İçimden geçin gidin içimden
Dinamitlenmiş dağ gibi içimden
Dilimin ağısı dökülür şimdi kelimelere
Sırrı dökülmüş aynanın yalan yüzünde
Aksini gördüğünüz yüz benim değil
Ben içinde, içimde topal koşan at
Üstelik de tozu dumana katarak
Bu yıkılan köprü ayağı
Bu kapanan yol
Bu kılavuzsuz kervan
Dizginlenen yele, toz benim değil
Bildiğimi, bilmiyorum demiyorum
Gördüğümü de görmedim
Duyduğumu duymadım da demiyorum
Üç maymunun sonu en çok sirke yakışır
İçimde yanıp da sönen köz benim değil
Bir lokma, bir hırka
Sonra beş metre bez
O da nasip olursa
Başımda sarık ayağımda çarık
Elim, dilim dua ya açık
Üstümde giydiğim çul benim değil
Geldiğim yer toprak
Gideceğim yer toprak
Kefenin cebi de yok bak
Yazma bağlanan kavak
Üstüme dökülen yaprak
Mezarımın kenarındaki sulak benim değil.