Düşünün; bir komşunuz var.
İnançlarınız farklı ama onun da sizin de inancınız; “tüm yaratılmışlar aynı Allah’ın eseridir” diyor.
İkinizin de inancı hırsızlığı, tecavüzü, insan öldürmeyi yasaklıyor.
“Yaradan’ın verdiği canı ancak Yaradan alır” diyor.
Siz onun ürettiği sebzeyi, meyveyi, eti, sütü tüketiyorsunuz, o da sizin inşa ettiğiniz evde yaşıyor. Ya da elektrik, su, oto tamircisi.
Özünde ikiniz de birbirinize muhtaçsınız.
Birbirinizin “velinimetisiniz.”
Hatta çocuklarınız birbirini sevmiş, evlenmiş, akraba olmuşsunuz.
Birbirinize kıyar mısınız?
Hemen tamamı Müslüman olan Ortadoğu’ya bir bakın; “Müslüman Müslüman’ı boğazlıyor!” NEDEN?
Osmanlı’yı arkadan vuranlar kimlerdi?
El Suud ve El Haşimi aşiretleri!
Yani, daha sonra emperyalist güçlerin, kurulmalarına olanak sağladığı bugünkü Suudi Arabistan ve Ürdün!
İngiliz Ajanı Lawrence‘nin Osmanlı’ya karşı ayaklandırdığı Şerif Hüseyin’in torunları hala emperyalizmle kol kola!
Onlar, Türkiye’ye geldikleri zaman Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal’in kabrini ziyaret etmiyorlar ama bizim siyasi iktidar sahipleri bu emperyalist uşaklarına madalyalar takıyor, otellerindeki ayaklarına gidiyorlar! NEDEN?
BOP-Büyük Ortadoğu Projesi ve “Arap Baharı” denilen kirli oyunlarla emperyalist güçlerin Ortadoğu’ya “demokrasi” getireceğini düşünebilmek hangi aklın eseridir?
İnsanca ve huzur içinde yaşayabilmek için, “ülke savunması için gerekli değilse savaş bir cinayettir” diyen Mustafa Kemal’i anlamamak mümkün mü?
O halde, “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini neden yok sayıyor ve hemen tüm komşularımız ve ekonomik ilişkilerimizin en yoğun olduğu ülkelerle neden dalaşıyoruz?
Sürekli “dış borçla” yaşayan bir ülkenin dünya ile kavgalı olmasının o ülkeye bir yararı olabilir mi?
“Barış süreci” diye diye, sonunda barışı yok etmenin mantığı ne olabilir? “Yurtta barış” olamazsa, dünyada barış olabilir mi?
İşte, “sözde dostumuz, müttefikimiz, stratejik ortağımız” dediğimiz ABD, açıkça PKK’yı ve PYD’yi en gelişmiş silahlarla donatıyor! NEDEN?
Barzani’nin Irak’ın kuzeyinde “Bağımsız bir Kürt Devleti” kurma niyetini ve Türkiye’nin Güneydoğusunu “Kuzey Kürdistan” diye tanımlamasını yeni mi öğreniyoruz? Bu adamın AKP Kongrelerinde kürsüye çıkması, Diyarbakır’da “Devlet Başkanı” gibi ağırlanması ve “sözde bayrağının” direklere dikilmesini bu ülkenin yurttaşları doğru buluyor mu?
Petrol, silah, ilaç ve inşaat sektörünün “küresel devlerinin” çıkarları adına yaratılan “savaş kumpasları” ile Ortadoğu, Kuzey Afrika, Kafkaslar ve Yakındoğu’da kan gövdeyi götürüyor! Ve, bu ahlaksız savaşlarda ve terör eylemlerinde hep Müslümanlar ölüyor! NEDEN?
Müslüman dünyası ne zaman uyanacak?
Bu koşullar altında dini bir bayramı kutluyoruz!
Müslüman dünyası kendi içinde emperyalistlerle işbirliği yapan ve Allah’a değil güce ve paraya tapan yöneticilerle huzur ve güven içinde yaşayabilir mi?
Müslüman’ın Müslüman’ı kurban ettiği insanlık dışı bir kurmaca düzen içindeyiz.
Kur’an’da yaklaşık 21 ayette “aklını kullan” diyor Yaradan!
Yeter artık bu aldanış!
Aklını kullan ey Müslüman!
– Köle zincirlerini kırabilen, küçük yaşlarda kendisine anlatılan yalanlarla değil, gerçeklerle yaşamasını bilen, “Kindar” değil, “hoşgörü ve insan sevgisi” ile yaşayan “Yaratılmışı severiz Yaradan’dan ötürü” diyebilen tüm gerçek Müslümanların Kurban Bayramlarını içtenlikle kutlarım.