Esasında Kongreler, mongreler hepsi tiyatro senaryo daha önceden başka yerde yazılıyor.
Hani geçenlerde başlatılan sivil itaatsizlik eyleminde, kendini Borris Yeltsin sanıp polis panzerinin üstüne çıkan ve inceden inceye halk kahramanlığına ve liderliğe soyunduğu için Öcalan tarafından; ‘bu zırtapoz ne yapmaya çalışıyor? Amacı nedir? Çıkıp sorumsuzca silahlı mücadele miadını doldurmuş’ diyor. Buna sen nasıl karar verirsin, bu hakkı kendinde nasıl bulursun? Silahlı güçlerin pozisyonu ve geleceği hakkında Kandil bile tek başına karar veremezken, sen kim oluyorsun, nasıl bunları söyleyebiliyorsun’ diye kükreyip tehdit ettiğini, ilgilenenler hatırlamıştır.
Öcalan’ın Baydemir’i fırçaladığı görüşmenin gizlenen bölümleri, 27 Kasım 2010 tarihli Akşam Gazetesinde Devrim Tosunoğlu imzası ile yayınlandı. Öcalan 12 Kasım günü İmralı’ da yaptığı görüşmede, avukatlarına Hazirana kadar uzattığı eylemsizlik kararını Marta çekebileceğini, KCK’nın tüm illerde illegal ve silahlı olarak yapılanması talimatını veriyor. “belirteceklerimi Kandil, BDP ve DTK’nın bilmesi şimdilik yeterli. Marta kadar bekleyeceğiz. Bir hakikat ve adalet komisyonu Marta kadar oluşturulmalı. Silahların devreden çıkması için ilk koşul komisyonun kurulmasıdır. Avukatlar, Öcalan’a, “size bir mektup gönderildi, bu günlerde size ulaşması gerekiyor”. Öcalan, Kandil’den mi, diye soruyor. “Evet” cevabını veren avukatlara BDP’ye yazdığı mektubun ulaşıp ulaşmadığını soruyor. Avukatlar orijinalinin verilmediğini, içeriğinin aktarıldığını söylüyor. Öcalan ise BDP’den cevap beklediğini söylüyor.
Eş başkanlığını Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un yaptığı Demokratik Toplum kongresi 11-12 Aralıkta toplanıp Öcalan’ın önerdiği “Demokratik özerklik sistemi” kapsamında “öz savunma birliği” için Doğu ve Güneydoğu’da sosyal, siyasal ve güvenlik alanında örgütlenmeye gidilmesi ve “halkın kendi güvenliğini oluşturması” benimseniyor. Arkasından Diyarbakır’da 17-18 Aralık 2010 tarihinde DTK’nın tüm bileşenlerinin katıldığı meclisinde, “Demokratik özekliğin uygulamaya geçilmesi için son” şekli veriliyor.
İnsan hayretten küçük dilini yutacak duruma geliyor! Bir tarafta cezaevindeki Öcalan, durmadan plan ve proje üretip kitleleri harekete geçiriyor ve sürekli gündem belirliyor, diğer yanda iktidarı, muhalefeti, güvenlik ve adli birimleri, MGK’sıyla koskoca Türkiye Cumhuriyeti! Ne plan var ne proje. Pasif bir şekilde Apo’nun gündemini takip ediyor. Bol bol demeç ve tepkiler… O da olmadı, biraz pata küte! Birkaç şehit, birkaç terörist cenazesi… Her ikisi de bu vatanın evladı. Ne acı bir şey. Kedinin fareyle oynadığını bilirdik ama bunda farenin aslanla oynaması gibi bir tuhaflık var! Kos koca devleti yasak aşk yaşayanların mektuplarını taşıyan çaçalara çevirdik. Yazık çok yazık…
Ortaya hiçbir plan proje koymayıp sadece ” Demokratik açılım” diye çalım satanlara, içi boş bu projeyi ihanet planı diye niteleyerek efelenenlere, kafasını kuma gömüp onca tokada rağmen uyanmayıp menfaatim menfaatim diyen uyurgezerlere yazıklar olsun.
Anladınız mı şimdi isyancı Kürtler ne istiyormuş? ‘Türkiye Cumhuriyetinin yıkılmasını’ yerine ‘Büyük Kürdistan devletinin kurulmasını’ davul çalarak değil, top tüfek patlatarak, tokat atarak istiyorlar. Anlayana sivrisinek saz, hala anlamayana Cehennem bile az.
Peki, bu kumpastan nasıl kurtulacağız?
– Ölen teröristi evladımız bilip acısını yüreğimizde hissederek işe başlayabiliriz.
– Her vatandaş bu milletin canlı bir hücresidir, hücrelerimiz niye kanserleşiyor ve biz nerede hata yapıyoruz, bu sorunun cevabını mutlaka bularak.
– ‘Söz konusu vatansa onu biz savunuruz’ mantığını terk edip vatan savunmasına cümle vatandaşları kafa ve kalben ortak ederek.
– Vatandaş olarak aklımızı ve vicdanımızı başkalarına ipoteklemeyerek, vicdanı ve irfanı hür bir insan olarak.
– Bu işin üstünden siyaseten nemalanmayı terk ederek.
– Güneydoğu’daki halkı yardımlarla geçinen durumdan üreten duruma getirip Türkiye’nin kalkınmasına ve refahına alın teriyle ortak ederek.
– Kanunları uygulayıp adaleti yurdun her yerine yayarak.
– Ayrımcıların yanında yer almasınlar diye kendi vatandaşının elektrik, su vs. yolsuzluğuna göz yummayarak.
– İmkân, makam ve mevkileri bu amaçla rüşvet olarak dağıtmayarak.
– Yabancıların çıkarlarına uşaklık edenlerin halk kahramanı maskelerini suratlarından söküp alarak ve en önemlisi olabildiğince samimi ve şeffaf planlar yapıp adam gibi uygulayarak.
– Olura olmaza kırmızı çizgi çekip sonra yalayıp yutmayarak.
– Ulusal çıkarlarımızı başka milletlerin inisiyatifine terk etmeyerek.
– İçi boş plan ve projelere kendimizi ve milletimizi inandırmayarak.
– Korkunun ecele faydası olmadığını bilerek.
– Biraz empati yaparak ve gerisini akıl sahipleri olarak siz tamamlamak üzere benden bu kadar. (son)