Artan Davranış Bozuklukları ve Muhafazakarlık

76

 

Mahalli seçimleri hala bitiremedik. İtirazlar ve tekrar oy sayımı birçok yerde devam etti. Seçimlerin demokrasiye has bir olgunluk içinde olaysız geçtiği söylenemez. Bugüne kadar pek fazla rastlanmayan kavgalı, gürültülü, çatışmalı ve kanlı-bıçaklı bir seçimi geride bıraktıysak seçim güvenliğinin gerektiği gibi sağlandığı ileri sürülemez. Tahrik ve kavgacı üslup ülkeyi yönetenlerde olursa halk ne yapsın? İmam ne yaparsa cemaat de onu taklit eder. Geçen haftaki yazıma “27 Mayıs 1960 öncesine dönüş mü?” şeklinde başlık atmam haklı endişelere dayanmaktadır.

Toplumu germe ve kavgacı üslup sorumsuzluğun işaretidir. Toplumu kamplaştırıcı ve insanları birbirine ötekileştirici çok yanlışlar yapıldı. Bir ilçemizde iktidar partisinin gençlik kolu duvarlara yapıştırdığı ilanlarda AKP’ye rey vermeyen esnaftan alış-veriş yapılmamasını bile isteyiverdi.

Toplumun her kesiminde ve spor karşılaşmalarındaki kötü ve çirkin tezahürat spor yapmak yerine kavga ve istenmeyen davranışları ortaya çıkardı. Bu çirkin ortama yabancı sporcular da uydu. Fenerbahçe ve Galatasaray arasında oynanan futbol maçında bir yabancı ve bir yerli oyuncu çirkin davranışlar sergiledi. Genellikle spor müsabakalarında şiddet ve ateşli kavgalar sıklaştı. Genç nesillere kötü örnek olunmaktadır. Tabii ki başta bazı siyasiler… Türkçe bile bilmeyen yabancı sporcuların bile zamanla ortama uymaları üzücü görüntüler ortaya çıkarıyor.

***

Halkın tercihine saygı esastır. Milli irade her şeyin üstündedir. Milli irade sadece iktidara verilen oyları kapsamaz. Ancak, milli irade ve halkın tercihi çeşitli şekillerde ve demokrasi terbiyesine uygun olmayan tarzda etkilenebiliyor ve tercih menfaat karşılığı da gerçekleşebiliyorsa; halkın tercihine saygı ne ölçüde duyulabilecektir?. Haksız rekabet yaratıcı menfaat ve imkan dağıtma bizzat demokrasiyi yozlaştırma değil midir? Maalesef basında 12 katrilyonluk yardımın topluma narkoz olarak verildiği manşetleri ve iddiaları yer alıyor. Sosyal yardım görüntüsü adı altında dağıtılan bu para ile istihdam yaratıcı kaç yatırım yapılırdı? Bu tür yardımların %50 arttığı iddiaları var.

***

2011 Dünya Değerler Araştırması‘nın Türkiye ayağı sonuçları herkesi ilgilendiriyor. Meselâ, Türkiye’de muhafazakârlaşma dikkat çekiyor. Ancak vatandaş ne pirim yapıyorsa öyle görünmek istiyor. Bu da tartışmalı bir konu… Araştırmada bazı çelişkiler ortaya çıkıyor. Bizim kültürümüzde dünyevilik ile uhrevilik bir bütünün parçalarıdır. “Din ölümden sonrasına anlam kazandırır” diyenlerin oranı %79 çıkarken; “Yaşadığımız dünyaya anlam kazandırır” diyenler %21‘dir. Deneklerin %81‘i kendilerini dindar olarak tanımlamaktadır. Oruç tuttuğunu söyleyenlerin oranı %87, namaz kıldığını belirtenler de %70‘tir. Ramazanda lokantaların iftara kadar kapalı kalomasını isteyenler 2007’de %39‘iken; 2011’de bu oran %44‘e çıkmıştır. Dışarıda çalışan bir annenin çocuklarının zarar göreceğini düşünenler %70‘dir. Komşu olarak istenmeyen gurupların başında %84 ile eşcinseller, %74 AİDS’liler ve %68 ile nikâhsız yaşayan çiftler, %64 tanrıya inanmayanlar gelmektedir. Evliliği modası geçmiş kabul edenler %8‘dir (Bkz. Erkal, Mustafa.E., Sosyoloji (Toplumbilimi), İlaveli 16.Baskı, İstanbul, 2012, s.156). Sonuç olarak olumlu gelişmeler sözkonusu değildir.

 

 

Önceki İçerikDoğu Gerçeği Kör Dövüşü
Sonraki İçerikArşiv Uzmanı ve Kütüphâneci İsmet Binark Beyefendi ile Ermeni Meselesi’ni konuştuk
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)