Türkiye bir babalar gününe 12 şehidin acısı ile girdi. Kim bilir bu toprakları korumak için daha nice şehitler vereceğiz. Onun için kimse bizi ölümle ürkütüp anaları babaları yıldırmaya kalkmasın. Herkes bilmelidir ki;can alarak bizi bir onursuzluğa itmeye ve pazarlık masasına oturtmaya kalkanların hevesi boşa çıkacaktır.
Hatırlayın bir bakalım; bu günlere nasıl geldik. 2002 yılında ülkeyi neredeyse sıfır terörle teslim alan AKP iktidarı, 2010 yılının Haziran ayında Türk Milletini nasıl bir tabloyla yüzyüze getirmiştir, hepimiz görüyoruz.
Türk hukuk sistemini çıkarttıkları yasalarla çökerten, adli yapı ile oynayan, anayasa değişiklikleri ile her tarafa göz kırpan, bölücübaşını susturamayan, bölücülüğü azdıran, Türk Milletini adı belirsiz bir “millet” haline getirmeye çalışan, etnik bölücülüğü bir kardeş kavgası olarak tanımlayan, Habur’da sözde açılımı taçlandıran, Türk devletinin bürokrasisini; Türk Milletine, Türk Devletine ve Türk Ordusuna düşman olanlarla dolduran, sahtekar cemaat ve tarikatlarla ülkeyi yönetmeye kalkan bunlar değil mi?
Doğrular karşısında hemen mazlum ve mağdur pozuna bürünen bunu da yandaş hale getirdiği medya ile halka yutturmaya çalışan bunlar değil mi?
Sanki ülkenin bu hale gelişinden başkası sorumluymuş gibi dert yanan bunlar değil mi?
Bu ülkenin birinci sorunu nedir? Çözülmesi, aşılması gereken öncelikli sorun hangisidir? Devlet olmanın gereği 2002-2010 yılları arasında AKP iktidarı tarafından yapılabilmişmidir?
Bu soruların anlaşılması ve doğru olarak cevaplanması ne yazık ki bu iktidar döneminde mümkün olmamıştır. Devlet ve millet tarihte emsali görülmemiş bir şekilde borçlandırılmış, yer altı ve yerüstü milli zenginlikler özelleştirme adı altında peşkeş çekilmiş ve en önemlisi de millet yapısı yani sosyolojik yapı bozulma sürecine sokulmuştur.
Türkiye halen kendisine “Türk”üm diyemeyen bir başbakan ve kadrolar tarafından yönetilmektedir. Onun için bu tablo Türk Milletince olağan olarak kabul edilmelidir.
Türk Milleti; daha ne kadar kendisini, Türk milletinin bir evladı olarak göremeyen ve her fırsatta Türklükle uğraşan ama ne yazık ki, Türk Milletini yöneten bu başbakana ve AKP kadrolarına tahammül edecektir. Bunu hala görmediniz ve anlamadınızsa daha çekeceğiniz çok şey var demektir.
Terörle ve yurt savunması ile canı pahasına uğraşan kahraman Türk Ordusunun moral motivasyonunu bozan ve komutanları hapse atan, kozmik odaları deşifre eden bu iktidar değil mi? Yine Hakkari’deki 11 şehitten sonra “Genelkurmay’dan tatmin edici bir açıklama bekliyorum” küstahlığına bürünen AKP iktidarının TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin değil mi? Türk Ordusunu “bunlar dinsiz” diyerek halka şikayet eden AKP iktidarının yılmaz destekçisi cemaat ve tarikatlar değil mi?
“İyi şeyler olacak” diye açılımı methederek Türk Milletinin aklını çelmeye çalışan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül AKP iktidarının içinden gelmedi mi?
Türk Milletini 36 etnik parçaya bölen ve Türk Milletini bu 36 parçadan biri olarak gören Başbakan RTE şimdi “her türlü bedeli ödemeye hazırız” diyor. Kimi kandırıyorsun sen? Bedeli ödeyen Türk Milletidir. Sen Türk Milletinin mensubumusun ki böyle bir bedel ödemeye kalkıyorsun? Sen git isimsiz milletinin başbakanı ol, bana Türk Milletinin başbakanı olacak bir adam lazım…
Türk Ordusunun askeri ile pkk teröristlerini aynı kefeye koyan AKP hükümetinin devlet bakanı Egemen Bağış, şehitleri ve pkk’lıları ayırmayarak “maalesef 20 eve ateş düştü” diyebiliyor. Aynı bakan “maalesef sekiz askerimiz şehit edildi, bu topraklarda doğmuş büyümüş 12 gencimizin de çatışmada hayatını kaybettiğini öğrendik. 20 eve ateş düştü, 20 ailenin acısını paylaşıyorum” demektedir. Bunlar nasıl sözlerdir? Türk Milletini böyle adamlar nasıl yönetebilir? Bu açıklama Türk Ceza Kanununa ve ilgili yasalara göre suçtur. Derhal Cumhuriyet Savcıları soruşturmaya geçmelidir. Tabii ortada Cumhuriyet Savcısı kaldıysa!!!
Ülkeyi yöneten AKP’nin kendi yaptığı yanlışlardan sorumluluğu vardır ve günü geldiğinde kasden yada yetersizlikleri sebebiyle bu ülkeye verdikleri zararlardan dolayı hesap verirler. Ancak AKP iktidarını bu ülkede iktidarda tutan Türk Milletinin de başımıza gelenlerden dolayı sorumluluğu vardır. Allah akıl fikir vermiş bunu da değerlendirmek lazım. Değerlendiremiyorsan daha çok üzülürsün.
İç ve dış kaynakların bilimsel verileri içeren çalışmalarında, Türk Milletinin homojen bir yapısı olduğu ve nüfusun %93’ünün kendisini Türk Milletinin bir ferdi olarak gördüğü zikredilir. Öyleyse kendini bir türlü Türk olarak göremeyen ve her türlü tasarrufunda Türk varlığı ile uğraşan AKP iktidarı; Türk Milleti tarafından niçin bu kadar desteklenmektedir? Bu sorunun cevabı bulunmalı ve Türk Milleti kendi varlığı ile uğraşan AKP iktidarına yapılacak ilk seçimde son vermelidir. Ancak yağmurdan kaçarken doluya da tutulmamalıdır.
Hangi fikrin adamı olduğu belli olmayan gazeteci Nazlı Ilıcak’ın ifadesine göre sözde kürt meselesi AKP ve CHP işbirliğine gidilmek sureti ile çözümlenmeliymiş. CHP’de Baykal’a yapılan operasyon maalesef bunun yolunu açmıştır. Türklükle problemi olduğu anlaşılan Kılıçdaroğlu, Şimşek ve Tekin gibi CHP’li yöneticilerin söylemlerinin satır aralarında bu konuda AKP ile frekansların uyum sağladığı anlaşılmaktadır.
Düşünün bir kere AKP, CHP, yandaş basın, kimin olduğu belli olmayan Doğan medyası ve satılmış tarikat ve cemaatların sözde kürt meselesinde aynı düdüğü çaldıklarını. Ne cümbüş ama değil mi?
Ey Türk Milleti!!! Aklını başına al. Sahibi olduğun vatanı kendisini senden görmeyenlere yönettirme. Seçimde sandığın başına gittiğinde vatanın tehlikede olduğunu unutma. Senin Allah ve Kuran aşkını ve Peygamber sevgini kullanarak, seni istismar eden ve bu yolla her türlü melaneti sergileyen cemaat ve tarikatlardan yakanı kurtar. Fakirleştirilerek iktidarın vereceği üç kuruşa, kömür ve erzağa mahkum edilenler gerçeği bir an önce görsün. Türk işadamları sermayenin kediye yüklendiğini artık ifşa etsin ve bu iktidar devam ederse başlarına daha nelerin geleceğini düşünsün. Türk aydınları üzerlerine düşen sorumluluğu korkmadan yerine getirsin. Bunlar kolay mı? Elbette değil. Ruhumuza ve aklımıza yapılan operasyonlar doğruyu bulmamızı ve kişisel menfaatler gereğini yapmamızı engelliyor olabilir ancak neleri kaybetme aşamasına taşındığımızı bir düşünün bu bile sizi kendinize getirmeye yeter.
Eğer AKP’nin iktidarından dolayı sorumluluğumuz yok diyorsanız başımıza gelenlerden dolayı göz yaşı dökme hakkınızda yoktur. Çünkü adamlar kendi inandıkları yolda sizin verdiğiniz destekle fütursuzca yürüyor. Ne diyelim teşbihte hata olmaz derler: nasihatla uslanmayanın hakkı…