Bu Haftaki Köşem Oğuz Çetinoğlu’na ait

108

Günümüz yazarları arasında birçok
dalda okuyucusuna eserler kazandıran yazar pek nadirdir. Özellikle, bizim gibi
az okuyan ama her konuda ahkâm kesen toplumlar, ancak yandaş ve popülist
kültürün esiri olmuş yazarlar türetir.

İşte bu haftaki yazım, hayatı
boyunca çeşitli gazete ve dergilerde köşe yazarlığının yanında Tarih, araştırma
ve edebiyat konulu yirmi iki eserin altında imzası olan yazarlarımızdan değerli
Oğuz Çetinoğlu Beyefendiye ait.

Kendisinin lütfedip, imzalayarak
gönderdiği dört eserden kısa alıntılar yapıp, takdirlerinize sunuyorum.

“Ses Kaynağımız Türkçe” Kitabından:

 “Oturmakta
olduğumuz semtin sokaklarına, belediye tarafından iri yapısına rağmen güzel
görünümlü çöp kutuları konuldu. ‘Tamda ne Hoş…’ diyecekken, üzerindeki yazı
gırtlağıma sarıldı ve onu boğdu: Kocaman harflerle: ‘Evsel Atıklar’ yazıyordu.
‘Sel’-‘Sal’ takılı bütün kelimeler, (kumsal, uysal gibi bir ikisi hariç),
Türkçemizin böğrüne saplanmış hançerdir.

Neden ‘ev atıkları’ değil de ‘evsel atıklar’? Bilen
var mı?

Birkaç ‘Türkçe hassasiyetli’ dostun katılımı ile bir
ekip oluştursak, ellerimize boya ve fırça alsak, ‘evsel atıklar’ yazılarını ‘ev
atıkları’ şeklinde düzeltsek…Kamu malına zarar verdiğimiz için bizi mahkemeye
verirler mi?

Verebilirler.

Mahkemede dâvamıza bakan, ‘hâkim’ ise berat ederiz. ‘Yargıç
ise mahkûm oluruz…

Vazgeçtim.(Ses Kaynağımız Türkçe: Sayfa: 111 Bilgeoğuz
Yayınları)

 

“Her Yünüyle
Kazım Karabekir” Kitabı:

İsmet İnönü ile Kâzım Karabekir Paşa arasında geçen
bir konuşmadan:

“-Gördün mü Kâzım? Her şey mahvoldu. Vaktiyle gördüğün
gibi sürüklediler ve bitirdiler. Derdim ki batıracaklar ve hayatımızla biz
didişeceğiz. Fakat benim hiçbir ümidim kalmadı. Ben kararımı sana söyleyeyim mi
Kâzım? Köylü olalım, askerlikten istifa edelim. Senin kaç liran var?
Birleşelim, Kâzım ağa, İsmet ağa olalım. Çiftlikte hayatımıza devam edelim.”

“-İsmet ne söylüyorsun? Zannediyor musun ki bizi
yaşatacaklar. Ermeniler, Rumlar şarktan, garptan Türk’ü boğacaklardır. Bırak ki
benim bir tarla alacak param yok, olsa da ayaklar altında zelilâne (alçakça)
ölmektense, milletimizin bu kadar senelik yediğimiz ekmeğini namuskârane
ölmekle ödemek daha çok yakışmaz mı?” (Her Yönüyle Kâzım Karabekir. Sayfa:208
Boğaziçi Yayınları)

 

Büyük
Türk-İslâm Âlimi Mâturîdî Hayatı, Fikriyatı ve Eserleri
Kitabı:

“İslâm âlemindeki huzursuzluğun, görünen en önemli
sebeplerinin giderilmesi için Mâtürîdî, asırlar öncesinde çözümler üretmiştir.
Ancak bu çözümler, tarihin derinliklerinde kalmıştır. Bilindiği gibi Mâtürîdî,
dönemin islami ilimler çevresi olan Mekke, Medine, Bağdat, Basra, Küfe ve Şam
bölgelerinden uzakta, Türk diyârı Mâverâü’n-Nehr bölgesinde yaşamıştır. Bu
sebeple birazda ırkî mensubiyeti ile ön plana çıkamayışı, oluşturduğu sistemin
bir taraftan cihanşumul olmasını diğer taraftan da yıpranmasını engellemiştir.
İncelendiğinde görülecektir ki oluşturduğu sistem sağlamdır. Aynı çağda diğer
İslam âlimlerinin geliştirdiği sistemler gibi felsefeyi, astronomiyi ve fen
ilimlerini red veya ihmal etmemiştir.”(Kitabın arka kapağından alıntı. Büyük
Türk-İslâm Âlimi Mâturîdî Hayatı, Fikriyatı ve Eserleri: Bilgeoğuz Yayınları.)

 

Mutasavvıf ve
Halk Filozofu Nasrettin Hoca” Kitabı:

“Nasrettin Hoca’nın Şahsiyeti ve Şöhreti

Nasrettin Hoca’nın tarihin bir döneminde yaşamış bir
şahsiyet mi yoksa halkın muhayyilesinde yaratılmış bir isim mi olduğu, nereli
sayılması gerektiği gibi konular tartışılmıştır. Doğru neticeye ulaşılabilmesi
için araştırmanın edebiyat tarihçisi tarafından mı, folklor araştırmacısı
tarafından mı yapılması gerektiği sorusuna da cevap aranmıştır.

Türkiye de Nasrettin Hoca hakkında ilk ciddi ve derin
araştırmaları yapan Mehmet Fuad Köprülü’dür.(1890-1966) Sonraki yıllarda ve
günümüzde bu tartışmalar, farklı beyanlar hep olagelmiştir. En çok da Hoca’nın
nereli olduğu konusu ele alınmıştır. Büyük hacimli bir ansiklopediyi dolduracak
tartışmaların neticesi şöyle özetlenebilir: Nasrettin Hoca hakikatte yaşamış
bir şahsiyettir. Ancak halkın muhayyilesinde, aslına sadık kalınmakla birlikte
zenginleştirilmiş bir şahsiyet olarak günümüze intikal etmiştir. Yaşayan
Nasrettin Hoca, Yunus Emre gibi,Sarı Saltuk gibi, Danişmend Gazi gibi, Mete Han
bir efsane, bir destan ve belki de bir masal kahramanı hüviyetine
büründürülerek günümüze intikal etmiştir. Edebiyatımız da, kültürümüzde bu
şekliyle yaşamaya devam etmektedir. Her haliyle bizimdir, bizdendir. O’nun
bilinen insânî, İslâmî ve milli hasletlerimizle bağdaşmayan davranış ve
sözleri, tıpkı iyi niyetle hareket eden kalabalıklar arasına karışan kötü
niyetli birkaç kişinin usul ve nizam dışı muzırlıklarının lekeleridir.” (Mutasavvıf
ve Halk Filozofu Nasrettin Hoca: Sayfa: 23 Bilgeoğuz Yayınları)

 

Sağlıklı Kalın

Önceki İçerikYüz Yüze Öğretimde Üniversiteler
Sonraki İçerikAyetin Belâgatine Secde
İdris Türkten 1 12 1949 tarihinde Tokat/Artova da doğdu. İlkokulu Artova Gaziosmanpaşa ilkokulunda, Ortaokul ve Liseyi Turhal da okudu. Berlin Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünün 2. Sınıfından ayrıldı. Kocaeli Petkim Petro Kimya Fabrikasından emekli oldu. Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisi teşkilatlarının her kademesinde görev yaptı. İYİ Parti Kocaeli İl kurucuları arasında bulundu ve İYİ Parti yönetim kurulunda bir dönem görev yaptı. Halen Kocaeli Aydınlar Ocağı İdari Sekreterliği görevini yürütmektedir. Editörlük ve güncel Köşe Yazarlığı yapmaktadır. Biri kız, iki erkek evladı var.