Asırlar Öncesinden Vekillere Tavsiyeler

139

Bir seçim dönemini daha acısıyla, tatlısıyla tamamlamış bulunmaktayız. Milletimiz 1950 seçimlerinden beri, bir kez daha iradesini ortaya koymuş büyük bir katılımla AKPARTİ hükümetine desteğini göstermiştir.

Yeni seçilen milletvekillerimizin vatana ve millete güzel hizmetler vermesini temenni ediyorum.

Tarih boyunca güçlü ve büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan bu topraklarda kurulan en son ve en uzun ömürlü medeniyet Osmanlı Cihan devletidir. Bu Cihan devleti unvanını layık kılan unsurlar sadece askeri güçle açıklanamaz. Manevi değerlerde Osmanlıyı Osmanlı yapan unsurların başında gelmektedir.

Şeyh Edebali Osmanlı devletinin manevi mayasını oluşturan büyük İslam âlimidir. Onun Osman Bey’e ve devlet adamlarına verdiği öğütlere itibar gösterildiği takdirde, başarıların geldiği tarihi bir gerçektir.

Yeni seçilen meclisimizdeki milletvekillerimizde Şeyh Edebali Hazretlerinin asırlar öncesinde verdiği bu kutsal mesajları iyi anlamalı ve uygulamalıdır.

Osmanlı’nın manevi kurucusu Şeyh Edebali, devlet adamlarının adil, bilge, cömert, akıllı, ölçülü, dürüst, zulmü önleyen, liyakatli ve danışarak karar veren olması noktasını özellikle vurgular.

Edebali; günümüz yöneticilerine adaletli olma noktasında şu muhteşem uyarılarda bulunur;

“Ey oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize: uysallık sana. Gücenmek bize; gönül almak sana. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana…”

Şeyh Edebali devlet adamlarının doğru ve dürüst olmaları gerektiği noktasında; “Ey oğul! Dili dürüst ve kalbi doğru olmalıdır ki, halka faydalı olsun ve güneşi doğsun… Milletin kendi irfanının içinde yaşasın, Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını toplumu yönetende, diri tutanda bu irfandır.”

Edebali yöneticilerin akıllı olmasının önemini şu sözlerle arz etmiştir; “Ey oğul! Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârında savrulur gidersin.”

Şeyh Edebali devlet adamının kontrolü elinde tutmasını ve toplumun bürokrasiye mahkûm edilmemesi hususunda şu veciz ifadeleri kullanır;

“Ey oğul! Hiçbir zaman memurların durumdan gafil olmamalı devamlı onların hal ve durumlarını kontrol etmeli zulüm ve hıyanet içinde olurlarsa, hemen onları azletmelisin.”

Şeyh Edebali devlet adamının en temel özelliğinin zulmü ve haksızlığı önleme konusunda başarısıyla eşdeğer olduğunu vurgularken şunları buyurur; “Zalim bir bey memleketini harap eder. Zalim olan uzun müddet beyliğine sahip olamaz; zalimin zulmüne halk uzun müddet dayanamaz.”

Bilge insan Edebali; iktidarı elinde bulunduran devlet adamlarına şu altın öğüdü verir; “Yükün ağır, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı olsun. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler. Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini unutmayasın.”

Asırlar öncesinden gelen bu nasihatleri uygulayan Osmanlı bir cihan devleti kurmuştu. İnanıyorum ki ışığımızı bu öğütlerin istikametine yöneltirsek bu milletin çocukları neden bir cihan devleti daha kurmasın?.