Aziz Dostum Prof. Dr. HASAN ZUHURİ SARIKAYA’nın Vefatı Üzerine ( 1 )

97

13 Mayıs 2020 tarihinde tarafıma
gönderilen e –mailde, İst. Tek. Ünv. İnş. Fak. Bölüm Başkanı, İSKİ Yön. Kur.
Üyesi, Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı görevlerinde bulunan merhum Prof.
Dr. Hasan Zuhuri Sarıkaya Hocamızın
 hatırasına, Ulusal Membran
Teknolojileri Uygulama- Araştırma Merkezi  (MEM – TEK)  tarafından yayınlanacak olan MEM –TEK
Bülteninde yer almak üzere, özel bir sayı hazırlanmakta olduğundan bahisle, en
geç 18 Mayıs 2020 tarihine kadar gönderilmek üzere, mesai arkadaşlarından bir
hatıra yazısı talep edilmekte olduğunu gördüm.

Tabii ki mevzu, merhum dostum, Değerli Prof.
Dr. Hasan Zuhuri Sarıkaya Hocamız 
olunca yapılan talebe bigâne kalmak
olmazdı. Zira, İSKİ Yön. Kur. Üyesi olarak 8 yıl gibi uzun bir süre mesai
arkadaşlığımız bulunmakta idi. Bu sebeple, ben de çorbada bir nebze de olsa, tuzumuz
olsun kabilinden, hiç değilse, bir şeyler yazmak gayesiyle bu yazıyı yazmaya
karar verdim.

Müsaadenizle
öncelikle, Hasan Hocam ile
tanışmamıza vesile olan serüvenin evveliyatından başlamak istiyorum. Belki
biraz uzun olma ihtimali var ama, mümkün olduğu kadar sıkmadan ve kısa bir şekilde
özetleyerek anlatmaya çalışacağım. Şöyle ki;

 Ben, Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları
Genel Müdürlüğü  (SEKA ) da Genel Müdür
Yard. Ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak vazife yaptığım tarihlerde, o zaman İstanbul Teknik Üniversitesi ( İTÜ
) İnşaat Fakültesi’nde Öğretim Üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Veysel
Eroğlu, SEKA’nın Müşavirliğini
yapıyordu. Bu sebeple, İstanbul’dan İzmit’e
her gelişinde, fırsat buldukça sohbet eder, SEKA’nın mescidinde beraber namaz
kılardık. Daha sonra, SEKA’da yönetim
değişikliği olunca, Veysel Hocam
Müşavirlik görevinden ayrıldı. Beni de kızak bir yer olan uzmanlık kadrosuna
tayin ettiler. Bu tarihten itibaren, Veysel
Hocam
ile irtibatımız kesildi diyebilirim. Zira o tarihlerde henüz cep
telefonu da olmadığı için pek fazla irtibat kurma imkânı olmadı. Böylece aradan
yıllar geçti.

Yıllar
sonra, 1994 Yılın da yapılan Mahalli Seçimlerde Muhterem Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçildi. Seçimin hemen akabinde
Veysel Hocam, Üniversitedeki Öğretim
Üyeliği görevi baki kalmak kaydıyla, İSKİ
Genel Müdürü
olarak tayin edildi. Bu suretle, aradan iki sene kadar daha
bir zaman geçti. Bu arada basından İSKİ’nin bir destan yazdığını, yıllardır
akmayan suların, nasıl gürül gürül aktığını, bir türlü kaldırılamayan
meydanlardaki çöp yığınlarının, sanki sihirli bir el değmiş gibi, kısa bir
zaman içerisinde ortadan kaldırıldığını takip ediyor ve tabii ki, bundan büyük
bir memnuniyet duyuyordum.

Bu
şekilde, günler ve yıllar geçip giderken bir gün SEKA’da Teknik Gen. Müd. Yard.ve
Genel Müdür Vekili olarak beraber vazife yaptığımız ve sonra da İstanbul
Büyükşehir  Belediyesi’nde Müşavir olarak
çalışmaya başlayan, müşterek dostumuz ( merhum ) Sabahattin Doğan bana,”Veysel
Bey,
Sizin ile görüşmek istiyor” dedi. Ben de‘ davete icabet sünnettir “diyerek,
benim Hanım Sultan ile beraber İstanbul’un yolunu tuttuk

İSKİ
’nin o zaman Aksaray’da bulunan Genel Müdürlük binasına giderek 5. Katta
bulunan Genel Müdürlük makamının Özel kalemine vardık. Özel kalemde en az 5- 6
kişi sıra bekliyordu.  Özel Kalem
Müdürüne, Genel Müdür Bey ile görüşmek istediğimi söyledim. Sonradan isminin Lütfi Aydın ( halen SGK. da Başkan Yardımcısı)
olduğunu öğrendiğim Özel Kalem Müdürü,” Beyefendi görüyorsun burası bir
hayli kabalık. Siz lütfen oturun, biz içeriye haber verelim, sıranız gelince
alırız” dediler. Biz haliyle, hanımla beraber oturduk. Allah bilir ya, sıranın
bize en az bir saatten evvel gelmeyeceğini tahmin ediyordum. Fakat oturalı daha
birkaç dakika olmadan, üstelik Özel Kalem Müdürü tarafından henüz içeriye haber
dahi verilmeden, Genel Müdürün, bizi beklediğini söylediler. Tabii ki, bu durum
benim hayretime mucip oldu. Sonradan öğrendiğime göre, Genel Müdür, masasında
bulunan bir kamera vasıtası ile Özel Kalemde bekleyenleri görüyormuş. Bu durumu
ilk defa, öğrenmenin yaşı olmaz misali o gün öğrenmiş oldum.

 İçeri girince Veysel Hocam bizi çok samimi bir şekilde karşıladı. Çay ikramından
sonra,“ Musa Bey Ben, Sizi Yönetim Kurulu
Üyes
i olarak düşünüyorum, ne
dersiniz”
dedi. Ben de, bana olan itimat ve güveniniz sebebiyle teşekkür
ederim diyerek, yapılan teklifi kabul ettim. Hemen orada el yazısı ile 2
dilekçe yazdım. Birinde SEKA Genel Müdürlüğünden Emekliliğimin yapılmasını
istedim. Diğer dilekçe ile de İSKİ
Yönetim Kurulu Üyeliğine
tayinimin yapılmasını talep ettim. Veysel Hocam bu arada bize bir de öğle
yemeği ikram etti. Bu suretle, ilk defa, İSKİ’ nin ekmeğini yemeğe başlamış
olduk.

Görüşmeyi
yaptıktan sonra, İzmit’e döndük. Ben tayin işlerinin en az 15- 20 günde
tamamlanabileceğini tahmin ediyordum. Zira İSKİ
tayin teklifini Büyükşehir Belediyesine yazacak, oradan da İçişleri Bakanlığına
teklif edilecek, İçişleri Bakanı’nın tasdikinden sorma da yine aynı kanallardan
geçerek İSKİ’ ye dönecek. Ben bu
düşünce ile beklerken, daha aradan bir hafta dahi geçmeden, bir telefon geldi, “Musa Bey tayininiz çıktı, vazifeye
başlayabilirsiniz “
dediler. Ben şaştım kaldım. Çünkü o zamana kadar
Belediyelerde işlerin nasıl yürüdüğünü, dışarıdan evrak kayda gelen bir yazının
dahi ancak, bir hafta sonra ilgili makamın önüne geldiğini biliyordum. Bu
durumu görünce, kısa bir zamanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin nasıl
toparlandığını, İSKİ’ ’nin iki yıl içerisinde nasıl destan yazmaya başlamış
olduğunun sebeplerini çok iyi anladım.

Gelen
telefon haberi üzerine, 05.02.1996 tarihinde İSKİ’ ye giderek hayırlısı ile
Yönetim Kurulu Üyeliği vazifesine başladım. Ertesi günü Yön. Kurulu. Toplantısı
vardı. Toplantıya girince ilk defa diğer üyeler ile tanışma imkânım oldu. O
zamana kadar sadece Veysel Hocamı tanıyordum.
Kurulda, Yön. Kur. Başkan Vekili olarak Genel
Müdür Prof. Dr. Veysel Eroğlu,
Üye olarak da, Prof. Dr. HASAN ZUHURİ SARIKAYA,  Zeki Sayın, Selami Oğuz, İsmet Conkar ve ben
Musa Ordu yer alıyordu. Tanışmadan
sonra, diğer arkadaşların hepsi den evi şahsına münhasır değerli arkadaşlar
olmakla beraber, en fazla kanım Hasan Hocaya
ısınmıştı
. Sakin, ağırbaşlı ve beyefendi bir görünüşü vardı. Bu arada şu
hususu da ifade edeyim ki, memuriyet hayatım boyunca hep personel işleri ile
iştigal etmiş olduğum için insanları çok iyi tanıyabiliyordum. Bir insanı ilk
gördüğüm anda ona, üç beş saniye içerinde vermiş oluğum puan umumiyetle %90
isabetli olmuştur,

Yönetim
Kurulunun, homojen bir yapısı vardı. Zira, seçim yapılırken çok isabetli
yapılmış olup, hiçbir siyasi görüş nazarı itibara alınmadan, tamamen tecrübe ve
ihtisas durumları nazarı itibara alınarak tayinler yapılmıştır. Öyle tahmin
ediyorum ki, İSKİ’ nin ’göstermiş olduğu büyük başarıda, bu seçimin de payı
bulunmaktadır.

DEVAM  EDECEK