Başkentte İlim ve Edebiyat Adamları Kongresi

104

İLESAM’ın genel kuruluna götürdü bizi İstanbul Başkanımız Cafer Vayni. Arabasına atladığımız gibi her biri kültür ve irfan şövalyesi olan Selim Çoraklı, Mehmet Cangir ve Recep Aslan ile bir Ankara seyahati yapıp geldik. Aklıma hep rahmetli Erol Güngör gelir Cafer Vayni ismi geçince. Çok değerli ve örneği az bir çalışma yaptı genç yaşta rahmeti rahmana kavuşan Rektör Prof. Dr. Erol Güngör ile alakalı. Bu inceleme de, Erol Güngör’ün piyasada hala bulunmayan bütün eserleri yeniden basılmalı tefekkür dünyamız ve yeni nesil için.

Başkent Ankara’ya giderken adeta karlı bir kış günü gibi sabah beşte yola çıktık İstanbul’dan. Buna rağmen beş saatte vardık ve zamanında yetiştik İLESAM14. Genel Kurulu’nun yapılacağı Sıhhıye’deki Türk Tarih Kurumu binasına.

 

Özal Kültüre Kapı Aralıyor

İLESAM’ın kuruluş yıllarını hatırlıyorum. Rahmetli Başbakan Turgut Özal kültür alanında da bir atılım yapmak ve yenilik getirmek istiyordu. Ben ve arkadaşlarım ise Türkiye Yazarlar Birliği’ni hayata geçirmiş (1978) faaliyetlerini programlıyorduk. Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Aytuğ İzat ziyaretimize geldi. Bize ilim, edebiyat, görsel, sinema ve müzik sanatçıları için İLESAM, GESAM, MESAM ve SESAM gibi kuruluşları hayata geçireceklerini, batıda bunun örneklerinin olduğunu hatırlatarak bu konuda neler düşündüğümüzü sordu. O günlerde kısa adı YB olan Yazarlar Birliği de çıtası yüksek, bağımsız ve gündemle örtüşen yoğun bir faaliyet içindeydi. Dolayısıyla Bakanlar Kurulu’ndan da böylece hem kamu yararına faydalı bir kuruluş, hem de Türkiye ismini alarak Türkiye Yazarlar Birliği olmuştu. Dışişlerinden transfer edilen ve ABD tecrübesi olan Aytuğ İzat’a  sırf devlet desteği ile sanatçı, yazar, edip, mütefekkir, ilim adamı yetişebileceğini, boyutunun mevcut şartlarda evrensel olamayacağını, bağımsız düşünemeyeceğini, eğer bir katkı söz konusu ise bunu eserlere ve çalışmalara verilmesi gerektiğini anlatmaya çalıştık.  Neticede biz sivil yolumuza, kamu da resmi yoluna devam etti. Bugünlere gelindi. TYB 38, İLESAM 30 yaşında.

Eğer Kültür Bakanlığı ve bakanları görevini gereği gibi yapsa, bu kuruluşların da ulusal ve uluslararası boyutta sesleri daha gür çıkar. Kamuoyunun oluşuma katkı verir ve gururlanacağımız abide isimlerle tanışılır. Püf noktası burası. Şimdi düşünüyorum herkesin ve her kesimin saygı ile andığı bir önemli şahsiyet kim olabilir  Kültür Bakanlığında?. Siz de bir düşünün.

 

Akif’in Moskova’daki Mezarını Türkiyeye Getirecek Bakan Kim?!

İlk kültür bakanlığı görevini İbrahim Sıtkı Yırcalı yapmış(1957). Sonra adı Turizm ve Tanıtma Bakanlığı olmuş ve bu zaman diliminde de 17 bakan hizmet vermiş. Bakanlığın adı zaman zaman kültür veya turizm, zaman zaman birleşerek kültür ve turizm olmuş. Bugüne kadar da 73 bakan görev almış. Benim hatırımda yansıttıklarıyla kalan bakanlar şu isimler.

Askeri yönetimlerde görev alan Cihat Baban’ı(1961 ve 1981) adını yurt dışına her çıkışında eşine kürk getirmesiyle, Barlas Küntay’ı(1979) “Türkiye’nin tanıtımı için onlarca batılı gazeteci davet ettik Türkiye’ye; yedirdik, içirdik, gezdirdik. Ülkelerine döndüler. Sadece bir tanesi hakkımızda yazdı. O da aleyhte yazdı.” açıklamasıyla, Mükerrem Taşçıoğlu’nu(1986) Nazım Hikmet ile karıştırdığı ” Mehmet Akif Ersoy’un vefatının 50. Yıldönümünde mezarını Moskova’dan Türkiye’ye getireceğiz” demesiyle, Tınaz Titiz(1987) ve Namık kemal Zeybek’i(1989) bilgi çağı ve iletişim demeçleriyle, entelektüel çıtası yüksek, okuyan insan Atila Koç’u (2005) uyumasıyla, Ertuğrul Günay’ı (altı yıl 2007-2013) eski eserlerin restorasyonu ve turizmi öne çıkarmasıyla, büyük umutlarla beklenen Talat Sait Halman’ı (1971), Mesut Yılmaz’ı (1983) Erkan Mumcu’yu(2003) ve Hüseyin Çelik’i (2003) hiç bir şey yapmamakla, Ömer Çelik’i (2013) dışişleri sözcüsü gibi açıklamalarıyla hatırlıyorum.

 

Mersinli İstemihan’a Kaç Yıldız?

Benim için en başarılı Kültür Bakanı ise İstemihan Talay (1997-2002) oldu. Muhteşem yayınları gerçekleştirdi. Hem kamuya, hem sivil yayıncıya(kitap, sinema, resim vs) ve sivil topluma destek verdi. Her türlü kültürel etkinlikte ya bulundu ya da katkı yaptı, temsilci gönderdi. Kültür varlıklarını korudu. Adil ve demokrat tavır sergiledi her kesime ve herkese karşı üstelik. Bir gün telefonum çaldığında “Ben İstemihan Mehmet Bey” diyen biri vardı. Sesinden tanıdım. “Buyurun Sayın Bakanım” dedim. Şöyle devam etti:” İstiklal Marşı’nın kabul yıldönümünü atlamışız. Sizin davetinizle hatırladık. Eğer kabul ederseniz birlikte program yapalım.” dediğinde yüreğimin yağı eridi. Hem TBMM’nde, hem Birinci Meclis’te, hem Tacettin Dergâhında ve hem de bakanlıkta görkemli etkinlik gerçekleştirdik. İlk defa İstiklal Marşımızı anlatan bir eseri sahneye koydu. Akif’in çocuk ve torunlarına da yardım eden bir devlet adamıydı. Bunları kendi sorumluluğumda kabul ettiğimden hatırlatıyorum.

Eğer bakanlık çalışıyorsa; sivil toplum da, örgütleri de canhıraş çalışıyordur. Özel kanunla faaliyet gösteren İLESAM Genel Kurulu’nda yeni sakal bırakan Sayın Bakan Mahir Ünal gelmemişti!. Herhalde bakanlığını ilgilendirmiyor diye düşünmüş, hatta temsilci bile göndermemişti!. Faks ile bir mesaj geçmişti.

Mahir Bakan Şehir ve Kültür Projesi İstiyor

İLESAM Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız “Sayın bakan Mahir Ünal sivil toplum örgütlerini çağırdı. Biz de gittik. Bize dedi ki (Artık sizlerden şehir ve kültür konusunda proje isteyeceğim.) dedi. Kalabalık olduğu için görüşümüzü açıklayamadık.” Bunu duyunca içimden güldüm.

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Birlik Vakfı’nın MTTB’deki 30. Kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşmada “Zarf güzel mazruf değil. 14 yılda kültür ve eğitimde başarısız olduk. Sivil toplumdan katkı ve proje istiyorum” dediğinden galiba bakanlık görevini sürdürenlerin bundan haberi yok. Üstelik Şehir ve Kültür diye fevkalade  ciddi, güzel, üzerinde çalışılmış, titiz bir aylık dergi var. Yayınlayan da Sayın Cumhurbaşkanının sınıf arkadaşı Muhterem yazar Mehmet Kamil Berse. Bu dergi içindekileri sayın bakan görse, algılasa ve uygulasa kültür ve şehir hayatımız nefes alır herhalde.

 

Gelelim İLESAM Kongresine; Altı yıldır yönetimde bulunan Başkan Mehmet Nuri Parmaksız’ı gerek telefonla ve gerekse imzasız mektuplarla tacizi tam bir ilkellik. Bütçenin az olmasıyla alakalı bakanlık bürokratlarının da yeterli çalışmadığını gösteriyor. Ayrıca kamudan beklenti içine girilmesi yanlış. Eğer girilirse; görevi gereği davete icap etmeyenler olursa da sert bir dille kınanmalıydı. Yoksa onlar yaptıklarını doğru kabul edeceklerdir. Parmaksız’ın “Biz size ve Allah’a hesap veririz” demesi inanmış aydın portresi verdi. Yargılanarak mahkûm olan eski yönetim kurulu olayı daha geniş duyurulmalı ki bir sonrakiler onların yaptıklarına tenezzül etmesin, tuzağa düşmesin. Tanıtım filmi çok hızlı aktı ve yetersizdi. Müzik filmin önüne geçmişti. Bu tür çalışmalara müzisyen arkadaşlarımızın da katkı vermesi gerekir diye düşünüyorum. İçimizden tanım müzikçileri çıkmalı.

 

Tefekkür ve İrfan Neslini Yenilemek

Fikir ve kültür hayatımızla, sanatımız ve medeniyet hareketimizi ilgilendiren yasaların güncellenmeye çalışılması girişimi takdir edilecek bir gelişme. Bu hızlandırılmalı. Fotokopi merkezlerinin üzerine gidilmesiyle birlikte konuya uygulanabilir yeni bir alternatif çözüm de getirilmeli.

Üyelerin hakkını korumak amacıyla 9 davanın kazanılması da alkışlanacak bir olay. Devamı da dilerim olumlu gelir. Özellikle muhafazakar yayınevleri fikir emekçilerinin hakkını gaspediyor. İnançlarının tersine kul hakkına tenezzül ediyorlar. Dolayısıyla da fikir üretimimiz de yerlerde sürünüyor. Hala bir Peyami Safa yok, Cemil Meriç yok onların mirasları yeniyor. 3000 üyeli bir kuruluşun genel kurulu 100 kadar aksakal ve aksaç aydınla olmamalı. Genç nesile kapı aranmalı, genç üyeler aksakalların yanında yer almalıdır.

Sayın Başkan Parmaksız “eleştiri tekamülün kamçısıdır” diyor. Çok şık bir yaklaşım. Federasyona veya konfederasyona gidilmesi yeni bir hareket getirmez. Çünkü günümüzde emekçi sendikaları HAK-İŞ, TÜRK-İŞ ve DİSK gibi konfederasyonlar tarihinin en etkisiz ve eylemsiz günlerini yaşıyor kaynak ve kadroları olmasına rağmen.

 

Kitap Anıt Kitap Kent

O zaman 30 yıl etkinlikleri görkemli olmalı. İLESAM amaçlı teşekküller, gelişmiş ülkelerde nasıldır? Mesela Fransa ve Almanya’da neler yapar bu konuda bir çalışma yapmak gerekir ve sonra yetkililere iletilmesi icap eder. Bu görev de genel merkeze düşer.

Hollanda’da kitap anıtlar gördüm değil yeni neslin, her kesimin  bile dikkatini çekiyordu. Al beni oku diyordu sanki kitaplar. Hatta Türk Büyükelçiliğimizin hemen bitişiğindeydi bu görseller. Ayrıca Güney Kore’nin Başkenti Seul’de Paju Kitapkenk kuruldu. Sadece İLESAM’ın değil, ESKADER’in, TYB’nin de böyle projeleri olmalı, bakanlığa vermeli. Türkiye’de bu konuda sevindirici gelişmeler olduğunu İTO açıkladı. Kişi başına kitap sayısı 8.6 olmuş. Aman ne güzel. Yayıncılık 4 yılda %12 büyümüş. Dünya sıralamasında Fransa’yı geçmiş, 11. Sıraya yükselmişiz. 2015’teki kitap cirosu 3 milyar $ olmuş. Büyük bir rakam. Kağıtçılar, matbaacılar, yayıncılar, dağıtıcılar, ciltçiler, sesli yayıncılar, animasyoncular vs ortak hareket etmeyi düşünmezler mi ki?

 

Dijital yayınlık konusuna İLESAM genel kurulunda hiç değinilmedi. Akademisyenlerin ve edebi çalışmalar yapanların telif hakları nasıl korunacak bir başka çalışma hususu. İLESAM’ın hem fiili ve hem de tahmini bütçesi çok az. Kanarya Sevenlerin bile gerisinde. Kaynak artırımında bulunmak için eser sahipleri çalışmalarını size teberruda bulunabilir. Bir örnek vermek gerekirse Prof. Dr. Aziz Akgül’ün başkanı olduğu İsrafı Önleme Vakfı İSVAK ülke genelinde sanatçılardan tablo bağışında bulunmasını isteyerek mikrokredi projesinin önemli bir bölümünün sermayesini meydana getirdi. Faydalı işler yaptı. Fikir emekçisi kuruluşlarımız böyle bir şeyi düşünemezler mi?

 

Anayasa Değişikliğine Fikir Emekçileri ve Sivil Toplum Desteği

Ayrıca günümüzde Anayasa değişikliği konusunda yapılan çalışmalarda İlesam da amacı doğrultusunda çalışmalar yaparak yaprak görüşünü açıklamalı.

Türkiye’de genelde sivil toplum kuruluşları lokomotif bir veya birkaç  kişinin gayretiyle ayakta duruyor. Hele bu kuruluşun imkanları varsa kavga da kaçınılmaz oluyor. Buna rağmen Türkiye’de sivil toplum bir aydın sorumluluğu içinde ve amacı doğrultusunda vitesini büyütmek mecburiyetinde. İLESAM’ın yeni yönetimini kutlarım.