Popülerlik derdi olmayan birini popüler bir takdimle sunuş yapayım ki fikir adamlığı nosyonu peltek vaizliğin postuna ‘cuk‘ otursun:
O bir yeminli malî müşavir; uzun yıllar muhasebecilik yaptı.
O bir bürokrat; TEKEL’de, TSE’de, TMO’da başmüdürlük, bölge müdürlüğü, yönetim kurulu üyeliği yaptı.
O bir siyasetçi; 80 öncesi ve sonrası MHP İl örgütlerinde, 2008‘den beri de HEPAR Genel Merkezi’nde görev yaptı.
O bir gazeteci; TÜHA, Güneş, Ortadoğu, Büyük Kurultay‘a emek verdi, Yeniçağ‘a ve Kocaeli‘ye hala veriyor.
O bir şair; “Ateşkes Çağrısı“, “Saman O Yana, Buğday Bu Yana” ve “Türk’e Baştan Başlamak” onun. Türkiye‘den Azerbaycan‘a ödülleri var.
O bir öykücü; “Nikolay’ın Av Köşkü” bu alanda baş verir.
O bir mizahçı; “Gelin Bizi Ayırt Edin Ulan” ile gülmece öyküde farklı fakat Anadolu tadında güzellikler bulursunuz.
O bir denemeci; “Hazar Üstüne Yazılanlar” ve “Cennetin Kütüphanesi“yle çiçek açar.
O bir meslek erbabı; 500 sayfalık “Edebiyatlaşan Vergiler” kitabı vergiyle edebiyatı bilinmeyenler ikliminde ilklerden biri olarak büyük bir ustalıkla buluşturur.
O bir oyun yazarı ve senarist; “Oyunlar ve Senaryolar-1“, gerisi gelecek.
O bir ekonomist; “Atatürk Ekonomisi ve Beş Destan Adam“la bir devrin iktisadî destanını inceler ve 5 sembol ismi belgesel şiirle anıtlaştırır.
O bir araştırmacı – yazar; “Kartal Gözüyle Lâiklik” ve “Kartal Gözüyle Milliyetçilik” adlı son kitaplarıyla Türkiye‘nin en tartışmalı 2 konusunu fikir ve inanç karışımı bir bilgelikle ve netlikle beyan eder.
Hele o 530 sayfalık 12’nci kitap “Kartal Gözüyle Milliyetçilik“; aynı zamanda bir fikrin serüveni, bir ideolojinin belgeseli tadında. En tatlı tarafı da belgeselcilerin, araştırmacıların sıklıkla düştüğü tarafsızlık / yansızlık kompleksine hiç kapılmaması. Sözü hem ortadan, hem kaynağından söylemesi.
O bir aksiyoner; Kocaeli Şairler ve Yazarlar Birliği‘nden Talât Paşa Komitesi‘ne kadar, Nevruz‘dan Karabağ Soykırımı‘na değin yerel-ulusal-uluslararası her alanda eylemdedir, söyleyecek sözü vardır.
O bir dost; kalemiyle, kelâmıyla ve gönlüyle hep muhabbet saçar. Sohbet ehli olarak her mevzunun kilidini derinliğine açar. Gururdan – kibirden kaçar; tevazu aksesuarıdır, mütevazı yaşar.
O bir inanmış adam; adanmışlığıyla, dosdoğruluğuyla, edebî cephesiyle, manevî vechesiyle hani derler ya; ‘adam gibi adam‘. Nedense onu görende aklıma Şâmil gelir. Yerinden, yurdundan, yöresinden midir; bilemem. Boyundan, posundan, sülâle boyu mücadelesinden midir; diyemem. O “kartal” Kafkas Kartalı mıdır, HEPAR Kartalı mıdır, Mustafa Kemâl‘in vukûfiyetteki kartal bakışı mıdır; seçemem.
Hükmü okuyana ve tanıyana bırakarak Şeyh Şâmil için yazılan bir şiire nazireyle söze fiyonk atalım:
Şiir nehrinde arı
Öykü gölünde duru
İnancından güç alır
Fikrin gürbüz çocuğu
Eğmez kimseye boyun
Farklı herkesten huyu
Sekiz farklı konuya
Kitap yazan bir adam