“Allah Bes Baki Heves; Coşmakta Adnan Menderes”

42

Merhum Adnan Menderes(1899-1961) iktidara geldiğinde ben henüz okula bile gitmiyordum. Askeri cunta tarafından idam edilerek hakka yürüdüğünde ise Kilis Orta Mektebi’ni henüz bitirmiş, lise birinci sınıfa başlamıştım.

O günlere ait hatıralarımda yer tutan, hafızama yerleşmiş bir kaç husus var. Ailem Demokrat Partili idi. Evimizde Hayat Mecmuasının yayınladığı Adnan Menderes’in fotoğrafı çerçeveletilip asılmıştı. Cunta darbesinde ve sonrasında bile yerinden kalkmadı bu resim. Babam bu konuda duyarlıydı. Küçük Çarşı’da Şıhlar Camiinin hemen aşağısındaki tarihi kervansaray  DP ocak başkanlığı olarak hemen evimizin yanı başındaydı. Burada konuklar ağırlanır, toplantılar yapılır, ziyafetler verilir, fakir fukaraya lahmacunlar dağıtılırdı. Ayrıca ocağa kayıtlı olup olmasına bakılmaksızın ihtiyaç sahiplerine yapılan yardımları kimin verdiği, kime dağıtıldığını hiç kimse bilmezdi. Sadece “Allah razı olsun” denirken anlardık ki o kişinin ihtiyaçları karşılanmış. Bu kervansarayda develer süslenir ve en önde yerel kıyafet giymiş ve elinde Demokrat Parti bastonlu bir kılavuz eşliğinde şehir dolaşılır, çocuklar da bu konvoya katılırdı.

Sanırım “Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması” ile epeyi süre mağdur ve mahsur kalan Cumhuriyet Meydanı’ndaki Mevlevihane’da de böylesi etkinlikler dolayısıyla  açılmıştı. DP ileri gelenlerini Mevlevihane önünde çay-kahve içip sohbet ederken görürdüm. DP ileri gelenlerinden Ziraat Vekili hemşehrimiz Nedim Ökmen’i(1908-1967)Mevlevihane önünde çayını yudumlarken görüp, elini öpmüştüm.

Yeter Söz Milletin

Belki de hayatımın en fazla gazete, dergi, kitap okuduğum bir zaman dilimidir orta mektep ve lise yıllarım. Hatta bir grup arkadaşımız ile abone olmuştuk bu yayın organlarına. Çünkü gazete ve dergiler ilçemize üç gün, kitaplar 15 gün sonra gelirdi! Abone olanlar dolayısıyla ayrıcalıklıydı. Gazete Bayi Vakıf Akbaba “Tükendi” diyemezdi. Demokrat Parti’ye arka çıkan gazeteler vardı; Kudret, Tasvir, Havadis, Hüradam, Büyükdoğu vs hemen aklımda kalanlardı. Ancak ana muhalefet partisi çizgisinde yayın yapan gazeteler bir hayli fazlaydı: Hürriyet, Milliyet, Yeni sabah ortada olmasına karşılık en başta Ulus, Tanin, Vatan, Dünya Demokrat Parti ve DP hükümetine değil de özellikle Başbakan Adnan Menderes’e karşı yaylım ateşi açmıştı.

Bunun arka planında bazı yazarların örtülü Sovyet rejimi sempatizanı olması, dolayısıyla Türkiye’nin Kore’ye bir tugay asker göndermesi, dini yayınların serbest bırakılarak ezanın orijinal dilinde okunması hemen akla geliyordu.

Başta Osman Nuri Çerman’ın sahip olduğu Kemalizm Dergisi ise dinde reform istiyor, mesela camilere kiliselerdeki gibi sıralar konulmasını, Kur’an’ın Türkçeleştirilerek namaz sırasında okunması konusunda yayın yapıyordu. Bütün bunlar yaşanırken söz konusu yıllarda yargı bağımsızdı. Basın hürdü.  Çünkü Adnan Menderes “Yeter Söz Milletindir” demeyi sürdürüyor, demokrasinin batılı anlamda yerleşmesi için gayret gösteriyordu.

Gazetelere Eşit Uygulama

Mesleğimden birkaç örnek ile devam edeceğim; basının görüşüne  bakılmaksızın talep edenlere teşvikler aksamadan uygulandı; Büyükdoğu Gazetesinin sahip ve başyazarı Necip Fazıl Kısakürek(1904-1983) de bundan nasiplendi, Vatan Gazetesi sahip ve başyazarı Ahmet Emin Yalman’ın(1888-1972) da talebi karşılandı. Ne güzel bir demokratik uygulama ve adalet anlayışı. Bu iki yazar ve gazete birbirine karşı acımasız görüşü savunuyordu. Bir tanesi bu krediyi değerlendirirken akıllı davrandı, bir başkası hovardaca kullandı. Haber konusu oldu.

Dahası da şöyle, eleştiriler iftira boyutuna varınca, İsmet İnönü’nün damadı Akis dergisi sahip ve yazarı Metin Toker(1924-2002) de tutuklandı, Ahmet Emin Yalman’a Malatya’daki suikast olayında yazılarıyla okuyuculara hedef gösterdiği iddiasıyla başta Necip Fazıl Kısakürek olmak üzere, İstiklal Savaşımızda Milis General yazar Cevat Rıfat Atılhan(1892-1967), Serdengeçti Dergisi sahip ve yazarı Osman Yüksel(1927-1983) onlarca arkadaşlarıyla birlikte cezaevine konuldu! Dada sonra basındaki kavganın büyümesi üzerine Demokrat Parti hükumeti yasayı yeniden düzenleyerek uygulamaya koydu.

Yargının bağımsızlığını koruması kadar bir devletin temeline taalluk eden daha başka önemli bir husus sanırım bu aşamada yoktur. Adnan Menderes ve Demokrat Parti zalim olmadı, uygulamada adil olarak kaldı. İktidarını sınırlandırmadı, “önce demokrasi ve hukuk devleti” dedi. Gelişmeleri “bizden” ve “sizden” diye de değerlendirmedi. Gerekçesi ne olursa olsun Demokrat Parti sempatizanı ve ülke genelinde teşkilatlanmış Milliyetçiler Derneği’ni Menderes Hükumeti bir kararla kapattırdı. Böyle bir tasarruf kendi aleyhine de çıksa, neticesinde zarar da görse böyle nitelendirilebilir.

Bir Alimin Hatırlattıkları

Demokrat Parti hükümeti en büyük atılımını eğitimde yaptı. Başbakan Adnan Menderes; “Nereye gitsem, okumak istiyoruz. Mektepler açın talebinde bulunuyorlar” diyen Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri’nin bütün uygulamalarına destek verdi. DP iktidara geldiğinde Türkiye genelinde  17 lise varken, bu sayı birden bire 59’a yükseldi. İmam hatiplerin sayısı arttı, Yüksek İslam Enstitüsü kuruldu. Doğunun önemli merkezi Erzurum’da Atatürk Üniversitesi, Ankara’da Ortadoğu Üniversitesi ODTÜ öğrenci almaya başladı. Buralarda herkesin ve her kesimin çocuğu okudu.

Demokratik yayın hayatı ve ilim zenginleşti. Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil (1899- 1967) gibi dünyaca ünlü bir akademisyen Adnan Menderes’e zaman zaman  görüşlerini açıkladı. Parlamenter cumhurbaşkanıyla başbakanın  birleştirici ve ihtirasları yatıştırıcı rollerini hatırlattı, çarpışan siyasi grupların üstünde kalınması gerektiğini belirtti, aktif politikada devlet başkanının değil, başbakanın ve bakanların rolü olduğunu vurguladı. Bu değerlendirmelere siyasi irade temsilcileri tavır almadı, kızmadı ve küsmedi.

Fransız sosyal-siyasetçi Prof. Dr. Maurice Duvarger’ın(1917-2014) her yazdığı eser demokrasi, hukuk devleti, insan hakları temelli Halksız Demokrasi, Sosyal İlimler, Siyasi Rejimler, Siyasi Partiler, Siyaset ve Sosyoloji gibi kitaplar basılmaya, okunmaya başlandı. Okuma yazma oranı arttı. Halk demokrasinin önemini gördü uygulamalarda. Hükümetine destek verdi. Buna karşılık acımasız İsmet İnönü muhalefeti yıllarca sürdü.

Adaletsiz Adalet Divanında Bir Demokrat Başbakan

Başbakan Adnan Menderes kavgada hiç taraf olmadı. “Doğruya doğru eğriye eğri” diyebildi. Demokrasiye öyle inanmıştı ki orduyu nasıl ve kimlerle idare edebileceğini bildiriyor, “Halk isterse her şeyi yapabilir” diye açıklamalar yapıyor ve gazete manşetlerine taşınıyordu.

Adnan Menderes Hükümeti zamanında Türkiye ABD’nin otoritesinin hissedildiği NATO’ya girdi. DP komünizme karşı açtığı savaş ile dikkat çekti ve bu çerçevede Kore’ye asker gönderdi. 10 yıl içinde Türkiye’de hem demokratlığı, hür rejimi, sandığı, özgürlüğü, eğitimi oturttu; hem barajlarla, yollarla, fabrikalarla ülkenin kalkınmasını güçlendirdi. Müttefikimiz aynı ABD ve üyesi olduğumuz aynı NATO destek verdi; bir askeri cunta tarafından 27 Mayıs’ta bir darbe ile hükümeti düşürdü, demokrasiyle tamamen zıt askeri rejime teslim etti.

Başbakan Adnan Menderes “Sizi yargılatan güç böyle istiyor” diyen Hâkim Salim Başol(1908-1990) ve Başsavcı Altay Ömer Egesel’in(1913-1985) baskı sergilediği, sanıkları taciz ettiği; hukukun, insan haklarının ayaklar altına alındığı Yassıda Mahkemelerinde bile demokrat tavrından vazgeçmedi, adaletsiz adalet divanına neticesini bilmesine rağmen tartışılabilecek saygısını esirgemedi. Başol ve Egesel’i günümüzde artık kimse tanımaz, tanısa bile adaletsizlikle, cunta yanlısı olmakla hatırlanır. Ama Adnan Menderes ise unutulmadı. Hayatına ait onlarca kitap yazıldı, filmler çekildi, hala konferanslar veriliyor, sempozyumlar düzenleniyor, ilmi çalışmalar yapılıyor ve sivil toplum anma toplantıları yapıyor.

Tarih Bir Yanıyla Tekerrür Etmese

Bugün bir aksakal olarak demokrat Başbakan Adnan Menderes’i daha iyi anlıyor ve algılıyorum. Yeni nesil de anlatıldığı, yazıldığı kadarıyla biliyor. Orta mektep yıllarımızda Fazıl Ahmet Aykaç’ın(1884-1967) olduğunu sandığım “Allah Bes, Baki Heves; Çoşmakta Adnan Menderes” dizelerinin bugün bile hayat bulması bu nedenledir.

Demokrat Adnan Menderes ve ailesine rahmet dilerim. Berrin Hanım, Yüksel ve Mutlu Menderes peygamberimize komşu olun. Entelektüel çıtası yüksek aziz dostum Aydın Menderes mekânın cennet olsun. Nurlar içinde yat.