Kocaeli Valiliği ve İl Müftülüğü’nün, 10 Kasım’da Atatürk’ün ruhuna “Mevlid-i Şerif” ve Kuran- Kerim okutulması kararı, bazı çevrelerin içlerindeki nefreti ortaya çıkardı. Sıradan bir dua programına bile tahammül edemediler.
“Camilerimizden Allah düşmanlarına rahmet okunmasına müsaade etmeyelim. Camiler bizim, bizim olanda bizden olmayana yer yok!” diyen mi ararsınız?
Mevlit okutma talimatı veren Kocaeli İl Müftüsü Mehmet Sönmezoğlu’na “Ahiretini yaktın” diyeni mi?
“Camilerde Kemalizm istemiyoruz” hezeyanını mı?
Hadi bunlar “trol” denilen çapsızlar.
Bir de sözüm ona “Camiler siyaset mekânı olmasın” diyen iki yüzlü paylaşımlar var: Diyanet mensuplarının üye olduğu bir sendikanın başkanı şöyle diyor: “Ne camiler laiklik ve Kemalizm testi mekanlarıdır ne de din görevlileri laikçi bağnazların emir eridir.” Bunların, camilerde propaganda yapan kendi üyesi hocalara ve politikacılara sesini çıkardığını duymadık. Siyasi kararla alınan selalar okunurken de itiraz etmediler. Ama Atatürk’e dua söz konusu olunca “mevzuata aykırı” olduğunu keşfettiler.
Ya Prof. Dr. ünvanlı olanlara ne demeli?
İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Uysal, “Atatürk İslam’ı bu topraklardan söküp atmaya çalışmışken ve bu tip dini merasimlere karşıyken, Atatürk için mevlit okutmak kimi memnun etmek için?” diye paylaşım yaptı.
Eskiden ciddiye aldığım için şimdi utandığım Prof. Dr. Ahmet Akgündüz (Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü) şu paylaşımı yaptı: “Ya Rab! Kocaeli Valisi ve Müftüsünü Mustafa Kemal ile haşret! Âmin.”
Paylaşımının altına ise Kaf Suresi’nin 30. ayetini ekledi: “O gün cehenneme ‘Doldun mu?’ diye sorarız; o da ‘Daha yok mu?’ der.”
Bu sözde bilim insanları, ellerindeki “iman ölçer” ile Atatürk’ün “İslam düşmanı bir cehennemlik” olduğu konusunda hükümlerini vermişler.
Bu tepki, düşüncenin değil, öfkenin; inancın değil, dogmatik nefretin dışa vurumudur.
Şimdi Profesör unvanlı bu dogmatik nefret sahibi kişilerin paylaşımları ile Seyda Feyzullah Konyevi denilen şu sözde “hazretin” nefretini açıklaması arasında ne fark var:
“Allah’ım, senin dinine savaş açmış, Resulünün hilafetini kaldırmış, indirdiğin şeriat hükümlerini yasaklamış, laikliği getirmiş, sarığımızı yasaklamış, Yahudi şapkasını takmayı mecbur etmiş bir kişiyi ‘biz çok seviyoruz; sen de sev ve cennetine koy’ diye mi dua edeceksiniz? Dua ederken sarığınızı çıkarıp Yahudi şapkası mı takacaksınız?”
Bu nefretin kaynağı, dinî hassasiyet değil, siyasal mülkiyet tutkusudur.
*******************************
Atatürk’e Dua Edilmesine Niye Kızıyorlar?
Bir dua programına karşı bu kadar sertliğin sebebi dini değil. Çünkü mesele bir mevlit değil. Mesele, camilerin kime ait olduğudur.
Siyasal İslamcılar, camiyi milletin ibadet mekânı olarak değil, kendi otoritesinin alanı olarak görüyor.
Cami herkesin değil, grubun; inancın değil, iktidarın yeri haline getiriliyor.
Ve şu iddiayı açıkça dillendirebiliyorlar: “Kime Fatiha okunacağına biz karar veririz.”
Bu cümlenin sonu toplumsal ayrışmaya ve nihayet dinin siyasal silaha dönüşmesine ve Türkiye’nin Afganistanlaşmasına çıkar.
Ancak gerçek dindar insanlarımız, dini araç olarak kullananlar gibi değildir. Mütedeyyin insanlarımızın büyük çoğunluğu Atatürk’e rahmet okumayı bir vefa gereği olarak görür.
****
Camilerde Atatürk adına tahammül edemeyenlerin hiç düşünmediği basit bir gerçek var:
Kurtuluş Savaşı kazanılmasaydı bugün ezan, cami ve minare tartışması bile yapılamayacaktı; çünkü ortada cami kalmamış olacaktı.
Atatürk ve Kuvayı Milliye kazanmasaydı, bugün bu toprakların çoğu, Yunanistan ve müttefik devletlerin idaresinde olacaktı.
Bunun ne anlama geldiğini anlamak için Yunanistan sınırları içindeki Osmanlı’dan kalma camilere bakınız. Camilerimiz ya kapalı ya da müze veya sergi salonu yapılmış, çoğu da yıkılıp yok edilmiş durumdalar.
Bir zamanlar Osmanlı’nın en büyük İslam şehirlerinden biri olan Selanik gibi şehirlerin siluetinde artık tek bir minare bile görünmüyor.
Demek ki bugün: Ezan okunuyorsa… Camiler doluyorsa… Hutbe okunuyorsa… Bu, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan iradenin eseridir.
Ve o iradenin başında Gazi Mustafa Kemal Atatürk vardı.
Şimdi “Atatürk’e rahmet okunmaz” diyen zihniyet, “keşke Yunan kazansaydı” diyen meczuplar aslında camilerin bugün ayakta olmasını sağlayan kişiye düşmanlık ediyor. Yetmiyor iftira ediyor.
Bu, vefasızlığın en koyu hâlidir.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun ifadesiyle, “Cumhuriyetin kurucusuna, Cumhuriyetin camilerinde Fatiha okunmasına engel olmak hainliktir”
*******************************
Atatürk Din Tüccarlarına Karşıydı
Yaşar Nuri Öztürk’ün yıllardır altını çizdiği hakikat nettir: Atatürk’ün kavgası dinle değil, dini iktidar ve çıkar aracı yapanlarla olmuştur.
Bunu sözle değil, icraatla da göstermiştir:
Atatürk’ün yapmak istediği reformun amacı, dini asli kaynaklarından öğrenmeyi sağlamaktı.
Türkçe Kur’an meali ve tefsirinin hazırlanması… Hutbe ve vaazların Türkçe yapılması… Dinin emir ve öğütlerinin anlaşılır olması… Diyanet’in kurulması, Din hizmetlerinin tarikatların tekelinden çıkarılması… Hurafeye, istismara ve sömürüye engel olmak.
Soruyorum: Bir insan Kur’an’ın anlaşılmasını istiyorsa… Din, tüccarlarından, “ham softa kaba yobazlardan” temizlensin istiyorsa… İbadetler millet vicdanının eseri olsun istiyorsa…
Bu kişi din düşmanı mı olur, yoksa gerçek dini hurafeye karşı koruyan mı?
Siyasal İslamcı çevrelerin Atatürk’e düşmanlığının temelinde işte bu gerçek yatıyor: Atatürk, dini onların elinden alıp millete geri verdi.
Asıl öfke budur. Asıl kavga budur.
****
Camiler Milletindir
Mevlit ritüeli, içinde Kur’an ayetlerinin okunduğu, Hz. Peygambere övgü ve saygının ifade edildiği, Türk tipi bir dua merasimidir.
Birinin ruhuna okunduğunda, vefa kültürünün ifadesidir.
Bir insanın ardından rahmet dilemeyi engellemek İslam’ın değil, gururun ve kibrin işidir.
Bugün bazıları; Atatürk’ü din düşmanı ilan ederken… Kocaeli Valisi ve Müftüsüne beddua ederken… Camiye sahiplik taslarken…
Aslında kendi niyetlerini açık ediyorlar: Dini kendilerine ait bir alan olarak tutmak.
Oysaki Camiler milletindir… Hiçbir tarikatın, hiçbir siyasi ideolojinin, hiçbir “iman ölçer” kullanıcısının özel mülkü değildir.
Mevlit milletindir… Dua milletindir…
Bu topraklarda Atatürk’e Fatiha okumaktan rahatsız olanlar değil, O Fatiha’yı okuyanlar bu ülkeyi yarınlara taşıyacaktır.
Çünkü “vefa imandandır.”


