Bayramlarımız nasıl bayram olacak?
PKK terörü bitirilir, örgüt eylem yapamaz hale getirilirse… Şehit haberleri yerine kardeşlik türküleri konuşulursa…
Ekonomide kötüye gidiş durdurulursa… Büyüme artar, döviz kurları yerinde durur, gelir dağılımı düzelmeye giderse… Bölgesel gelişmişlik farkları azaltılırsa…
İşsizlik, fakirlik azaltılırsa… Kurban eti ve zekât verecek insan bulmakta zorlandığımızı görürsek…
Bayram tatillerinde trafik kazalarında yüzlerce kayıp, binlerce sakat vermez hale gelirsek…
Askere gönderdiklerimizle, Hac için uğurladıklarımızın sağ salim döneceğinden endişe duymaz olursak…
Adalet, hak, hukuk kavramlarına inancımız artarsa… “Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu” bir devlet ve sosyal yapı kurabilirsek…
Devletimizi yönetenlerin, din görevlileri ile kanaat önderlerinin ve yargı mensuplarının dürüst, ahlaklı, vicdanlı olduğuna ve konumlarının gereği olan sorumlulukları taşıdığına inanabilirsek…
Bayramlarımız bayram olacak…
Bütün bunlar olmadığı için bayramlarımız bayram tadında değil.
*****
Seçim ve Bayramı Hak Etmek
İktidarların, devleti yönetenlerin asli görevi, sadece bayramlarımızı bayram yapmak değil, her günümüzü bayram sevinci ile yaşamamızı sağlamaktır.
Seçimler bayram tadında yaşamamızı sağlayamayanlar yerine, toplumda huzur, refah ve mutluluğu sağlayacak kadroları işbaşına getirmek için yapılır.
Doğru tercih yapan toplumlar bayramları bayram olarak yaşamayı hak eder.
Gelecek bayramlarda hak edilmiş bayramlar yaşamamızı diliyorum.
*****
Moskova’da Cami Açmak
Putin ile R.T.Erdoğan Moskova’da birlikte cami açılışı yaptı. Rusya, Türkiye ve Kazakistan’ın katkılarıyla Moskova’nın en eski camilerinden biri yenilendi. Yenilenen Moskova Merkez Camisi açılışında Putin “İslam’ın Rusya’nın ayrılmaz bir parçası” olduğunu belirtti. “Bu cami Avrupa’nın en büyüğü haline geldi ve yeni, gelişmiş, muhteşem ve çok uluslu bir ülkenin başkentine yakışır bir hal aldı” dedi.
Moskova’da böyle bir Cami yapılması bizi elbette mutlu etti.
Ancak sosyal medyada aktroller bunu “Putin Moskova’da cami açıyor. Türkiye devletinin itibarı ve gücünün eseri… Helal olsun Tayyip Erdoğan’a. Şimdi de Putin’i imana getirdi, komünist Moskova’da cami açıyor, Moskova’ya ‘Hak yol İslam’ diye yazdı” gibi saçma sapan ifadelerle değerlendirdiler.
Keşke olabilseydi ama Rusya’daki sosyal ve siyasi değişimde maalesef devletimizin ve RTE’nin herhangi bir rolü yok. Rusya çoktandır komünist değil.
Putin‘in bu tavrında Rusya’da yaklaşık 25-30 milyon Müslüman nüfusun olması etkili. “Moskova, halen Avrupa’nın en yüksek Müslüman nüfusa sahip kenti durumunda. Rusya uzmanı Paul Goble’nin belirttiği gibi, 50-60 yıl içerisinde Müslümanlar Rusya’da çoğunluk konumuna geçecekler. 1991 yılında ülke genelinde bulunan toplam cami sayısı 300 civarında iken, bugün bu sayı 8000 den fazla.”
Ayrıca Rusya aynı zamanda İslam İşbirliği Teşkilatı’nda gözlemci üye statüsündedir.
*****
Putin, Erdoğan ve Suriye
Putin çok önemli bir devlet adamı. Dünya siyasetinde devletine, gücünün de üstünde, bir etkinlik kazandıran usta bir politikacı.
Suriye’de Esad’ın bir türlü yıkılamamasında en önemli faktör Rusya. Sonra da İran ve Çin.
Rusya son dönemde Suriye’deki savaşa fiilen askeri gücü ile de müdahil olunca bütün oyun kurucuların hesapları alt üst oldu.
Rusya’nın bu “kararlı ve dik duruşu” karşısında ABD, Esad ile görüşerek yapılacak bir siyasi çözüme “evet” dedi. Dahası IŞİD ile mücadelede ABD ile Rusya ve Esad işbirliği yapacak.
Sadece Esad’ın düşürülmesine odaklanmış R.T. Erdoğan ve AKP’nin dış politikası bu sebeple “iflas ve çıkmaza” sürüklendi.
Esad’ı, İran’ı, Rusya’yı ve Çin’i hesaba katmayan ve bölgedeki dengeleri iyi okuyamayan R.T.Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve AKP kadrolarının izlediği Suriye ve Ortadoğu politikası yüzünden başımız dertte.
Bölgede ABD silahlı kuvvetlerinden sonra, Rusya askeri gücü de resmen bölgede. İran zaten gayrı resmi olarak savaşın içinde. ABD’ye kullanma izni verdiğimiz İncirlik ve diğer üsler yüzünden bağımsız dış politika izlemek için Türkiye’nin hareket alanı iyice daraldı.
Bütün bu gelişmelerden sonra R.T. Erdoğan, Cami açılışı yaptığı Moskova’da Putin ile görüşmesinden sonra, “Esad’ın kalabileceğini kabul etmek” noktasına geldi. Böylece “keskin bir U dönüşü yaparak, son kırmızıçizgisinden” de vaz geçmiş oldu.
Neymiş efendim? “R.T.Erdoğan Putin’i imana getirmiş.”
Allah’ım, bu aktrollerin aklını bir gece bana versen de, hiç olmazsa bir gece rahat uyusam.
*****
Suriye’de Kaybettiklerimiz
R.T.Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve AKP kadrolarının izlediği Suriye ve Ortadoğu politikası yüzünden kaybettiklerimiz:
1- Bölgedeki Türk nüfusa sahip çıkamadık, etkin olmalarını sağlayamadık.
2- Irak’ın kuzeyinden Akdeniz’e petrol ve doğalgaz taşınması için tasarlanan “Kürt koridorunun” büyük kısmı gerçekleşti. Tampon bölge oluşturma planımız suya düştü.
3- Esad düşmedi, daha uzunca bir süre de Suriye’yi yönetmeye devam edecek.
4- Suriye’nin kuzeyinde PKK’nın uzantısı PYD devletleşme yolunda mesafe aldı. ABD, PYD’yi müttefiki olarak ilan etti. ABD/PYD işbirliği ve ABD’nin PYD’ye yardımları engellenemedi.
5- Türkiye, IŞİD’e karşı koalisyona girerek, ABD ile birlikte hareket eden PYD (aslında PKK) ile aynı koalisyonda yer aldı. IŞİD terör eylemlerinin ülkemize taşınma riski arttı.
6- Terör örgütü kabul ettiğimiz PYD’ye giden ABD yardımlarının kendi topraklarımızdan geçişine izin vermek zorunda kaldık. IŞİD ile savaşırken yaralanan PYD’lileri hastanelerimizde tedavi ettik, etmeye devam ediyoruz.
7- Suriyeli 2,5 milyon sığınmacı Türkiye’de. Şimdiden 7,6 milyar dolar harcama yaptık. Bazı şehirlerimizde nüfus dengesi değişti. Göçün getirdiği sosyal ve ekonomik problemler derinleşmekte.
Cahit Armağan Dilek‘in 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsünde yayımlanan yazısından faydalanarak özetlediğim, bu kayıplarımıza daha birçok madde eklemek mümkün.
Fakat bana bir Allah’ın kulu da, “RTE ve AKP’nin izlediği bu politika sayesinde şunları da kazandık” diyebilir mi?