Akıl Adamlarımızın Marmara grubunun Kocaeli Kent Konseyi ziyareti ile ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum. Bu ziyaretin verimli ve bekleneni verebilmesi için genel sekreterimiz Sn. Gültekin Görüm ile bir değerlendirme yaptık. Gelen misafirlerle Kent Konseyi İcra Kurulu, çalışma grup başkanları, İlçe Kent Konseyi Başkan ve genel sekreterlerini bu toplantıda buluşturmanın doğru olacağını kararlaştırdık. Çalışma gruplarımızdan Turizm Grubu Başkanımız Emex Otel Müdürü Bekir beyin ev sahipliğinde beklenen verimlilikte ve kalitede bir toplantı yapabileceğimize karar verdik. Toplantıya 50 kişilik Kent Konseyi grubumuz ile bu çalışmayı ilimizde organize eden Dr Ömer Faruk Gergerlioğlu ile beraber 9 kişilik heyet iştirak ettiler.
Toplantı başlangıcında bir hoş geldiniz ve başarı dileklerimizi, ülkemizin kanayan bir yarası olan terörün bitirilmesi ve Güneydoğuyu bir yangın alanına çeviren bu beladan kurtulunması hususunda faydalar getirmesi temennisi ile oturum tarafımca açıldı.
Sn. Prof. Deniz Ülke Arıboğan bu çalışmalar ile bir barış ve kardeşlik dili geliştirmeye amaçladıklarını, herhangi bir ikna görevleri olmayıp toplumun konu ile ilgili kanaat, düşünce ve kaygılarını dinleyeceklerini belirttiler. Kendilerine Akil İnsanlardan ziyade “barış ve dialog” grubu olarak adlandırılmalarının daha doğru olduğu düşüncelerini belirttiler. Şiddetten arındırılmış bir dilin ülkemiz için önemine vurgu yaparak Alman felsefecisi Heideger’in “İnsan dili yapmaz dil insanı yapar” sözünü de atıfla bu barış dili ile önce silahların susması ve akabinde halkın katkı verdiği bir barışın tesisinin önemine işaret ettiler.
Kent Konseyi İcra kurulu üyemiz Prof.Sinan Özbek’te sorunların çözülebilmesinde, çözümsüz durumlar için söylenen”İnsana gölgesini atlatmak” hatırlatması ile bu sorun içinde ülkemizin böyle bir durumda olduğu ve bu çalışmaların sürece katkı verici yönleri ile heyete başarı dileklerini belirttiler.
Sn. Ali Bayramoğlu çocukluğunun geçtiği terör bölgesinde 30-40 yıl öncesi gençleri de içine alan zengin bir kültür dokusu varken, terör sebebi ile öncelikle gençlerde bir nefret dilinin geliştiği, bu dilin mutlaka barış ve kardeşlik diline çevrilmesi gerekliliğine işaret ettiler. Bu bölgede Osmanlı devleti zamanından beri (ilki 1833) ayaklanmalar olduğunu, 1980’lerde başlayan bu isyanın 8. olduğu ve 179 yıldır bölgenin bunu yaşadığını, devletin ve yöneticilerin, bu çalışmalarının yeni bir barış ortamının oluşmasına katkı sağlayacakları inancını paylaştı.
Çevremdeki insanlardan aldığımız mesajlardan oluşmuş 5 soruluk bir metni Sn. Arıboğan’a takdim ettim. Bunlardan, bir esnafın bana aktardığı soruyu okuyarak heyetle paylaştım. Şöyle ki: “Yaşadığımız şehir ve bölgemiz 90- 100 yıl önce Balkanlardan ve Kafkaslardan gelen göçleri kucaklayan ve bu sebeple bu tür acıları yaşayan ailelerin yoğun olduğu bir yerdir. Son 30 – 40 yıldır ise Anadolu’dan ( Doğu ve Güneydoğu dahil ) önemli göç almış ve kürt kökenli vatandaşlarımızı da milletimizin bir parçası olduklarından kucaklaşmıştır. Ciddi hiçbir sorunda yaşanmamıştır. Bu bölgemizde herkes gayret ve becerisi karşılığında iş, aş ve imkan sahibi olmuşlardır. Bu süreç bir ayrışma ve ayrıştırma unsuru olarak kullanılıp ülkemizde yeni kargaşaların sebebi olabilir mi?
Sn. Hülya Koçyiğit, ülkemizin daha demokratik bir ülke olması gerektiği, daha ileri bir demokrasinin birlikte yaşama kültürünü geliştireceğini ve bu sayede daha güçlü olabileceğimiz vurgusunu yaptılar.
Prof. Mithat Sancar ise: Dünyadaki 1990′ lar da başlayan değişim rüzgarından bahisle bu değişimlerden kaçınılamayacağı, değişimin sağlıklı olabilmesi için toplumun bu çalışmalara katkı vermesi gerektiğinden bahsettiler. Kaygıların her taraf için önemli olduğu ve ciddiye alınarak uygun cevap ve çözümlerle giderilmesi gerektiğine de işaret ettiler.
Kent Konseyi grubundan gelen değişik soruları alan heyet bunların değerlendireceğini ve çalışmalarına katkı vereceğini belirtiler. Sn. Arıboğan’ın kapanış konuşmasında sosyal meselelerin çıkmasında ve çözümünde 2 ana etkene vurgu yaptılar. Bunlardan birisi ÇIKARLAR olup karşılanmaları ve üzerinde anlaşılmaları daha kolay bir husus iken, diğeri İHTİYAÇ olup özgürlük, adalet, farklılıkların eşit karşılanması gibi daha soyut hususlardır. Bu konulardaki mutabakatların daha zor olduğunu, her kesim için ADALET mefhumu ile ortak yolun bulunabileceği ve bu alanda gayret ve çalışmalara ihtiyaç olduğunu bahsettiler ve konuşmalarını sadece hızlı veya yavaş yürüyebilenlerin hedefe varacağı tespiti ile değerlendirilmelerini tamamladılar.
Akil Adamların ilimizdeki bu ziyaretlerinin toplantıya katılanlarca faydalı bulunduğunu görüyorum. Bu tür toplantıların daha faydalı olabilmesi için daha çok zaman ayrılarak ve konu ile ilgili kesimlerin arasında yoğunlaşması gerektiğini düşünüyorum.