Baba üzerine ne kadar yazı yazılıp konuşmalar yapılsa azdır. Babanın değerini ve kıymetini insanlar baba olduğu zaman ve birde babalarını kaybettiği zaman anlar. Babalar ailenin temel direği, varlık nedenidir. Baba gücün simgesi, neslin devamıdır. Babalar nasihat verir, ders verir, babalar evlatları için örnektir, kol kanattır, deyim yerinde ise her şeydir.
Babaları hayatta olanlar babalarının değerini bilmez ve anlayamazlar. Babalar ebedi aleme gittikten sonra eyvah derler ve iş işten geçmiş olur. Baba ile ilgili ne söylense az. Geçtiğimiz günlerde okunmuş kitap satan bir satıcıdan satın aldığım ‘Tarih Boyunca Babaların çocuklara öğütleri’ adlı Mustafa Turan imzalı kitap gerçekten muhteşem. Kitapta peygamberlerin, ünlü düşünürlerin, yazarların, fikir adamlarının ve dünyaca tanınan edebiyatçıların çocuklarına yaptığı öğütleri içermekte. Kitabı bir çırpıda okuyup incelediğimde ne kadar güzel yazılmış bir baş ucu kitabı olduğunu anladım. Onlardan bir iki nasihat’i burada sizlerle paylaşmak istiyorum
Ünlülerin evlatlarına nasihatleri
‘Hz Ali’nin ‘Ey Oğul yalancı ile arkadaş olmaktan sakın, O sana uzağı yakın, yakını da uzak gösterir’ Şair Nabi’nin ‘Ey Oğul İnsanda bir dil iki kulak vardır, öyleyse sende bir söyle iki sus, sözünü kısa tut ki inci ve mercan gibi değerli olsun’ sözlerine ilaveten Türk dil bilgini Kaşgarlı Mahmut’un oğluna yaptığı şu nasihat çok önemli Kaşgarlı Mahmut’u dinliyoruz ” Oğlum ananın babanın sözünü işittiğinde red etme, mal baht bulduğunda buldum delisi olma, haddini aşma, sözün özünü hep bilginler söyler, bilginlere yakın dur, akıllı kişi öğüt kabul edendir” ne kadar güzel nasihatler. Bugün bile geçerliliğini koruyan bu nasihatler evlatlara yol göstermekte, ışık olmaktadır.
“Baba Sevgisi” belgeseli
Gebze’nin tanınmış iş adamlarından merhum Mustafa Aykan gazetemizin kurulduğundan beri abone olup, okuyan vefakâr bir okuyucumuzdu. Oğlu Murat Aykan’ın babasının son arzusu olan Babasının doğum memleketi Yusufeli’ne götürüp orada çocukluk yıllarını geçirdiği köy ve şehrin belgesel görüntülerini çektirmişti. Sayın Murat Aykan babası vefat ettikten sonra Baba sevgisi ona Yusufeli ilçesinin de belgeselini hazırlama heyecanı verdi. Geçtiğimiz hafta sonu Murat Aykan beyle Sivas Bayburt üzerinden Yusufeli’ne gidip Yusufeli’nin belgesel görüntülerini çektik. Çoruh vadisi ve Yusufeli köylerinin adım adım dolaştık. Yusufeli Kaymakamı ve Belediye Başkanı ile söyleşiler yaptık. Değim yerinde ise Yusufeli’nin Kültür ve Medeniyet tarihimizdeki izlerini araştırdık. Sayın Aykan heyecanlı bir şekilde Yusufeli’nin her şeyi ile ilgilenip, tarihi kültürünü folklorunu ozanları, köylerini ve kasabalarını tek tek Devri Alem Kamerası eşliğinde gezerek belgesel yapmamızı sağladı. Babasından söz etti. Babasının dünyaya geldiğini bir zamanlar Yusufeli ilçesinin merkezi olan tarihi Gizkim (Alambaşı Köyüne) ev yapacağını çocukları ile birlikte her yıl tatili babasının dünyaya geldiği köyde geçireceğini söylerken oldukça duygulanıyordu. Baba sevgisi, Baba’ya vefa, Murat beyin Yusufeli belgesi hazırlanmasına vesile olmuştu. Murat beyin babası ile ilgili hazırlattığı belgesel ise www.gebzegazetesi.com.tr ‘de yer alan Gebze Gazetesi TV’den de izleyebilirsiniz
Yusufeli su altında kalmadan
Değerli dostumuz Sayın Murat Aykan Yusufeli’nin kültür tarihine de çok büyük katkıda bulunuyor. Yusufeli yıllarca baraj yapılacağı gündemi ile tartışma konusu olmuştu. Yusufeli’ne yapılacak olan baraj gerçekleşiyor, ihalesi yapılan baraj önümüzdeki aylarda başlıyor. Yusufeli sular altında kalacak. Yusufeli sular altında kalmadan Yusufeli merkez ve bölgeleri ile ilgile geniş çaplı belgesel çekimleri de gerçekleştirdik. Evleri, bahçe yeri ve işyeri sular altında kayacak Yusufelililerle konuştuk. Vefakâr Yusufeli halkı barajın yapılmasına karşı çıkmıyor, ancak yerlerinin ucuz alınmasına karşı çıkıyor. Mutlaka Yusufeli halkının toprağın ve binalarını değeri tam olarak verilmelidir.
Baba sevgisi ile ilgili neler yazmıştım?
Bugüne kadar bu köşede değişik tarihlerde baba sevgisi ile ilgili birçok yazı kaleme aldım. Rahmetli babam Mustafa Kahraman’ın 3 Ocak 2009 yılında vefat etmesi üzerine kaleme yazdığım yazıların bir kısmını ve baba sevgisi ile yazdıklarımı bir bölümü aşağıda yer almakta. Siz değerli okurlarımdan da Baba Sevgisi ve Baba’ya vefa ile ilgili yazı ve yorumlarınızı bekliyorum
Babamızın kıymetini biliyor muyuz? (16 Ekim 2009 Gebze Gazetesi)
Babalarımız en önemli değerlerimizdendir. Babaları hayatta iken yeteri kadar anlamayız. Zaman zaman da üzeriz. Babalar öldükten sonra kıymetleri anlaşılır. Babalar ailenin direğidir. Babalar sadece aileni direği değil her şeydir.
8 ay önce babamı kaybettiğimde babanın ne anlama geldiğini daha iyi anlamıştım. Yaz tatillerini babamla birlikte köylerde ve yaylalarda geçirerek hayat tecrübesinden yararlanıp, babamla belgesel çekmiştim. Babanın ne kadar değerli bir varlık olduğunu geçtiğimiz hafta Gebzeli işadamı Murat Aykan ile çıktığımız Anadolu turunda daha iyi anlamıştım.
Murat Aykan sanki geleceği bilircesine babasının doğduğu ve iş hayatına atıldığı bölgelerde babasının hayatını belgeselleştirmek için bizleri Erzincan ve Artvin’e götürmüştü. Bir haftalık Anadolu gezisinde Murat Aykan beyin babasına, her defasında “BABAM”diye hitap etmesi beni derinden etkilemişti.
Murat Aykan benim de çok değerli dostum ve yakın arkadaşım olan gazetemizin 25 yıllık okuyucusu, babası Mustafa Aykan’ı kaybetti. Mustafa Aykan dün hakka yürüdü. Merhuma Allah’tan rahmet ve değerli dostum Murat Aykan’ın şahsında tüm ailesine baş sağlığı diliyorum.
Merhum Mustafa Aykan ile Anadolu turu
Bir yıl önceydi.Murat bey babasının hayatını belgeselleştirmek istiyordu. Devri Alem belgesel çekim ekibi olarak bizleri önce Gebze Tepeköy’de ki evine davet etti. Mustafa Aykan ile burada yaptığımız çekimlerden sonra iki hafta önce 28 Eylül’de birlikte Anadolu turuna çıktık. Mustafa beyin hayata atıldığı ve ilk fırınını açtığı Erzincan’a gittik. Mustafa bey ile birlikte Erzincan’da ilk açılan fırının önünde belgesel çektik. Mustafa bey dostlarıyla ve arkadaşıyla sohbet etti. Herkes Mustafa bey için çok güzel şeyler söyledi. Mustafa bey ile Kelkit üzerinden Köse’ye geçtik. Gece geç vakitlerde Bayburt Kop dağı, Erzurum’dan Mustafa beyin baba memleketi Artvin Yusufeli’ne indik.
Yusufeli Gizkim köyündeyiz
Mustafa Aykan ile birlikte Yusufeli Gizkim(Alanbaşı) köyüne gidiyoruz. 1940’lı yıllarda bu köyde dünyaya gelmiş. Gizkim köyü Yusufeli kasına merkezlik bile yapmış tarihi bir köy. Mustafa bey doğduğu evin önünde duygulu anlar yaşıyor. Evin bir kısmı yıkılmış, Mustafa beyi tanıyan insanlar etrafımızı kuşatarak Mustafa bey ve köy ile ilgili bilgiler veriyorlar. Mustafa bey halinden memnun çocukluk yıllarını geçirdiği sokaklar ve okuduğu ilkokulun önünde belgesel çekimlerimizi tamamlayarak köylülerle vedalaşıyor.
Mustafa Aykan vefat etti
Dün bilgisayarımın başına geçtiğimde acı haberi aldım. Murat bey babasının vefat haberini ağlayarak bana veriyordu. Kendisini teselli ettim. Murat Aykan, sanki geleceği görürcesine babasının hayatının belgeselini çektirmişti. Babasının ağzından, iş hayatına atıldığı çocukluk yıllarını geçirdiği bölgelerde babasının hayatını belgeselleştirmesi beni derinden etkiledi.
Ama beni en çok etkileyen Murat beyin babasını sürekli “BABAM”diye hitap etmesi oldu. Ve acaba bizler babalarımıza kaç kez “BABAM” diye hitap edebildik. Babalarımızın kıymetini bilebildik mi? Babalarımızla birlikte zamanı durdurarak babalarımızın elinden tutarak babalarımızın çocukluk yıllarını geçirdiği bölgelere götürüp babalarımızla doya doya hasret giderebildik mi?
Babanızın kıymetini bilin
Evet zaman hızla geçiyor. Gezi boyunca murat beyden bir şey daha öğrenmiştim.Hiçbir şeyi tehir etme her şeyi anında yap ve uygula diyordu. Tıpkı Anadolu turunda benim gidip gitmemem tereddüdünü yaşadığım gibi. İyi ki Anadolu turuna çıkıp Mustafa bey gibi hayatının anının her aşaması ders ve ibret alınacak olaylarla dolu örnek bir işadamının hayatını belgeselleştirme fırsatı buldum. Merhum Mustafa Aykan’ın şahsında ebedi aleme göç eden tüm babalara yüce Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Siz siz olun babalarınızın kıymetini bilin, onların ders ve ibret olacak hayatlarını belgeselleştirerek gelecek nesillere aktarın. Ve her fırsatta “BABAM…BABACIĞIM…CANIM BABACIĞIM…” diyerek sevginizi gösterin.Özetle babınızın kıymetini bilin.
Babasız geçen bir yılın ardından (3 Ocak 2010 Gebze Gazetesi)
Babalarımız en önemli değerlerimizdendir. Babaları hayatta iken yeteri kadar anlamayız. Zaman zaman da üzeriz. Babalar öldükten sonra kıymetleri anlaşılır. Her ne kadar yeteri kadar hakkını teslim edemesek de babalar ailenin direğidir. Babalar sadece ailenin direği değil her şeydir.
Analarımız kadar gündemde olmasa da, Baba olmak çok büyük sorumluluk ister. Baba olmak şefkat ve sevgi ister. Babalarımız çok kıymetli varlıklardır. Babalarımızın kıymetini ancak babalarımızı kaybedince anlarız… Babalarımızın kıymetini bilelim.
Babamla geçirdiğim çocukluk yıllarını daha dün gibi hatırımda. Babamın sırtında saatler süren yayla yolculuğu. Babamla ilk gittiğim şehir gezisi. Beni sevip okşaması. Sigara içtiğim için kızıp dövmesi. Babamla geçirdiğim daha nice hatıralar.
Evet babamı kaybedeli bir yıl oldu. Babasız bir yıl benim için çok zor oldu. Babamın yokluğunu annemle gidermeye, onda o şefkati bulmaya çalıştım. 90 yaşındaki annemi ziyaret ederek baba hasretimi dindirmeye çalışıyorum. Her geziden sonra eve gitmeden anamın elini öpmeye gidip özlem gideriyorum. Hafta sonları küçük oğlumu Emirhanın elinden tutarak babamınve halamın kabrine giderek Fatiha okuyup onsuz geçen ayların ne kadar zor olduğunu tekrar tekrar anlıyorum.
Babamı bir yıl önce kaybetiğimizde, yine bir yurtdışı gezisine çıkmıştım. Daha doğrusu Filistin´e yardım için Gazza’ye gitmiştim Gazze sınır kapısında bombalar altındayken haber gelmiş, apar topar Türkiye´ye dönerek Babamın cenaze namazına son anda katılmıştım.
Dün babamın vafatının birinci yılı münasebetiyle Kuran ve mevlit okutarak bir kez daha acısının hiç bir zaman bitmeyeceğini anladık.
Bir yıl önce babamı kaybettiğimde baba olmanın ne anlama geldiğini daha iyi anlamıştım. Babamla yaşadığımız hatıralar gözümde canlanmıştı.Yaz tatillerini babamla birlikte köylerde ve yaylalarda geçirerek hayat tecrübesinden yararlanıp, babamla belgesel çekmiştim. Bütün yaptıklarımız film şeridi gibi gözümün önünden geçmişti.Siz değerli okurlarıma babanızın kıymetini bilin babalarınızın hayatını kameraya kaydederek gelecek nesillere belgesel görüntüsünü aktarın.
Şehit torunundan, Asker Babası’na (14 Ocak 2010)
Şehitlikler ve şehitlerle ilgili yazdığım yazılarda bende bir şehit torunuyum, Şehit dedeme vefa borcumu ödemek için bu yazıları yazıyorum diyordum. Babamın babası dedem İbrahim Kahraman ( Kandazoğlu) Birinci cihan harbinde askere alınarak cepheye sevk edilmiş ve bir daha geri dönmemiş.
Dedem İbrahim ile ilgili yaptığım tüm araştırmalarda askeri belgelerde ” Espiye, Dikmen köyünden Mustafaoğlu İbrahim Askere celp edilip, Cepheye sevk edildi” yazısından başka hiç bir yazılı belge bulamadım. Yaptığı özel araştırmada Sivas -Suşehri yakınlarında Ermeniler tarafından şehit edildiği.
Bundan sonra artık Bir asker babası olacağım. Oğlum Emre Kahraman’ı Bu gece Askere uğurluyorum 2 Yıllık meslek yüksek okulu mezunu olan oğlum, Açık Öğretim Fakültesi okumasına rağmen askerliğini tecil etmeden Askere gitmeye karar vermesi beni sevindirdi.
Birçok kişinin bedelli askerlik yapmak istediği, bazıları askerden tüymek için çürük raporu aldığı, bir dönemde oğlumu seve seve asker uğurluyorum. Bizzat ben oğlum Emre ile Manisa’daki birliğine kadar gidip ona eşlik edeceğim.
Artık bundan sonara Asker babasıyım. Asker babası olmak büyük bir nimet, bende Askerliğimi Deniz Kuvvetlerinde yaptım. Benim için Askerlik çok önemli. Vatanıma karışı borcumu ödedim. Sıra şimdi oğlumda. Oğlumda askerliğini en işi şekilde yapacak.
Şehit torunu ve Asker babası olmak büyük bir şeref. Bu şerefe herkese nasip olmasını dilerken (8 Ekim 2008 tarihinde bu köşede yer alan ” Asker ve Şehit” başlıklı yazdığım yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.