Dernekler
bir bakıma; bir araya gelme, biz
duygusunu geliştirme, birbirinden haberdar olma, kendilerini rahatça ifade edebilecekleri
bir ortam ve yeni gündemler oluşturma, ülke meselelerine katkıda bulunma ve
buna benzer amaçlarla belirli kişiler tarafından kurulurlar. Örgütlenmiş bir
yapı her zaman bireysel mücadeleye göre daha etkin ve amaç geliştirmede daha
fonksiyonel olmaktadır. Bu açıklamaların
ışığında Aydınlar Ocakları nasıl hareket etmeli:
Aydınlar Ocakları;
bir sivil toplum kuruluşu hüviyeti içinde, Ana Tüzüklerine uygun, Dernekler
Kanunu ve Dernekler Yönetmeliğine
aykırı olmayan, yeni gelişmeler
karşısında bir takım girişim
ve bir çok etkili
faaliyet yapabilirler. Bu cümleden hareketle; milli ve milletlerarası konularda Türk Milleti’nin
menfaatleri doğrultusunda, milli birlik ve beraberliği, Türk Bayrağı, Türk
Milleti ve Türk Vatanı kavramlarını ilke edinerek onların tesisine çalışılmalıdır.
Faaliyet ve çalışmalar yapılırken her
yönüyle detaylı incelemeler yapılmalı, tarım, hayvancılık, şehirleşme,
uyuşturucuyla mücadele, kültür, eğitim, turizm, siyaset, dil, tarih, ekonomi ve
buna benzer konularda açık oturum ve konferanslar organize edilmeli, bu
konularda raporlar hazırlanarak ilgili mercilere gönderilmeli, yayın
faaliyetlerine önem verilmeli, yurt dışına ve özellikle Türk Dünyasına kültür
ağırlıklı geziler organize edilmeli, üyelerle yıkılmayan bir sosyal bağ ve
dayanışma içine girilmeli, ülke yararına faydalı olabilecek bütün düşünce ve
fikirlere önem verilmelidir.
Aydınlar Ocakları; her şeyden önce, bulundukları ilin
ve ilçenin protokolüne
mutlaka girmeli ve bu
hususta Ocak Yöneticilerinin gerekli
gayret ve hassasiyeti
göstermeleri gerekmektedir.
Senede
iki defa yapılan, Türkiye ve Dünya’daki son
gelişmelerin de değerlendirildiği Aydınlar
Ocakları Şûraları, bütün Ocakların
ortak faaliyeti olduğundan;
önemi kavranarak, her Aydınlar Ocağı’nın kalabalık
delege grubuyla katılması ve en az bir tebliğ sunması
gerekir. Bu durum aynı
zamanda; Ocaklar arasında bir sosyal
dayanışma ve işbirliği
ortamını da canlı
tutacaktır. Şura’ya ev sahipliği yapan Ocak, Şura’yı “ Şura Yönetmeliği “ esaslarına göre düzenlemeli
ve gerekirse Şuralar dört güne çıkarılmalıdır.
Bu
vatanın birliği, dirliği
ve bölünmez bütünlüğü
için canlarını çekinmeden
vererek şehit düşen
kahramanlar asla unutulmamalı,
şehit kuruluşları ve
şehit aileleriyle iyi ilişkiler
içinde bulunulmalı, onların her
türlü sorununa ortak
olunmalı, şehitlikler
mutlaka ziyaret edilmeli; şehit çocuklarının
eğitim ve öğretim
yapabilmeleri için gerekli
yardım ve desteğin
en iyi şekilde
yerine getirilmesi, şehit
cenazelerine kalabalık üye gruplarıyla iştirak edilmesi, Aydınlar Ocakları’nın
en büyük faaliyeti ve görevi
olmalıdır. Ocak Yöneticileri’nin,
bulundukları yerlerdeki Yerel Yöneticilerle iyi ilişkiler
kurarak, şehit isimlerinin yaşatılması
için cadde, sokak
ve semtlere onların isimlerinin
verilmesini sağlamaları ve ”
Şehitler Abidesi “ yapılması
hususunda da gerekli projeleri hazırlayarak ilgililere
teslim etmeleri ve
daha sonra da bu işlerin takibi
en doğru bir hareket olacaktır.
Aydınlar Ocakları, yabancı kimlikler
karşısında Türk Kimliği’nden asla taviz vermemeli. Atsız Hoca bu konuda ne kadar güzel söylemiş: “ Biz Türk’üz. Tarihimize ve yakın mazimize dayanarak Türk’üz der ve bundan haklı bir iftihar duyarız.”
Ayrıca, Mustafa Kemal Atatürk’te aynı konuda şunları
söylüyor: “ Bu memleket tarihte Türk’tü,
bu gün de Türk’tür ve ebediyen Türk
olarak yaşayacaktır.”
Aydınlar
Ocakları’nın AnaTüzükleri’nde “ Türk Milliyetçiliği “ ibaresi bulunmaktadır.
Bu bakımdan, bazı güç ve odaklar, Aydınlar Ocakları’na düşmanca tavırlar
sergilemekteler. Fakat bu düşmanca tavırlar Ocakların haklılığını ortaya
kaymaktadır. Bu konuda, Aydınlar Ocağı Genel Merkezi’nin değerli üyelerinden ve
uzun yıllar İlim – İstişare Kurulu’nda görev yapan rahmetli Prof. Dr. Erol Güngör şunları
söylüyor: “ Biz Türk milliyetçileri
milliyetçiliğimize karşı yapılan suçlamaları şeref madalyası olarak taşımaya alışmış kimseleriz.”
Aydınlar
Ocakları’nın titizlikle üzerinde durmaları gereken bir diğer mesele de, binlerce yıldır varlığını sürdüren ve
Milletimizin teminatı ve gurur kaynağı olan “ Türk Ordusu “ na sahip çıkmak,
O’nu karanlık odaklara ve düşmanca hareket edenlere karşı korumak
olmalıdır. Mustafa Kemal Atatürk bu
konuda da şöyle söylüyor: “ Ordu, Türk ordusu. Bütün milletin göğsünü itimat, gurur duygularıyla kabartan
şanlı ad “
Son yıllarda;
Avrupa Birliği ve
Soros Vakfı fonlarından
destekli birtakım yeni
vakıf ve dernek
kurularak veya kurdurtularak, Türkiye’nin sosyal, siyasal ve
ahlaki yapısına şekil
verdirilmeye çalışılmaktadır. Bu
dışarıdan kumandalı kuruluşlara
çok dikkat edilmeli ve
yaptıkları faaliyetler yakından
takip edilerek ,
milletimizin menfaatlerine ters düşen çalışmalar
karşısında, Ocakların basın toplantıları yaparak
veya basın bildirileri
hazırlayarak kamuoyuna açıklama
yapmaları , hepimizin
vicdanlarını rahatlatacaktır.
Ocakların yöneticileri ve üyeleri bu
hususları göz önüne alarak , kendi kuruluşlarına
en iyi şekilde sahip
çıkmaları boyunlarının borcu olmalıdır. Bu
böyle olmakla beraber; çok
faydalı, etkili ve olumlu
faaliyetlerde bulunan Ocakların
da haklarını teslim
etmek gerekir. Temennimiz, bu şekilde
faaliyet gösteren kuruluşlarımızın sayılarının artmasıdır. Ayrıca, Aydınlar
Ocakları’nın mali yönden
de kuvvetlenmesi en
büyük dileğimizdir. Bu açıdan
da gerekli adımların
atılması yerinde olacaktır.
Aydınlar
Ocakları’nın, her türlü tertip, oyun, tezgah ve
tehlikeye karşı iç bünyelerini kuvvetlendirmeleri ve
mevcut üye sayılarını
temsil gücü yüksek , inisiyatif sahibi
ve üyeliğe mani
bir hali olmayan
akademisyen , sanayici , işadamı , serbest meslek
sahibi ve onurlu
kişilerle takviye etmeleri
çok önemlidir. Alınacak bu
yeni üyeler , Aydınlar Ocakları’nın
gücüne güç katacaktır. Türk Vatanı
üzerinde oynanan oyunları n ve kurulan tuzakların farkına
varılarak, yapılacak olan faaliyetlerin
bir bölümünü de
bu yönde yoğunlaştırmak gerekmektedir. İllerde Türk
Milli Kültürü’ne üstün
hizmetlerde bulunmuş kişiler
tespit edilerek, bu kişilere
gerekli ödüllerin verilmesi, Türkiye üzerinde
hevesi olanları telaşlandıracak ve dolayısıyla, Türk Milleti için
gözünü budaktan esirgemeyen
kişi, kurum ve kuruluşların
var olduğunu bileceklerdir.
Bütün bu
olasılıklar göz önüne
alındığında; Aydınlar Ocakları , yapmış
olduğu ve yapacağı
yeni çalışmalarla
milletimizin bağımsızlığının ve
geleceğinin teminatı olmalıdır. Aydınlar Ocakları
aynı zamanda bir
okuldur. Gerçekten yapmış olduğu
girişim ve faaliyetleriyle bir
okul görevi görmektedir. Ocakların bu
özelliklerinin devam edebilmesi
için büyük bir
çaba ve gayret
içinde çalışma yapmaları
ve bu çalışmaları
yaparken de araştırma
ve geliştirme ( AR – GE ) sistemine önem
vermeleri gerekir. Yapılacak olan açık
oturum, konferans ve buna benzer faaliyetlerde aktüel ve
canlı konuların ve
konuşmacı olarak da o
konunun uzmanları seçilmelidir. Dolayısıyla, Ocakları’nın nasıl
bir kuruluş olduğu, gayesi , yaptıkları, yapacakları kamuoyuna
en iyi şekilde anlatılmalıdır.
Aydınlar
Ocakları’nın bünyelerinde doğabilecek
ayrışmalara kesinlikle
müsaade edilmemeli ve
o ortamı oluşturan
üyeler için tüzük
ve ilgili kanun
ve yönetmelik hükümleri
çerçevesinde gerekli işlemlerin
yapılması ; Aydınlar Ocakları’nın
geleceği açısından ve
uzun yıllar yaşaması
için çok önemlidir.
Hizipleşme hadisesi öyle
bir olgudur ki; yapılacak olan iyi
niyetli her şeyin önünde
bir engel oluşturur, kırgınlıklar ve
küskünlükler meydana getirir. Birlik olmazsa hiçbir şey
yapılamaz Bu konuda da Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: “ Büyük işler, önemli atılımlar; ancak
birlikte çalışma ile elde edilebilir.”