandır” demesini yeniden hatırlamanın tam zamanı galiba.