Araştırmalarla Çözüm Sürecinin Çelişkisi

90

Son yıllarda marjinal bir takım görüş ve çevrelere prim vererek bölücü ve ırkçı terör örgütü ile mücadele yerine müzakere yapar hale geldik.  Terörle mücadele edenleri de bazen pasifleştirdik ve onlara kumpaslar kurduk. Bizi terör örgütü ile müzakereye zorlayanlar nedense kendilerini hedef alan terör örgütleri ile pazarlık masasına oturmadılar. İşlerine gelen terör örgütlerini kullandılar.

IŞİD terör örgütünün yok edilmesi gerektiğinden bahsedenler, PKK terör örgütüne IŞİD’ı bahane ederek silah yardımı bile yaptılar. Dost ve müttefiklerimizin terörle mücadele konusunda sicilleri oldukça bozuktur. Son yıllarda dış telkinlerle anlaşılmaz açılım ve sözde çözüm adı altında değişik tuzaklar önümüze serildi. Ülkeyi yönetenlerin çöken açılım ve sözde çözüm sürecine fazlaca bel bağladıkları görülmektedir.1923 Türkiye’sini 1930 modeli bir arabaya benzetenler unutmasınlar ki, 2000 model arabanın direksiyonunda hiç yoklar. Bu Yeni Türkiye ile nispeten bağımsız, egemen, milli ve üniter yapılı bir ülke dönüştürülerek nitelik değiştirecektir. Milli kimliksiz bir yeni anayasa, farklılıkların kutsallılaştırıldığı ve birlikteliklerin göz ardı edildiği bir sosyal yapıda demokrasi ile çelişen ve çağ dışı etnik politikalar gündeme getirilmektedir. Millet basit bir kalabalık olarak görülmektedir. Kalkınma ajansları ve yerel yönetimlere demokratik hakların verilmesi teklifleri ile özellikle kırsalda yeni derebeylikler kurulması, yeni paralel yapıların ülkeyi sarması ve bölgesel özerklik, kimlik tanıma bazılarını öyle şımartmış ki; polis ve askere taş atan hanım milletvekilleri, devletini dışlayan belediye başkanları ve örgüt yandaşları ortada dolaşıyor. IŞİD bahane edilerek okullar yakılıyor, şantiyeler basılıyor; şehirden şehire değişen Kürtçe ile eğitim ve öğretim yapacak okul denemeleri yapılıyor; korucular öldürülüyor; sınır ihlalleri sürüyor; her fırsatta asker ve polisle çatışılıyor; basına ise ambargo konuyor. Demokrasi teröre yenik düşürülmüştür. Bazı vatandaşlarımız yaşadıkları şehir ve kasabayı örgüt baskısı sonucu malını ve mülkünü satarak terk etmek zorunda kalıyorlar. Böylece barış ve çözüm süreci yürüyor diye kendi kendimizi aldatıyoruz.

Araştırma sonuçları uygulamadan çok farklı bir resmi ortaya koyuyor. Prof. Dr. Hakan Yılmaz tarafından yapılan ve 2014 Eylül’ünde yayımlanan araştırmada sonuçlar 2010 ile karşılaştırılmalı şekilde ele alınıyor. Araştırmaya göre, T.C. vatandaşlığını kabul edenler ve Türk Milletine mensup olduğunu belirtenler yüksek orandadır. “Türkçe anadilimdir ve başka anadilim yok” diyenler %85‘tir. “Türkçe dışında ikinci bir anadilim var” diyenler %8, “Türkçe anadilim değil; Türkçe dışında bir dil anadilimdir” beyanında bulunanlar %6‘tır. “Birinci sırada etnik dilim ve kültürüm gelir, Türk dili ve kültürü ikinci sıradadır” cevabını verenler %10, “Türk dili ve kültürü ile bir bağım yoktur” diyenler 2010’a göre %1 artarak %6 olmuştur. “Kürtçe tek anadilimdir, başka bir dilim ve kültürüm yok” cevabını verenler de %5,6‘dır. Araştırmalarda anadil ile milli kimlik ve mensubiyet örtüşmemektedir. Ana dili Türkçe olmayan birçok denek, kendini Türk kimliği içinde görmektedir.

Kürt sorunu doğuran sebeplerin başında kimlik sorunu değil; birçok araştırma da olduğu gibi ‘İşsizlik ve yoksulluk’ yer almaktadır (%20,7).‘Çözüm süreci’ tamamlandığında Kürt sorunu tamamen çözülecek diyenler propagandaya rağmen, bütün deneklerin %23,6‘sı, hiç çözülmüş olmayacağını belirtenler %28,8‘dir. Çözüm sürecinin ne olduğu da deneklerce bilinmemektedir.

Ayrıca, Kürt sorunun en önemli sebepleri ile ilgili bir başka soruya deneklerin %32,8‘i “Türkiye’yi bölmek ve zayıflamak isteyen dış güçlerin Kürt örneklerini devlete karşı mücadeleye teşvik etmesi” şeklinde değerlendirmişlerdir. “Kürt örgütlerinin kendi siyasi hedeflerine varmak için devlete karşı silahlı mücadele yapıldığını ileriye sürenler” de ikinci sırada ve %22,6‘dır.

Bilgesam tarafından yapılan “Güneydoğu Sorunun Sosyolojik Analizi” adlı araştırmada ayrımcılığın etnik temelde olduğunu düşünenlerde %16‘dır. “Demokratik açılım sürecinde PKK ve KCK örgütlenmesi güç kazandı” diyenler Kürt deneklerde %50,6, bunun dışındakilerde %82,9‘dur.  Türkiye’de %5-8 arasında değişen dış destekli marjinal bir gruba göre politika oluşturulmaktadır. Başarısız politikalar sonucu son 5 senede ülkem için her fedakârlığı yaparım diyenler %11 azalmıştır. (2011 Türkiye Değerler Araştırması) Ara ara halkı ikna etmek için Damat Ferit’in Heyet-i Nasiha‘sına benzer Akiller Heyeti kullanılmaktadır.

 

Önceki İçerikAcılar Yoğurdu Hamurumuzu
Sonraki İçerikGüzel ve Güncel Mürşit
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)