Çocuk ailede, saksıdaki; okulda, bahçedeki ve toplumda, çayırdaki çiçeğe benzer. Her ortamın kendine göre şartları, çocuk üzerinde etkileri ve sorumlulukları vardır. Bunlar bir bütün olarak insanın kimliğinin, şahsiyetinin ve benliğinin oluşmasında etki eden unsurlardır. Birinin ihmali, diğerinin tesirini zayıflatılır veya tamamen ortadan kaldırır.
İsmail Hakkı Baltacıoğlu, “Terbiye ve İman” isimli kitabında aile, mektep ve cemiyet terbiyesine ayrı ayrı değinmiş ve bunların birbirlerini tamamladıklarını çok güzel bir şekilde izah etmiştir. Bütün kurumları olduğu gibi eğitim kurumunu da bir bütün olarak değerlendirmek isabetli olacaktır. Bu tanınmış devlet, siyaset, sanat ve eğitim adamının adı geçen kitabından alıntılarla, bu üç kurumun birbirleriyle ilişkisini ve insanın eğitilmesindeki rolünü ortaya koymaya çalışacağız.
Terbiyenin vatanı her yerdir. Mektep de, aile de, cemiyet de mekteptirler. Gerçi aileler, sokaklar, evler, kaldırımlar insana kitaplar okutmaz, ibareler yazdırmaz; fakat fikirler, hisler, hareketler verir, alışkanlıklar kazandırır. Bizim beden, fikir ve irade bakımından yükselmemiz ve alçalmamızda, öğretmenlerimiz kadar ailelerimizin, evlerimizin, sokaklarımızın, kahvehanelerimizin, musikimizin, tiyatromuzun… da mesuliyeti vardır.
Allah, insanların terbiye ve malumat alan kuvvetlerini, ilkokula girdikten sonra yaratmıyor. Bunlar en ufak yaşlardan itibaren vardır. Talim ve terbiye beşikten mezara kadardır. Bütün öğretim ve eğitimin temeli ailedir. Aileyi mekteple birlikte, ondan da önce düşünmeli. Çocuk ve genç, ailedeki yaşayış biçimine göre okuldan yararlanabilir. Çocukları ile ilgilenmeyen, her şeyi okuldan bekleyen, onları kendi hayatı için engel gören ailelerin çocukları ile çocukları ile ilgilenen, onların sorularını bıkıp usanmadan cevaplandıran, çevresini ve dünyayı tanımasına yardımcı olan ailelerin çocukları daima farklı kalacaklardır. Okul, ailenin verdiklerini kullanarak yeni bilgiler öğretebilir. Ailede duygu ve alışkanlıklar biçiminde alınan bilgi ve kavramlar okulda aklileştirilir. Eğer bu kavramlar hiç alınmamışsa, okulun verecekleri temelsiz kalacaktır. Aile, kapıları her saat açık mekteptir. Aile, temel fikirleri, kavramları vermekle birlikte aynı zamanda bedeni, duygu ver iradeyi biçimlendiren yerdir. Aile, isterse çocuğunu miskin, tembel, hareketsiz, korkak yapar; isterse çocuğunu cesur, müteşebbis, fedakâr yapar. Okul ise bütün bunlarda aileye denk olamaz.
Mektep, aileden sonra en önemli terbiye çevresidir. Aile terbiyeleri mükemmel olan milletlerin mektepleri eksik ise, o memleketlerin ilerleme ve gelişmelerinde noksan olacağı kaçınılmazdır. Bununla birlikte mektep, ailenin boş bıraktığını dolduramaz. Bugün mekteplere bağlanan ümitlerin, ailedeki eğitim-öğretim noksanlığı yüzünden sönmesinden korkarım. Bir inkılâp, bir değişim bekleniyorsa, bunun mekteple birlikte aileyi etkilemesi şarttır. Yenilikler ancak toplumsal olarak etkili olabilir. Ailenin ruhunu, ihtirasını harekete geçirmeyen bir yenilik, yüzeyde kalır. Mektepler, öğretim ve tahsilce pek mükemmel hale getirebilir. Fakat bu cereyan aileyi de diriltmiyorsa faydasızdır.
Sokaklarda, mağazalarda, kahvehanelerde, bahçelerde, sinemalarda vs.de terbiyemiz yücelmekte veya alçalmaktadır, yıkılmaktadır. Milletlerin sıhhatine dikkat etmemesi, düzensizliği, azimsizliği, sebatsızlığı, sadece kendi ailesinden ve mektepten değildir. Aynı zamanda çevrenin sağlıksız, düzensiz, hareketsiz oluşundandır. Çevre ancak kendine bir ahlakı verebilir. Cemiyette değişme; ruhların, emellerin, hırsların yenileşmesi ile bu da sokakların, kahvehanelerin, sinema ve tiyatronun, radyonun, gazete ve dergilerin değişmesi ile neticelenirse olur. Ruhlarda değişme, hareket ve dirileşme olmalıdır. (İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Terbiye ve İman, Yeni Turan Matbaası, İstanbul 1330).