Aydın Denktaş.

86

Yakın tarihimize damgasını vurmuş nice devlet adamlarının tarihe iz bırakan öylesine büyük başarı öyküleri, öylesine sıra dışı yaşamları vardır ki, asla unutulmazlar.

Onlardan bir tanesi de; Kıbrıs Milli Davamızın lideri, KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Raif Denktaş’ınkidir…

O ki, hayatı boyunca doğduğu vatan topraklarında halkının özgür ve bağımsız yaşamı için mücadele eden, gerektiğinde savaşan, bu uğurda pek çok bedeller ödeyen yılmaz bir direnişçi, davasının lideri, büyük bir devlet adamı ama aynı zamanda da çok iyi bir aile reisiydi…

Pekiyi, hayatının her anı türlü tehlikeler, tehditler içinde geçen böylesine büyük bir kahramanı ayakta tutan neydi, ona güç veren kimdi? Böylesine sıra dışı bir insanın arkasında mutlaka onun destek aldığı, ondan güç aldığı biri olmalıydı.

Evet, böyle birisi vardı.

Adı: Aydın Denktaş’tı.

Aydın hanım daha doğduğu zaman 9 yaşındaki Rauf’un eline ”işte nişanlın” diye verilmişti. Rauf amcasının oğluydu, ama aynı zamanda da beşik kertmesiydi.

Yani o, kendisini bildi bileli Rauf’la evliydi.

En nihayetinde evlendiler.

Rauf 25, Aydın 16 yaşındaydı…

Ve onların hikâyesi 1949 yılında başladı.

Onların bu tarihten sonra yaşadıkları sadece bir hayat hikâyesi değildi! Onlarınki Kıbrıs adasının yakın tarihinde yaşanmış her ne varsa, ona liderlik eden bir dava adamının yaşadıklarıyla şekillenen ama bu uzun süreçte aynı zamanda mükemmel bir eş-aşk hikâyesini de anlatan bir yaşam macerasıydı…

63 yıl boyunca aynı yastığa baş koydular…

Hayat onlara her şeyi tattırdı!

Acıyı da, başarıyı da, ihaneti de gördüler…

Büyük bir yaşam mücadelesi içinde geçen ömürleri boyunca acıyı kaybettikleri evlatlarında, başarıyı vatan topraklarında kurucusu olduğu devlette, ihaneti o ömre kurulan türlü tuzakların içinde gördüler…

Hiçbir zaman yılmadılar. Kocası Denktaş, her güçlüğün karşısında nasıl ki, ”Toros” dağı gibi dimdik durdu ise; Aydın Hanım da Toros’un ardındaki en büyük güç, mükemmel bir eş, ama aynı zamanda annesiz Denktaş’ın anası oldu.

Bir insanın hayatı boyunca yaşayabileceği ne varsa fazlasıyla yaşadılar…

Evinin direği Denktaş, son nefesini vermeden önce Aydın’ına;

”Sevemez kimse seni, benim sevdiğim kadar, sevgilim sen olmasan bu dünya neye yarar…” diye seslenmiş…

Aydın Hanım ise; Rauf’unu kaybettiği gün, tabutuna sarılıp;

”Ülkesinden önce evimin lideriydi. Kendimi bildiğim bileli beraberdik biz, doğduğum günden beri, elbette hayat devam ediyor ama bomboş bir hayatta bıraktı beni” demişti…

Onlarınki çok sıra dışı ama mükemmel bir eş-aşk hikâyesiydi…

Tıpkı rahmetli İnönü ile rahmetli Mevhibe Hanım’ın,

Tıpkı rahmetli Ecevit ile Rahşan Hanım’ın,

Tıpkı rahmetli Demirel ile rahmetli Nazmiye Hanım’ın hikâyeleri gibi…

Yakın tarihimize iz bırakan liderlerin yaşam hikâyelerine şöyle bir bakın!

Her birisinde mükemmel bir-eş aşk hikâyesi bulursunuz. Her hikâyeden alınacak çok önemli dersler vardır.

O hikâyeler büyük bir özverinin, mütevazılığın, eşe kendini adanmışlığın ama en çok da büyük bir aşkın, sevgi ve saygının üzerine yazılmıştır.

İşte Rauf Raif Denktaş ile Aydın Denktaş’ın hikâyesi de bunun en çarpıcı örneği idi.

Ve o yiğit adamın yiğit kadını da hayata gözlerini yumdu.

Güle, güle Aydın Hanım…

Can liderim Sevgili Denktaş Bey’e, ”Toros’a” selam söyle…

Biliyorum ki o sizi kollarını açmış bekliyor…

Tutuşun el, ele… Çocukluğunuzu dahi yaşayamadığınız vatan topraklarınızda; ”Karkot Deresinin”, Akdeniz’in kıyılarında koşun özgürce…

Sizi hiçbir zaman unutmayacağız. Ruhunuz şad, mekânınız cennet olsun. Her ikinizin de aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum efendim.

 

 

Önceki İçerikESKİ Türkler Hakkında Ne Biliyoruz? Prof. Dr. Ahmet Taşağıl ile Tarih Sohbeti Peçenekler, Uzlar ve Kumanlar
Sonraki İçerikBereketli Topraklar Üzerinde Elmayı Isırarak Yemek
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.