Devlet Bahçeli’nin “Öcalan “Meclis’e gelsin, DEM grubunda konuşsun” çağrısı için herkes konuştu. Ama CB Erdoğan bir yorum yapmadı. Türkiye’yi çalkalayan, geleceğimizi ve bölge dengelerini değiştirebilecek bir konuda gazeteciler de Erdoğan’a soru sor(a)madılar.
Bu arada siyasetin dışında zannettiğimiz iki cenahta dikkatimi çeken çok ilginç gelişmeler oldu:
Yeraltı dünyasının önemli isimleri Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz’dan, cezaevinden çıkmalarını sağlayan, Bahçeli’nin açıklamalarına destek geldi.
Çakıcı, Bahçeli’yi makamında ziyaret etti.
Kürşat Yılmaz “Saygıdeğer Türkmen Beyimiz rastgele cümle kurmaz. O cümlede yer alan her harf, vatan, millet sevgisinden başka düsturu olamayan genel başkanımızın imbiğinden süzülür de kelimeye, kelimeler cümleye dönüşür. Bir gün bir saniye bile onu yalnız bırakmayacak, gerekirse can alıp can vereceğiz” ifadeleriyle tam bir mürit sadakati gösterdi.
Zaten Bahçeli’nin sadık taraftarları O’na “bilge lider” derler ve anlaşılamayan tavırları olduğunda da “Devlet Bey’in bir bildiği vardır” diye savunurlar. Bir de halkımız içinde “devlet aklı” diye kullanılan bir kavram vardır ki Kürşat Yılmaz gibi sadık taraftarları “Devlet Bey’in aklı” ile “Devlet aklını” eş anlamlı algılarlar.
Ama nedense bu aklın desteklediği zihniyetin ülkeyi ekonomik buhran, sosyal çözülme gibi sıkıntılı durumlara getirmiş olduğunu, bu aklın 10 milyondan fazla sığınmacı ve kaçağın ülkemizde kalmasını önleyemediğini; milli vasfını kaybeden Eğitim, okullara aç giden çocuklar, çocuk ve kadın cinayetleri gibi “beka sorunlarına” bu aklın destek olduğunu sorgulamazlar.
***********************************
Cübbeli Ahmet’e U Dönüşü Yaptıran Ne?
Devlet Bahçeli’nin “Öcalan açılımını” ummadığımız biri sorguladı. Cübbeli Ahmet Hoca adıyla tanınan Ahmet Mahmut Ünlü, 24 Ekim Perşembe günü yaptığı cami sohbetinde, Bahçeli’yi ağır sözlerle eleştirdi. Vaazını Twitter ve YouTube hesabından paylaşan Cübbeli Ahmet, bir gün sonra videoyu her yerden sildi.
Silinen videoda şu cümleler vardı: “Şu anda bu işleri yanlış buluyoruz. Düşmanla kâfirle barış olmaz, muharebe olur. Son terörist kalana kadar mücadele devam. Şimdi iş nereye döndü ilk teröristi Meclis’e getirmeye döndü. Ulan ‘son teröriste kadar öldüreceğim’ dedin, şimdi ilk teröriste ‘gel de başıma geç’ diyor.’
‘Bunun izahı yok. Burada 40 bin şehit var, gazi var, yetimler, dullar, analar, babalar var. Yemezler yedirmezler. Herkes haddini bilecek. Kimsenin memleketinin dinamikleriyle oynamaya haddi yok. Kimseye yağcılık yapmam. Apo kim ya? Şerefsiz, dinsiz kitapsız, Marksist, Leninist’in önde gideni…”
****
Bu paylaşım silinince, Gazeteci İsmail Saymaz “Cübbeli Ahmet’i kim tehdit etti?” diye sordu. Kısa bir süre sonra sosyal medyada başka bir haber okuduk.
“Cübbeli Ahmet Ünlü Hoca, bugün Alaattin Çakıcı’yı ziyaret etti. Gündeme dair bilgi alışverişinde bulundular.”
Bu ziyaretin öncesinde Cübbeli Ahmet sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı:
“Kandil Abdullah Öcalan’ı hiç adam yerine koymuyor ve onun hiçbir etkisi olmadığını açıklıyor. Böylece Devlet Beyefendi’nin: “PKK’nın arkasında Siyonist Yahûdîler ve Amerikalılar var” sözünün doğruluğu ortaya çıkmış oluyor. Demek ki Devlet Bey, Apo’nun güçsüzlüğünü ve Kandil’in direk Siyonizme bağlı olduğunu ifade etmek için bu açıklamaları yapmış.”
Cübbeli Ahmet’in kendi cemaati üzerinde büyük bir ikna yeteneği olduğunu tahmin edebiliyordum. Ama anlaşılan O’nu da ikna edebilecekler varmış.
“Eski Çözüm Sürecinde” halkımızı ikna etmek için “akil insanlar” kullanılmıştı. Bunlar pek başarılı olamamıştı. Yeni sürecin akilleri anlaşılan ikna konusunda daha yetenekliler.
Bu kadar ciddi bir meseleyi devleti yönetenlerin anlattıklarından değil, siyasetin dışında olduğunu sandığımız Çakıcı ve Cübbeli gibi kişiler üzerinden değerlendirmek durumunda kalmak üzücü.
***********************************
Hangi Devlet’in Aklı
Bahçeli’nin “Öcalan’ı hapisten çıkarmak ve TBMM’de konuşturup suretiyle, PKK’yı tasfiye etme veya silah bıraktırma projesi” nasıl bir “devlet aklı” olabilir, anlamaya çalışalım.
Öncelikle bu sadece Devlet Bey’in aklı değil, Devleti yöneten R.T.Erdoğan ve yakın ekibinin ortak aklı ile alınmış bir karar olduğu aşikar. Aksini düşünmek “Bahçeli Erdoğan’ı esir aldı” diyenleri haklı çıkarır.
Üstelik bu planın içinde Öcalan ve DEM Parti’nin başından beri var olduğu anlaşılıyor.
DEM Parti 24 Eylül- 30 Eylül 2024 arasında TBMM’de tam 103 tane kanun teklifi vermiş. 6 gün içinde verilen bu tekliflerin hepsi “umut hakkı” kapsamında Öcalan’a af çıkartılması hakkında imiş. Bu tekliflerin verildiği tarihler Bahçeli’nin DEM milletvekillerinin elini sıkmasından bir hafta önce. Yine Bahçeli’nin “Öcalan umut hakkı kapsamında affedilsin” anlamına gelen açıklamasından 3 hafta önce verilmiş.
Demek ki “mutfakta pişirilen şey” önceden ocağa konmuştu, Bahçeli’nin konuşmasıyla kokusu çıktı.
Şimdi bizden istenen “devletin bir bildiği vardır” diyerek sorgulamadan rıza göstermemiz.
Şimdiye kadar o kadar kötü yönetildik ki, “devletin bir şey bildiğinden” kuşkuluyum.
Çünkü, meslektaşım Av. Gürkan Uysal’ın yazısında belirttiği gibi, “Devletin bildiği tek şey karar vericilerin kendi menfaatleridir. Ve o karar vericiler kendi menfaatleriyle siz vatandaşların menfaatleri ters düştüğü her durumda sadece ve sadece kendi menfaatlerini tercih ederler.”
Bu tespiti iç politika açısından yorumlarsak, ilk hedefin Erdoğan’ı tekrar ve ömür boyu Cumhurbaşkanı seçtirecek bir Anayasa değişikliği için DEM Partililerin oylarını kazanma çabası olarak değerlendirilebilir.
Dış politika açısından yeniden ABD’nin yanında konumlanma çabası olabilir. ABD, ordusunu Suriye’den çektikten sonra, PYD’nin zarar görmesini istemiyor. ABD Türkiye’nin Suriye’deki operasyonlarını durdurmasını ve PYD’yi desteklemesini sağlamaya çalışıyor. Türkiye bu konuda ikna edilmiş ve İsrail’in güvenliği için kurulan Suriye’deki PKK (PYD) devletini tanımak ve palazlandırmak gibi bir görevi kabul etmek zorunda kalmış olabilir.
Bunun karşılığı olarak PKK Türkiye’den geçici bir süre çıkarılırsa, Cumhur İttifakı “PKK’yı yok ettik” propagandasıyla bir seçim daha kazanır.
Yani hem ABD hem de Cumhur İttifakının kazanacağı bir “win- win” yani “kazan- kazan” projesi… Kaybeden kim olacak? Herhalde yine Türk Milleti.