Bilgi Ahlakı

146

Halef olan insanın genlerine kodlanmış mucizevî nimetlerden biri olan bilgi, bir meta olmaktan çıkarılıp, insanlığın faydasına, hayrına, iyi ve doğru alanlarda kullanıldığında anlamlı hale gelecektir. Bu da ancak bilgiyi üretenlerin, bilgi ahlakı ile donanmış olmalarıyla mümkündür.

*

Bilgili insan, çok bilen değil, yaratıcısından en çok sakınan insandır. Yüce yaratıcısından soyutlanmış, merhameti ve insani değerleri dikkate almayan bir bilgi anlayışının dünyayı sıkıntıların ve acıların merkezi haline getireceğini unutmamak gerekir. Bu yüzden bilim insanı ürettiği bilgi ve değerin yanı sıra, manevi ve ahlaki olarak da kendini geliştirdiği, yani ilim ile amil olduğu zaman insanlığa gerçek anlamda katkı sunacaktır.

*

Bilindiği gibi, bugün bilginin endüstriye dönüştüğü, ticari bir meta, bir silah olarak kullandığı bir çağda yaşıyoruz. Bilgiyi güce dönüştürenler, onu kendi emelleri uğruna kullananlar ne yazık ki dünyayı yaşanmaz hale getirdiler.

*

Yirminci yüzyılın ikinci büyük savaşında tüm dünya ahlaktan, merhametten yoksun bir bilginin insanlık için nasıl felaketlere sebebiyet verdiğini gördü. İnsanoğlunun bilgisi atomu parçalamayı başardı, ancak bu bilgi iyi, hayır yolunda kullanılmadığında ve ahlakla bütünleşmediğinde nasıl da felaketlerin ve acıların müsebbibi haline gelebildiğini de gösterdi.

*

Bilginin ürettiği vahşi silahlarla bugün de Gazze’de kadın, çocuk, yaşlı demeden dünyanın gözü önünde büyük bir soykırım gerçekleştirilmektedir.

Eşi görülmemiş bu soykırımı gerçekleştiren gözü dönmüş caniler, cesaretlerini taraf oldukları emperyal silah üreticilerinden almaktadırlar.

Bilgi ahlakı olsaydı, bilgi kişinin mutluluğu adına üretilseydi insanlık böylesine aşağıların aşağısına düşer miydi?

*

Uygur Türklerine karşı uygulanan asimilasyon dâhil, Irak’ta Suriye’de Afganistan’da Filistin’de olduğu gibi bugün de üzülerek şahit oluyoruz ki İslam coğrafyasında hala Kerbelâ’lar yaşanıyor. Hala kardeşkanı akıtan, kardeşlerine Kerbelâ zulmü yaşatan zalimleri gördük. Petrol zengini Orta Doğu Coğrafyasında bugün, insanlığın gözü önünde, insanlığın en büyük medeniyet merkezlerinin acımasızca bombalandığını gördük. Halep’te ve pek çok İslam beldesinde her gün onlarca masum insan, tıpkı Kerbelâ da olduğu gibi hunharca katledildiğini gördük. Enkaz altından çıkarılan çocukların, kadınların, masumların bedenleri, aslında insanlığın enkaz altında kaldığını bizlere gösteriyor. Zira insanlık, bütün bu vahşeti, dehşeti, katliamları sessizce izlemeye devam ediyor.

*

Bilginin gücünü, insanlığa kan kusturacak ileri teknolojiye dönüştürürseniz, ilim ahlakından da mahrum iseniz, çıkarlarınız uğruna bütün rezillikler, utanmazlıklar, aymazlıklar sizin için meşru olacaktır. Elindeki bilgi gücüyle dünyanın jandarmalığına soyunmuş Amerika budur, Rusya, Çin… vs budur.

*

Temel sorun nerede? Bin beşyüz yıla yakın bir geçmişin sahibi olan İslam Dünyası son birkaç yüz yıldır ölümsüzlük dünyasına girecek hemen hemen hiçbir şey üretemedi. Yıllar ve yıllar ‘’dua’’ adı altında gırtlak şovu yaptık. O bağırıp çağırmalar gerçekten dua olsaydı İslam Dünyası bu halde olur muydu?

İslam Âlemi, bilginin gücünü harekete geçiremediği sürece hep savunmasız kalacağı, sömürgeci enternasyonal güçlerin elinde sömürülen bir meta olacağı aşikârdır.

*

Yaratılış gayelerinden başlıca biri de, bilgiyi üreten insanın güvenliği ve mutluluğu için bilgi ve ahlakın birbiriyle ilişkili olması zorunluluğu vardır ya da bilginin ahlakla, ahlakın da bilgiyle yakından ilişkili olduğu aşikârdır.

*

Ahlak, akıllı ve özgür irade sahibi varlıkların, bütün hayatlarında ve bilhassa birbirileriyle ilişkilerinde, iyi duygu, düşünce ve davranışlar içinde bulunmaları amacıyla ilahi vahiy ve nebevi örneklerle geliştirilip, toplumsallaşma sürecinde yeni nesillere aktarılan değerler, erdemler ve kurallar bütünüdür.

*

Özü itibarıyla ahlak, içimizdeki iyi huy ve temiz vicdan; meyvesi ise, oradan dışımıza yansıyan iyi davranışlar ve fayda üreten icraatlardır.

*

Sonuç olarak, bilgi ahlak ilişkisi yahut ahlaklı bilgi ve bilgili ahlak birlikteliği; ahlaki ve ilmi değerlerine kolay kolay paha biçilemeyen yüksek bilgi ve erdem abidesi insanlardan müteşekkil temiz bir bilgi toplumu ve yetkin bir insanlık ailesi oluşturmak için, çok daha sağlam bir temel, çok daha güçlü bir yapı, çok daha parlak bir umut ışığı ve hepsinden önemlisi çok daha müstakim bir yoldur.

* Ve ‘’bilgi ahlak’’ı, yanlış olanı kaldırıp bir kenara atmayı gerektirir olduğunu vurgulayan yaratılış gayesini kavramış insan olduğumuzun parametresi olacaktır.