Her konuda milletine
öğretmenlik ve rehberlik yapan “Toprak Şairi”
Âşık Veysel Şatıroğlu, 49 yıl önce 21 Mart 1973’te aramızdan
ayrıldı. 20. Yüzyıl Türk Edebiyatı’nın
son büyük halk ozanı Âşık Veysel, gönül gözü açık bir ârifti. Milliyetçi ve
vatansever bir Türk’tü. Onun en büyük gururu Türk olmaktı. “Türk adı babamdan
bana mirastır/Daha bundan başka adı neyleyim” diyordu. O, şiirleriyle milli
birliğimizin en büyük savunucularından biriydi. Büyük bir Atatürk hayranıydı.
O, hiç okumamasına
rağmen irfan sahibi bilge bir kişiydi. İnsanların farklı düşünmesini
yadırgamıyor, bunu yaradılışın ve ilâhi nizamın bir gereği olarak görüyordu.
Sorunların ancak farklı düşüncelerin çatışmasından doğacağını söylüyordu.
Kim okurdu kim
yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile
gezerdi
Fikir başka
başk’olmasa
Âşık Veysel’in millî
duruşunu ortaya koyan, milli birlik ve beraberlik konusundaki görüşlerini
ortaya koyan şiirlerinden seçtiğim örnekleri sizlerle paylaşıyorum.
İtimat edersen benim
sözüme
Gel birlik kavline
girelim kardaş
Birlik çok tatlıdır,
benzer üzüme
İçip şerbetini
duralım
Çalışalım,
kurtulalım buhrandan
Nedir senlik benlik,
usandım candan
Irkımız, neslimiz
aynı bir kandan
Yurdun yaraların
saralım kardaş
Âşık Veysel, ülkemizin
birliğine ve vatanın bütünlüğüne kast ederek mezhep ve kimlik kışkırtıcılığı
yapanlara da karşı çıkmıştır. Hepimizin Âdemoğlu olduğu söylemiştir.
Şu âlemi yaratan bir
Odur küllî şeye kadir
Alevî-Sünnîlik nedir?
Menfaattir
varvarası
Hepimizin Türk ve
Müslüman olduğumuzu, bunun da birlik olmamız için yeterli olduğunu belirtir.
Türk adının babamızdan miras olduğunu, bundan başka ada gerek duymadığını
söyler.
Muhabbetim canda
haslardan hastır
Avutur Veysel’i bir
şen piyestir
Türk adı babamdan
bana mirastır
Daha bundan başka adı
neyleyim.
……..
Aslım Türk’tür.
Elhamdülillah Müslüman
Şükür Amentüye
etmişiz iman
Kalbimize yaraşmaz
şirk ile güman
Kalbimiz nur ile dolu
sayılır”
Âşık Veysel,
Türklerin aslında ikilik olmadığını, bir bayrak altında birleştiğimizi, vatan
aşkıyla yanıp tutuştuğumuzu vurgular. Bu yüzden etnik çatışmalara da karşı
olduğunu söyler. “Millet, bayrak, yurt”
gibi değerler için cefaya katlandığını ve buna şükrettiğini ifade eder.
Birleşiriz bir
bayrağın altında
Biz Türklerin ikilik
yok aslında
Yanar tutuşuruz vatan
aşkında
Hepimiz bu yurdun
evlatlarıyız
……..
Kürt’ü Türk’ü ve
Çerkez’i
Hep Âdem’in oğlu kızı
Beraberce şehit gazi
Yanlış var mı ve
neresi
……..
Veysel der tükenmez
bu benim derdim
Katlandım cefaya
şükrettim durdum
Yaşasın milletim,
bayrağım, yurdum
Dilerim Allah’tan
sonuna kadar
Alevi-sünni,
Kürt-Türk kavgasına son derece karşıydı. Hiçbir zaman bölücülere âlet olmadı.
1960’lı yılların sonunda davet edildiği İstanbul’da Spor Sergi Sarayı’nda
(Lütfi Kırdar Kongre Merkezi) yapılan bir “Doğu Gecesi”nde sırasını beklerken
bölücü konuşmalar yapıldığını ve bölücü şiirler okunduğunu duyunca protesto
ederek sahneye çıkmadan sazını alıp salonu terk ettiğini çok iyi hatırlıyorum.
Âşık Veysel, Türkiye
Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Atatürk’e de büyük muhabbeti vardır. Onun vefatı
üzerine yazdığı ağıtta bu derin muhabbetin izleri vardır.
Ağlayalım Atatürk’e
Bütün dünya kan
ağladı
Süleyman olmuştu
mülke
Geldi ecel can ağladı
Atatürk’ün eserleri
Söylenecek bundan
geri
Bütün dünyanın her
yeri
Ah çekti vatan ağladı
Fabrikalar icat etti
Atalığın ispat etti
Varlığın Türk’e terk
etti
Döndü çark devran
ağladı
Âşık Veysel son
yıllarında yazdığı bir şiirinde “Dostlar beni unutmasın” demişti. Biz de
diyoruz ki; “Ey Büyük Ozan! Aradan asırlar geçse de eserlerinle Türk milleti
seni unutulmayacak.” Büyük ozanı 49. ölüm yıldönümünde rahmet, minnet ve şükranla
anıyorum. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.