Türk toplumunun tarihine genel bir bakış attığımızda, milletimizin en büyük zafiyetinin ayrışma yada saflara ayrılma diyebileceğimiz gruplaşmalar olduğunu görürüz.
Nitekim Türklerin tarihte beyliklerle birlikte yüzü aşkın devlet kurmalarından bahsetmek aynı zamanda bir o kadar devleti yıkmış olmaları anlamına da gelir ki bu yıkımların temel sebebi de her zaman ayrışmalar olmuştur.
Mesela yakın tarihimize baktığımızda 1950’li yıllarda toplum CHP ve DP (Demokrat Parti) taraftarı olarak ikiye ayrılmış durumdaydı. Hatta o dönemde cami ve kahvehaneler bile ikiye ayrılmıştı. CHP’liler ve DP’liler birbirlerinin olduğu cami ve kahvehanelere gitmiyorlardı.
1980 öncesi Türkiye’sine baktığımızda ise hepimizin bildiği gibi gençlik sağ ve sol olmak ikiye ayrılmış, aralarında kanlı mücadeleler yapmışlardı.
Kanaatimce milletimizin Çanakkale Savaşı’ndan sonra okumuş genç nüfusunu yitirdiği ikinci büyük kayıp bu dönemdir.
Toplumlardaki ayrışmalar pek tabidir ki o toplumdaki buhranı arttırmakta, bunun sonucunda ise ülke hem maddi hem de manevi kayıplara uğramaktadır.
Çünkü buhran içerisindeki bir millet dışarıdan gelecek tehlikelere ve üzerinde kurulabilecek komplolara savunmasız bir hale gelir ve bunun sonucunda kaybedilen şeyler büyük olur.
Bizler Türk milleti olarak maalesef bu durumun sonuçlarını en ağır biçimde ödeyen yegane toplumlardan biriyiz.
Günümüze baktığımızda ise iktidarın uyguladığı ülke politikasını destekleyenler ve desteklemeyenler olarak milletimizin yeni bir ayrıma gittiği görülmektedir.
En son Gezi Parkı protestosunda bu ayrımın artık gün yüzüne çıktığı hepimizin malumudur.
Bu konuda iktidarın aldığı tavrın toplum içerisindeki ikilemi arttırıcı yönde olması üzüldüğüm en önemli şeydir.
Bu tarz tavırlar belki popülist bazda kendilerine fayda sağlayacağı düşünülerek yapılabilir.
Ancak yakın tarihimiz milletimizin içerisindeki bölünmelerin ülke geleceğini derinden etkileyen sonuçlarıyla doluyken,milleti yönetenlerin bunun idrakinde olarak hareket etmeleri gerekir.
Milletimiz üzerinde uygulanan yanlış politikalara rağmen umarım konu ülke geleceğimiz olduğunda milletimiz gezi parkı protestosundaki gibi içimizdeki tüm renklerin dayanışma içerisinde olduğu bir tavır sergiler.
Çünkü gün ayrışma değil, birlik ve beraberlik içerisinde dayanışma günüdür.