Basın Bildirisi

67

 (Türk
Sanayisinin Durumu)

Türkiye’de uluslararası rekabette
Türk sanayisinin yanında olmak için organize sanayi bölgeleri (OSB)
kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının web
sayfasındaki verilere göre bugün itibariyle
Bakanlıkça  sicil verilerek tüzel kişilik kazanan OSB sayısı 353’e
ulaşmıştır.
Türk sanayisinin uluslararası alanda rekabet yapabilmesi
için üretimde fiyatların dünya koşullarına uygun olması gerekmektedir.

Üretim fiyatlarını
etkileyen önemli giderlerden doğalgaz organize sanayi bölgelerinde BOTAŞ
tarafından temin edilmekte ve BOTAŞ tarafından yapılan zamlar satış tarifesine
yansıtılmaktadır. Elektrik giderleri de ilgili elektrik şirketleri tarafından
tahsil edilmektedir. Örnek olarak organize sanayi bölgesinde Seramik, Raylı
Sistemler, Otomotiv Sanayi, Makine-Metal, Madencilik vb. sektörler bulunan herhangi
bir ilimizi ele aldığımızda doğalgaz ve elektrik giderleri açısından şöyle bir
tabloyla karşılaşılmaktadır:

En çok elektrik ve doğal
gaz kullanan Seramik ve diğer iş kollarında uluslararası rekabete karşı son
yıllarda fiyatların kontrol edilebilmesi zorlaşmıştır. Türkiye İstatistik
Kurumunun (TÜİK) verilerine göre
2020 yılı II. Dönem ( 1 Temmuz -31
Aralık)  elektrik fiyatlarına
bakıldığında Sanayi bölgeleri için  1 kWh elektrik için ortalama 57,3 kuruş
ödenir iken,   2022 yılı I. Dönem fiyatları (1 Ocak – 30 Haziran
2022) 1 kWh elektrik için ortalama 217. 4 kuruş   olmuştur.

Doğalgaz ortalama birim
fiyatları ise sanayide 1m3 için 2020 yılı II.  Dönem ( 1 Temmuz -31 Aralık)   175.
5 kuruş
ödenir iken, 2022 yılı I.  Dönem (1 Ocak – 30 Haziran 2022) 1m3
için 1070. 7 kuruşa yükselmiştir. 

Ocak 2023’e geldiğimiz şu
günlerde 2022 yılı II.  Dönem ( 1
Temmuz -31 Aralık)  hem elektrik hem de
doğal gaz fiyat artışı da hesaba katılmalıdır.
Aradaki bu yükselişin
Türk sanayicisi tarafından telafi edilmesi mümkün görünmemektedir.
Diğer
taraftan doğalgaz ve elektrik fiyatlarına yansıyan bu yüksek artışın satış
fiyatlarına yansıtılması halinde uluslararası alanda rekabet gücü kaybedilecektir.
Bununla beraber peşi sıra iflasların gelmesi de tehlike arz etmektedir.  Uluslararası alanda birçok sanayi ürününde
Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’da Hindistan ve Çin malları piyasayı tutmuş ve Türk
mallarının alanını daraltmıştır. Türk sanayicisinin ve ihracatçısının rekabet
gücü yok olmaktadır.

İlerleyen günlerde
gerekli tedbirler alınmadığı takdirde Türk girişimciler kendi kurdukları ve
sıfırdan var ettikleri fabrikalarını Çin başta olmak üzere yabancı firmalara
satmak zorunda kalacaklardır.
Geçmiş yıllarda bunun birçok örneği Organize
Sanayi bölgelerinde görülmüştür. Adeta Türkiye’ye yabancı sermaye uluslararası
teamüllerle gelmemekte, çoğu kez yabancılar tarafından Türk girişimcilerin
kurmuş olduğu firmalar yahut fabrikalar ederinin çok altında alınmaktadır. Bu
durum aynı zamanda Türk işçisinin, teknisyen, tekniker ve mühendisinin
binlercesini işsiz bırakmaktadır. Bu işsizlik sonucu ailevî ve diğer sosyolojik
bunalım ve krizler ortaya çıkmaktadır. Hâlbuki devlet tarafından tüm sektörler
korunma altına alınmalı Türk sanayisinin, ihracatçısının ve tüm çalışanlarının
hayat damarları daima açık tutulmalıdır.

Türkiye birçok iktisadî
sektörde kazanımını kaybetmiştir. Tarım, hayvancılık, endüstri, bilim ve teknoloji,
bilişim ve birçok sektörde dünya gerçeklerini kaçırmaktadır.  Osmanlı
Devleti’nin çöküşünde en büyük etken,  Osmanlı ekonomik sisteminin ihracatı ihmal
eden ithalata dayanan dolayısı ile çağın ruhu ile bağdaşmayan anlayışı
bulunmaktadır
. Türkiye her geçen gün artan Dış Ticaret açığıyla Osmanlı
Devleti’nin düşmüş olduğu bunalımın benzerleri ile karşı karşıya kalma
tehlikesini yaşamaktadır.

Anayasamızın
166. madde ve müteakip maddeleri ekonomik hükümleri içermektedir
. Madde
166:  “Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayiin ve
tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke
kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde
kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin
görevidir. Planda millî tasarrufu ve üretimi artırıcı, fiyatlarda istikrar ve
dış ödemelerde dengeyi sağlayıcı, yatırım ve istihdamı geliştirici tedbirler
öngörülür; yatırımlarda toplum yararları ve gerekleri gözetilir; kaynakların
verimli şekilde kullanılması hedef alınır. Kalkınma girişimleri, bu plana göre
gerçekleştirilir. Kalkınma planlarının hazırlanmasına, Türkiye Büyük Millet
Meclisince onaylanmasına, uygulanmasına, değiştirilmesine ve bütünlüğünü
bozacak değişikliklerin önlenmesine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
(Ek
fıkra: 7/5/2010-5982/23 md.) 
Ekonomik ve
sosyal politikaların oluşturulmasında Cumhurbaşkanına istişarî nitelikte görüş
bildirmek amacıyla Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulur. Ekonomik ve Sosyal
Konseyin kuruluş ve işleyişi kanunla düzenlenir” İfadeleri ile çok önemli
hususları vurgulamaktadır.

Ekonomik
ve Sosyal Konseyin işleyişi çok büyük bir önem arz etmektedir. Tüm iş kolları
için düzenli bir şekilde hayata geçirilmesi Türk ekonomisini uluslararası
alanda güçlü hale getirecektir.

Saygılarımla