“Bir özel okul etüt öğretmeni olarak alacaktı. Hafta içi bir gün izin. Geri kalan her gün sabah 8.30 akşam 7.30 arası çalışma. Sigorta yok, aylık 800 lirayı bulacak ama miktarı tam da net olmayan bir maaş teklif etmişti. Bu şartlarda köle bile alamazsınız diyerek çıkıştım.”
“ODTÜ mezunuyum, askerlik yapıldı, ha**an gibi iş tecrübem var, torpilim yok, 5 aydır mülakata bile çağrılmadım.”
“Mezun olduğumda adını vermek istemediğim bir belediyeye psikolojik danışman olarak başvurmuştum. Cv falan bıraktım, 3-5 ay bekledikten sonra, bir tanıdık vasıtasıyla öğrendim ki, PD kadrosu belediye başkanının coğrafya mezunu kızına tahsis edilmiş.”
“Yüksek lisans diplomam, yurtdışı deneyimim ve çok iyi derecede İngilizcem var, iş aramadaki 7. ayıma girdim.”
“Geçenlerde de bir görüşmeye gittim yanlışlıkla çağırdık dediler”
“İTÜ İnşaat’tan mezun oldum, anadil seviyesinde İngilizceye ek olarak orta seviyede Rusçam var. 100 küsur yere başvurdum, 4 yerden dönüş yaptılar”
Hesabına Asgari Ücret Yatıracağız Ama
“Maden mühendisi ve üstüne de yüksek lisans yapmış olan kuzenim iş bulmaktan ümidi kesince bir asansör firmasına başvurdu işçi olarak. Firmanın teklifi şu: Hesabına asgari ücret yatıracağız ama 600 lirasını bize elden geri vereceksin…”
“Bana önce üniversite bitirip bitirmediğimi, yabancı dilimin olup olmadığını, bilgisayar programlarına ne kadar hâkim olduğumu, sonra da ağır iş yapabilme durumumla forklift kullanıp kullanamadığımı sordu. Patronun oğlu ve ilkokul mezunuydu. Seni unutmayacağım Şuayip!”
“2. yüksek lisansım bitiyor, 2017 Mayıstan beri aktif iş arıyorum. 2 yabancı dilim var. Özgeçmişime bakmıyor bile insanlar”
“Yurt dışındayım. 3 yıl mühendislik yaparak biriktiremediğim parayı 3 ayda biriktirdim. 30 saat çalışıp haftada 3400 dolar kazanıyorum.”
Yukarıda yazılanlar, @BulendEcevit adlı twitter kullanıcısının “Üniversite mezunu arkadaşlar bu tiviti alıntılayarak son dönemlerde iş ararken yaşadığı rezilliklerden bahsedebilirler mi” sorusuna üniversite mezunlarının verdiği cevaplardan alıntılanmıştır. Yazım hataları ilgililere aittir. (*)
Gençliğe Sahip Çıkmak (!)
Türkiye tarihi boyunca bütün ideolojik grupların, özellikle de siyasal İslamcıların en büyük iddiası gençliğe sahip çıkmak (!) olmuştur. Bu iddiayı zaman zaman da nesle sahip çıkmak olarak ifade ederler. Buna göre gençlerimiz özellikle de kapitalizmin tesiriyle git gide manevi değerlerini kaybetmektedirler. Gençlerimiz manevi değerleri olmadan yetiştiği için batıl fikirlerle dolmakta ve gayri ahlaki bir yaşam tarzı sürmektedirler. O nedenle nesle sahip çıkılmalı ve ülkenin geleceği olan gençlerimizin iyi birer Müslüman, milliyetçi, sosyal demokrat, devrimci vs. olarak yetişmeleri sağlanmalıdır.
Önce şunu ifade etmeliyiz ki, Türkiye’de yetkiyi elinde bulunduranlar, gençlere son derece ikircikli bir bakış açısıyla bakmaktadırlar. Bütün ideolojik gruplar, gençlere sadece ideoloji aşılamakta ve onları “ücretsiz iş gücü” olarak görmektedirler. Gençlerin içindeki enerjiyi, haksızlığa karşı duruşu, bir şeyleri değiştirme düşüncesini hatta isyan duygusunu onları politize edip kendi davaları için birer nefer olmaları için kullanmaktadırlar.
Fatih’in İstanbul’u Fethettiği Yaştasın
Bir üst paragrafta bahsettiğim manipülasyon eğitimli gençler için geçerli. Eğitimi olmayan gençler ise tamamen başıboş bırakılıp lümpenleştirilmektedirler. Boş bir özgüven sahibi, hayata karşı duyarsız, doğru ve yanlış kavramını sadece kendi menfaatine göre şekillendiren bir canlı haline getirilmektedirler.
Yetkiyi elinde bulunduran hiç kimse gençlerin hayalleriyle, hayattan beklentileriyle, ortaya güzel eserler çıkartabilecek enerjileriyle, hayata henüz bozulmamış çocuksu ve bir o kadar da aykırı bir bakış açısıyla bakmalarıyla zerre miktar alakadar olmamaktadır.
Gençlere Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın diye hitap eden çoktur ama Fatih’e sunulan imkânı pırıl pırıl bir delikanlıya sunacak bir babayiğit bulamazsınız. Çünkü bizim milletin ilerlemesini durduran büyük ayak bağları vardır ve bu bağlardan en mühimi de eylem ve söylem tezatlığıdır.
Apple, Microsoft, Google ve Facebook
Bugün Apple firmasının ekonomik büyüklüğü 1 trilyon Dolar civarındadır ve bu rakam kamu ve özel sektör birlikte bütün Türkiye ekonomisinin yaklaşık olarak iki (2) katıdır. Bu sepete Microsoft’u, Facebook’u, Google’ı da attığınız zaman üç-beş ABD orjinli firma ile Türk ekonomisi arasındaki devasa uçurumu görür, neden Ortadoğu’da Türkiye’nin söz sahibi olmadığını ve bu coğrafyada toprağı olmayan ABD’nin nasıl olup da bölge politikalarını canının istediği gibi belirlediğini anlarsınız.
Özellikle Apple, Microsoft, Google ve Facebook’u saydım. Çünkü bu firmaların kurucuları, bu işlere genç yaşta teşebbüs eden ve bu teşebbüsleri devlet tarafından desteklenen üniversite öğrencisi veya yeni mezunlarıydılar. Ve o gençlerin devletleri onlara kafalarının rahat olacağı ve sadece işlerine yoğunlaşacakları bir ortam sunmuştu.
Uzağa gitmeye gerek yok. Mazimizde İstanbul’u 21 yaşında fetheden Fatih ve 38 yaşında Samsun’a çıkan Mustafa Kemal görürüz. Peki bugün Türkiye’de kimler, hangi alanda II. Mehmet’e tanınan imkanı yeni mezun bir üniversite öğrencisine tanıyor?
Reformları Sadece Gençler Hayata Geçirebilir
Türkiye bugün gerek kamu gerekse özel sektör her alanda tepeden tırnağa reformlara muhtaç. Eğitimde reforma muhtaç, hukukta reforma muhtaç, siyaset mekanizmasında reforma muhtaç, sanayi ve üretimde reforma muhtaç, şirket kültüründe bir zihniyet dönüşümüne muhtaç ve daha pek çok alanda reforma muhtaç. Peki bu kadar çok reformu kim gerçekleştirecek? Gençlere fırsat tanınmadan ülkenin dönüştürülmesi imkanı var mıdır? Cevabımız hayır! Çünkü reformları sadece gençler hayata geçirebilirler.
Bugün Türkiye’de gelinen nokta, gençlere fırsat tanınmasının çok ama çok gerisinde. Bizim önce gençlerimize iş ve istihdam sahası meydana getirmemiz lazım. Üniversiteyi bitirmiş, geleceğe dair hayattan beklentileri olan, bu beklenti ve enerjiyle hayata atılmaya çalışan çocukları sudan çıkmış balığa döndürüyoruz. Bir gencin hayallerini, umutlarını elinden aldıktan sonra geriye ne kalır?
Yüzlerindeki Işığı Kaybetmiş Yaşayan Ölüler
Bu ülkenin gençleri on yıllar süren bir tahsil hayatından sonra işsizlikle yüzleşmemeliler. Bu ülkenin gençleri KPSS’de birinci olup mülakatlarda elenmemeliler. Bu ülkenin gençleri iş bulamadıkları veya atanamadıkları için intihara sürüklenmemeliler. Bu ülkenin gençleri, “okusam da hiçbir şey değişmeyecek” düşüncesine kapılmamalılar.
Aksi halde geriye, yıkılmış köprüler, bozulmuş yollar, susuz çeşmeler, viraneler, harabeler ve yüzlerindeki ışığı kaybetmiş yaşayan ölüler kalır.
(*) İlgili tweete ve gelen cevapların tamamına; https://twitter.com/BulendEcevit/status/1100463809544757250?ref_src=twsrc%5Etfw%7Ctwcamp%5Etweetembed%7Ctwterm%5E1100463809544757250&ref_url=https%3A%2F%2Fonedio.com%2Fhaber%2Funiversite-mezunlarinin-agzindan-genclerin-is-ararken-yasadiklari-rezillikler-863323 linkinden ulaşabilirsiniz.