Milli Eğitimde hizmet veren birikimli 7000 yönetici ve müdürü sadece siyasi görüş farkı dolayısıyla harcamak, malum sarı sendikaya zorlamalara rağmen üye olmadığı için devre dışı bırakmak milliyetçi ağırlıklı bir kadro tasfiyesidir. Bu sorun herkesi ilgilendirir. Her kamu görevlisinin iktidarla aynı çizgide olması demokrasilerde beklenemez. Bu iktidar döneminde görev yapan dört milli eğitim bakanının hepsi farklı politikalar uygulayarak ve köklü değişikliklere giderek Milli Eğitimde karmaşa yaratmışlardır.
Aslında milli eğitimi şekillendirenlerin, eğitimin milliliği konusunda hedeflerinin olduğu da söylenemez. Eğitimin milliliğine aşırı sol yıllarca faşist ve ırkçı etiketi yapıştırdığı gibi; sağın milliyetsiz, milli kimliksiz ve eksik muhafazakâr kesimi de farklı bakmamıştır. Bu paralellik birçok alanda görülmektedir. Her iki eğilim de Cumhuriyet, Milli Devlet ve Milli Devletin kuruluş felsefesine karşıdırlar. Sık sık ve gerektikçe mağdur rolüne soyunmaktadırlar.
Aslında Türkiye’deki aşırı solun tarihine bakarsak; bu cereyan sürekli devletle ve rejimle kavgalı olmuş, milli kimliği reddedip bugün bazı İslamcılar gibi Türkiyeliliği tercih etmiştir. Kıbrıs dâhil milli davalarda hep ülkesine karşı tavır almıştır. Kıbrıs’ta antlaşmalardan doğan 1974 müdahalemizi ve Türk askerinin orada bulunmasını işgalcilik olarak görmüş; Rum kesimindeki aşırı sol (AKEL) gibi Kıbrıs’ın tarafsızlaştırılmasını ve askersizleştirilmesini savunmuştur.
1970’lerden itibaren artık sol şemsiyeye ihtiyaç duymayan etnik bölücüler bir dönem aşırı solla beraber devlet ve rejim karşıtlığı yapmışlardır. “Faşizme karşı ortak cephe“, “Oligarşik devlet, yıkılacak elbet“,”Kahrolsun Faşizm“, “Halkların Kardeşliği” gibi sloganları kullananlar nedense Türk’e karşı bir türlü dost ve kardeş olamadılar. Kürt ırkçılığı ile koyun koyuna yatanlar, onlara hocalık yapanlar bugün onların sığıntısı oldular.
Aşırı sol, Kürtçü ırkçılık hareketini bir sınıf ve rejime karşı başkaldırı eylemi olarak görmüş; onu ezilen ve kullanılmaya müsait uluslar konumunda ele almıştır. Pratiği tartışmalı sosyalist teoriye rağmen, 1970’lerin Sovyetlerin genişleme politikasına uygun davranmıştır. 1960-1980 arası devrimci merkez olan Moskova’ya karşı bağımsız bir sosyalizm peşinde koşan Türkiye İşçi Partisi başkanı Mehmet Ali Aybar’ın Çekoslovakya’nın Ruslarca işgaline gösterdiği tepki karşısında nasıl devre dışı bırakıldığı unutulmamıştır.
Türkiye’de aşırı sol hareket zaman zaman romantik solu da kullanmış ve siyasi mesafe almıştır. Aşırı sol, bölücülüğe ve ırkçılığa da mesafe aldırmıştır. Bir bakıma Kürtçü bölücü hareket aşırı solun ana rahminde büyümüştür. Mutfağın adı aşırı soldur. Onun yerine şimdi İslami görüntülü sözde liberaller aynı işi yapmakta ve Kürtçü ırkçı eğilimin siyasallaşmasını ve hatta egemenliği paylaşmasını sağlamaya ve anayasayı değiştirmeye çalışmaktadırlar.
1960 sonrası TİP içinde çöreklenen ve SHP desteğiyle TBMM’ne milletvekilleri sokan Kürtçü ırkçılar o dönemde SHP’yi kullanmışlardı. 1967-1969 yıllarında Doğu Mitingleri, solcu oldukları tartışmalı, solda vaziyet almayı siyasi çıkarlarına uygun gören politikacılar tarafından desteklenmiştir. Devrimci Doğu Kültür Ocakları sosyalist çizgideydi. Bölücüler hep aşırı sol derneklerde yer buldular, güç kazandılar, zamanı gelince de onlardan ayrıldılar. Aşırı sola ihtiyaçları kalmadı. Aşırı sol derneklerde etnik sosyalizm! Yapan Kürtçüler daha sonra bölücü hareketin merkezini ve kadrolarını oluşturdular. O dönemde mecburen aşırı sola sığınıp onun yedeği oldular. Şimdi ise; aşırı sol, günümüzde güçlenen ve siyasallaşan Kürtçü harekete sığındı ve onun yedeği haline geldi. Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP ve MHP‘nin çatı adayına rey vermeyip de HDP adayına, ezilenler edebiyatına ve sınıfçı yorumlara kapılıp neden rey verildiğinin tarihi geçmişi vardır.
Önce özerk bölge, daha sonra da kurulacak devletin bir parçası olmayı hedefleyenlere, ayrı toprak ve yönetim peşinde olanlara, petrol dâhil tabii kaynaklara ve egemenliğe ortak olmaya çalışanlara, “Kürtler ordu kurmalı” diyebilen bir Cumhurbaşkanı adayına aşırı ve romantik soldan nasıl oy gidebildi sorusunun cevabı budur.