O gayet beyefendi, davranışları yerinde ve olgun, tam bir riyasız, Müslüman Türk ‘tü. Başbuğu ortaokul 3. Sınıfta iken tanıdım. Rahmetli eski il başkanlarımızdan Osman Yıldırım Bey’in (Dişçi) bürosuna gelmişlerdi. 5-10 kişi civarında olan ilkler karşılamıştı Başbuğu Gümüşhane’de . Büro birinci katta idi. Nasıl dikkatimi çekti bilemiyorum, ben de oraya gittim. Ezan okunmuştu, camiye gidelim dediler. O hayır dedi, şurada abdes alıp namazımı kılayım dedi. Osman Amca’nın oğlu Erhan kardeşim, ibrikle su döktü Başbuğ abdestini aldı. Bir namazlık getirdiler, orada müsait yer olan köşede namazını kıldı . Ben de pencere camına tırmanıp onu izledim.
*
Oysa cami uzak değildi, o çocuk halimle niçin Erbakan gibi camiye gidip insanlarla tokalaşmadı, diye de düşündüm. Sonra sonra tanıyarak anladım ki İslamı şahsi çıkar ilişkilerine katmayan bir insan, lider ve Başbuğdu o. Daha sonraki yıllarda ocak yönetiminde görev aldığımda, Şiran olayları olmuştu Ankaraya ben gittim . Küçük Esat ta Muhsin Bey’in Ocak genel bşk olduğu zamandı, bir toplantıdan sonra Gümüşhaneden gelen temsilciler gelsin dendi. İltan Öğretmek Beyle birlikte Başbuğun yanına gittik. Biz içeri girince ayağa kalktı, elini öptük. Hoş geldiniz dedi . Nasılsınız, aileleriniz nasıllar diye hal hatır sordu. Benim bacaklarım korkudan titriyordu. Lisede birkaç arkadaşım sol görüşlü idi, aynı sınıfta idik . Onların da söylemleri ile Türkeş kaba kuvvetçidir , faşisttir , vurducu kırdıcıdır , o zaman ki propagandalardan dolayı o etkiler üzerimizde idi . Ancak Başbuğun bir İstanbul beyefendisi gibi bize karşı olan davranışları bizi çok etkilemişti . Sol cenahın attığı iftiralarla tam tezat bir insan vardı karşımızda . Mevzuya gelindi .
*
Evladım dedi, sizler neden Bülent Ecevit’in konuşma yapması için önlem almadınız. Bülent Bey, büyük bir partimizin genel başkanıdır. Rusya’dan gelmedi, önlem alsaydınız da bu olaylar olamasa daha iyi olmaz mıydı? Şiran da Bülent Bey konuşurken Erzincan senatörü bir çocuğun elindeki Türk ve üç hilal bayrağını yırtınca halk Ecevit ve ekibini taşlamıştı, olaylar çıkmıştı. O zaman Şiran da Ülkücü Hareket zayıftı. Efendim dedik o olayda Ülkücüler yoktu. Biliyorum dedi. Ben size Gümüşhane gibi yerlerde Milliyetçi duygular güçlüdür diyorum, neden önlem alıp ta Bülent Bey’in konuşmasını sağlamadınız, diyorum dedi. Benim aklımdan, yine sol görüşlü arkadaşların propagandaları gelirken, şuraya bak dedim içimden; sol Başbuğa faşist diyor,o ise ”neden önlem alıp ta Bülent Bey’in rahat konuşmasını sağlamadınız ”diye bize sitem ediyor.
*
Evladım dedi Başbuğ: Memlekete gittiğinizde, il Bşk ve Ocak Bşk nına selamımı söyleyin , teşkilattan içeri girip te , kim bu camianın bir ferdi oluyorsa önce DEMOKRASİ VE CUMHURİYET’in ne olduğunu onlara öğretsinler . İnsana saygıyı öğretsinler ”dedi. Bize karnınız aç mı? Dönüp Muhsin Bey’e, misafirlerimizle ilgilenin, ihtiyaçlarını temin edin ” dedikten sonra elini öpüp ayrıldık . Yanından ayrıldığımızda, Başbuğun dirayeti, inancı, imanı, kararlılığı ve alçak gönüllülüğü beni iyice kuşatmıştı. Gösterişsizliği, sadeliği , vatan , millet , bayrak , İslamdaki adalet ruhu ve insan sevgisi onunla bir defa dahi konuşsanız bile anlaşılabiliyordu . Onu unutmak, hele hele şu anki ortamlarda mümkün değil .
*
Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun. Peygamberimize komşu olur inş.
Saygılarımla…